Umarım beğenirsiniz, biraz merak edici bir şekilde bıraktığım için akşam yeni bölüm yayınlamayı düşünüyorum, ama kesin birşey yok.
Karşımda korkmuş bir şekilde bana bakıyordu. Onu içeri almam gerektiğini biliyordum ama, onca işin içinde bir de komşu kızıyla uğraşmak istemiyordum. Onu iyice bir süzdüm, gerçekten de şık ve bakımlı gözüküyordu, kesinlikle lüks bir yerden geliyordu.
Yaklaşık 2,3 dakika boyunca birbirimize baktık, ne ben konuşuyordum ne de o. Bir sıkıntısı olduğu belliydi. Gözleri kanlanmıştı.
"Sinem yardımına ihtiyacım var, biliyorum çat kapı geldim ama, senden başka gidecek kimsem yok." Gözleri dolmaya başlamıştı, bir eliyle başını ovuşturuyordu.
"Sorun değil." dedim ve en içten olan gülümsememle güldüm. O da buna karşılık verdi. Gözlerinde o kadar çok yaş akmıştı ki, gözlerinin güzelliği görünmüyordu.Bütün makyajını eliyle dağıtmıştı ve saçları darmadağandı.İstemeden de acıdım kıza, aslında şaşırmıştım çünkü Asya arkadaşım değildi bizim dostluğumuz şuan sadece merhaba merhabaydı.
Asya ukala, her istediğini elde edebilen, azıcık kaba bir kızdı ama bu sadece görünmek istediği yani görünen tarafıydı. Aslında gerçekte çok iyi niyetli, yaşam dolu ve normal bir kızdı. Biliyorum, çünkü önceden yakındık, hatta aynı sınıftaydık ama sonra Defne geldi ve biz Asya ile uzaklaşmıştık.
Tip olarak normal bir kızdı sevimli bir yüzü vardı ve balık etliydi ama bu ona çok yakışıyordu. Kumral saçları vardı, Yüzü ise hafif tombulcanaydı ama ne giyse ona yakışıyordu. Erkeklerle ilgili problemleri vardı, çoğu sevdiği erkek onla çıkmamıştı çünkü onunla “şişko” diye alay etmişlerdi. Ama artık yoktu çünkü şuan vücuduyla normal bir kız gibi görünüyordu. Zayıflamıştı galiba.
"İçeri gelsem sorun olur mu?" Yüzündeki o maçhup ve tatlı ifade gülümsememe neden olmuştu. Elleriyle elbisesinin eteklerini tutmuş bir sağa bir sola sallıyordu.
"Tabii ki de." Dedim ve kapıyı sonuna kadar açıp, gel işareti yaptım. İçeri girdiğinde hemen kendini koltuğa attı ve yüzüne bir rahatlama yayıldı.
"Hatırladığım gibi, eviniz hiç değişmemiş." Yanına geçip oturdum.
"Evet hala aynı." Dedim ve elimi Asya'nın sırtına koydum.
"Annemlerle size geldiğimizde salonda yakalambaç oynamıştık ve vazoyu kırmıştık." Dedi ve eliyle boş sehpayı gösterdi.
"Evet, ondan sonra annem bana 1 hafta ceza vermişti." Dedim ve kahkaha attım, o da kahkaha atmaya başlamıştı ve bir anda eliyle ağzını kapattı sessiz olması gerektiğini biliyordu ama kıpkırmızı olmuştu dayanmadı ve elini çekti. Stresten midir nedir, sessiz bir şekilde gülüyorduk. Birkaç dakika sonra durduk ama durduğumuzda gözlerimizden yaşlar geliyordu.Sonra birden birbirimize baktık ve sanki kardeşimizi görmüşçesine sarıldık birbirimize. Ayrıldığımızda eliyle gözlerini sildi.
"Lavaboya gitsem iyi olur, lavabo hala aynı yerde değil mi?" Dedi ve sırıttı. Bu gülümseme o kadar buruktu ki, acaba onu bu kadar üzen neydi ya da kimdi?
"Evet hala aynı yerde."
O lavaboya gittiğinde bende mutfağa geçtim ve kahve yaptım, galiba kahve içimde kalmıştı. Yanına da biraz tuzlu kurabiye koydum ve salona geçtim, onu beklemeye başladım. 5 dakika bekledim ama gelmedi bende lavabonun önüne gittim.
"Asya."Dedim. Ses gelmemişti. Elimle kapıya vurarak bir daha seslendim.
"Asya iyi misin?"
Yine ses gelmemişti.Kapıya yumuşak bir biçimde tekrardan vurdum. Ama içeriden herhangi bir ses gelmemişti .Kapıyı açmaya çalıştım ama kitliydi. Odama gittim çünkü bütün kapılarımızın anahtarları aynıydı. Kapımdaki anahtarı çıkarmaya çalışırken bir ses geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Canım Öyle Istedi
RomanceMutluydu,muhteşem bir ailesi, yakışıklı bir sevgilisi vardı ayrıca vazgeçemeyeceği bir de dostu vardı. Derler ya her şeyin bir sonu vardır diye, onun sonu hepimizinkinden farklı.Aşk onu yüzüstü bırakıp giderken, dostuysa yavaş yavaş kuytu bir yere...