Gözüme vuran Güneş sayesinde gözlerimi açtım. Dün gece perdeyi neden kapamadım ki sanki? Kendi kendime söylenme faslımı bitirip yataktan kalktım. Normal insanlar gibi yaşayacağım ilk güne başlamış bulunmaktayım. Ve normal insanlar gibi okula gitmek zorundayım. Sıkıcı! Neyse ki belli bir amaç uğruna gideceğim okula. O amaç hayatımın dönüm noktası olacak. Hissediyorum. Hissediyorum derken gerçek anlamda yani öyle 6.his tarzında değil. İç ses denen şu ucubenin dedikleri bende son noktasına kadar çıkıyor. O yüzden her zaman hislerime güvenirim. Bence bu o kadar da önemli bir şey değil. Bir gün hayatımı kurtarırsa o Zaman önemli olabilir tabii!
Neyse ne diyordum? Hah, evet okul. Bugün okulun ilk günü. Yıllarca evde eğitim almış biri olarak söylüyorum -ki bunu zenginlikten ya da keyiften değil tamamen zorunluluktan yaptım- okulun ilk günü denilen şey berbat bir şey! Özellikle de yeni geldiyseniz. En az 1-2 ay "yeni kız" damgasıyla gezeceğim kesin. Tekrar, neyse!
Ben evde sadece okul eğitimi almadım tabi. Türlü türlü zihinsel ve bedensel açıdan güçlenmemi sağlayacak dersler aldım. Yıllarca evde hapis yaşadım. Hemde bir değil birkaç evde. Sürekli şehir şehir, ülke ülke gezdik babamla. Sebebini o Zaman bilmiyordum tabi şimdi anlıyorum.
Eskiden çok kontrolsüzdüm. Eh boşuna dememişler "kontrolsüz güç, güç değildir" diye. Benimki de o hesaptı. Artık daha kontrollüyüm. Gücümü daha dengeli kullanabiliyorum. Ben böyle güç falan diyorum da sen neden bahsediyor bu kız diyorsun değil mi? Şöyle ki:
Ben Salem kökenli oldukça beyaz tenli bir kızım. İnsanların Salem deyince aklına genelde esmer insanlar geldiği için olsa gerek beyaz tenli olmam insanları genelde şaşırtır. Ve tabi hep o klasik soru: Salem mi? Cadı falan mısın yoksa? Ve kahkahalar...
Salem'de yapılan cadı mahkemelerini duymuşsunuzdur. O mahkemelerden biri bizi de yakmış zamanında. 19 Temmuz 1692 yılında büyük büyük büyük annem ilk suçlananlardan olmuş ve öldürülmüş. Annem ben küçükken büyükanne Sarah öldürüldüğü için çok üzülür, hep onu öldüren insanlara kızardı. Ama o insanlarda haksız değil. İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkarlar. Bende bilinmeyen şeyler grubundayım.
Salem şuan ne durumda bilmiyorum. Yıllardır oraya gitmiyorum. Babamla çocukluğumdan beri hep kaçtık. En son çocukken orada olduğumu hatırlıyorum. Ve babamın omuzunun arkasından gördüğüm ateşleri. O ateşler benden evimi aldı. Hayatımı aldı. Annemi aldı...
Yıl 2004 - ABD/Massachussetts/Salem
"Ryan, kızımızı götür buradan. Onu istediklerini biliyorsun. Götür onu buradan!"
"Mona, seni burada bırakamam." dedi Ryan. Sevdiği kadını bu deli cadıların eline bırakmak istemiyordu.
"Git!" dedi Mona. "Ben seni bulurum."
Ryan henüz 5 yaşındaki minik kızını aldı kucağına. Sonra Mona'ya yaklaşıp onu tutkuyla öptü. Sanki son kez buluşuyor gibiydi dudakları.
"Seni seviyorum Mona, her zaman seveceğim." dedi Ryan gözleri dolarken. Karısını gerçekten çok seviyordu.
"Şşşt. Ağlama sakın caniçim. Sana ağlamak iç yakışmıyor. Hem benim sevdiğim adam güçlüdür. Ağlamaz." dedi Mona. Ve tekrar öptü caniçini. Tekrar kavuşmayı umarak baktı o hayran olduğu yeşille ela arasında sürekli değişen ve hep ona bakmak istemesine sebep olan gözlere. "Bende seni seviyorum Caniçim. Hadi git şimdi!" dedi ve kızını da öpüp koklayarak onları kapıdan dışarı itti. Onları tekrar göreceğine inanıyordu. Belki yakın zamanda değil ama birgün mutlaka onlara kavuşacaktı.
Ryan ve minik kızı evden ayrılalı çok vakit geçmemişti. Kızına sarılmış olanca gücüyle koşuyordu ki o sesi duydu. Tüylerini diken diken yapan, çığlık atmak istemesine sebep olan o ses. Patlama o kadar şiddetliydi ki Ryan arkasını dönüp baktığında Gökyüzüne yükselen ateşi ve dumanı görebiliyordu. İlk başta inanmak istemese de içinde yayılan gücün yakıcılığı yanılmadığını kanıtlıyordu.
Mona, sevdiği tek kadın ölmüştü. Onu ve kızını kurtarmak için. Ryan o an geri dönüp o cadıları tek tek parçalamak istese de kızı için bunu şimdi yapmayacaktı. Sürüsü olmayan bir kurtadamın tek başına bir cadı meclisine saldırması... Bu intihar olurdu. Kızının omuzunun arkasından yükselen ateşlere baktığını gördü.
Sımsıkı sarıldı kızına. Sevdiği kadından kalan en değerli varlığıydı artık o. Canı pahasına onu koruyacaktı.
"Korkma kızım" dedi. "İntikamımızı alacağız."
Küçük kızı hiç ummadığı bir şey yaptı o an. Başını babasının omzundan kaldırdı. O küçük elleriyle gözyaşlarını sildi. Gözlerini artık dumanla kaplı olan gökyüzüne dikti. Ryan kızının gözlerindeki parıltıyı gördü o an. Çok güçlü bir kızı olduğunu anladı.
"Korkmuyorum baba" dedi küçük kız. "Korkması gerekenler benden annemi alanlar. Sana söz veriyorum baba, o pis cadıları yaşatmayacağım!"
Ve ikisi ormanın karanlıklarında kayboldular.
O gece birçok kişi ağlamaklı bir kurt uluması duyduğunu söylese de hiçkimse onlara inanmadı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Ay'da Doğan
FantasyKanlı Ay diye bir şey duydunuz mu? Güneş ile Ay arasına Dünya girerse Ay Tutulması meydana gelir. Güneş ışınları tutulma esnasında Ay'ı kızıl dalga boyları ile aydınlattığından dolayı kızıla çalan- kırmızı- kan renginde bir Ay görürüz. Bu yüzden...