Multimedyada bu bölümde tanışacağınız Burak var :) Arkadaşlar bu arada hikayemle ilgili yorumlarınızı lütfen dile getirin :)
Arabada ikimizde sessizce oturuyorduk, kimse ağzını açmıyordu. Mert gayet yola odaklıydı beni ve duygularımı zerre kadar önemsememişti. Çok üzüleceğimi bile bile bir şey dememişti. Üzülüyordum, neden bunlar benim başıma geliyordu? Tek isteğim Demir’le sonsuza kadar birlikte olmaktı. Onun kalbindeki yerimi asla kaybetmek istemiyordum, orası benim krallığımdı ama Defne, krallığımda yeni bir hüküm başlatmıştı. Beni yıkıp geçmişti ve orada kendi krallığını kurmuştu. Anlamıyordum, bu olanlar çok saçmaydı. Demir ve ben yıllardır beraberdik ve ikisi de birbirlerini her gün görüyordu, birbirlerinde nefret ediyorlardı. Aşıktım, ama elimden hiçbir şey gelmiyordu. Savaşmak istemiyordum. Hiçbir şey olmamış gibi devam etmek istiyordum ama kalbim farklıydı.
"Sinem istersen bara sende gel." Gözlerimi Mert'e çevirdğimde bana bakan Mert'i yakaladım.
Bunları bana Mert söylemişti, demin gelme diye haykıran kişi şimdi gelmem için bana tatlı tatlı gülümsüyordu .Ne değişmişti 10 dakikada?
"Sinem, sana diyorum." Dedi ve eliyle omzuma hafifçe vurdu.
"Ben gelmek istemiyorum."
"Sen bilirsin, ama istersen bardan erken çıkar yanına gelirim."
"Gerek yok, iyiyim ben böyle, hem yarın pazar ve pazartesi sınavlar var."Dedim gülümsemeye çalışarak.
" Sınav olduğunu biliyorum hanımefendi, asıl benim çalışmam lazım sonuçta sınava girecek olan benim."Dedi dalga dağtmaya çalışarak.
"Dalga geçmeyi keser misin?"
"Seni neşelendirmeye çalışıyorum."
"Bunu beceremezsin, ben kolay gülen biri değilim ya da kolay eğlenebilen."Dedim ve kafamı cama yasladım.
"Emin misin? Çoğu kız arkadaşım da böyle derdi ama benle yakınlaştıkça bu kuralları yavaş yavaş yok oldu."Bana baktı ve sırıttı.
"Eminim öyledir, lütfen beni eve götür."
"Nazlanmayı bırak." Dedi ve arabayı bizim evin sokağından çıkardı.
"Mert, lütfen uyumak istiyorum." Dedim koltuğa gömülerek.
"Gitmekte neden bu kadar ısrarcısın? Merak etme seni bara götürmeyeceğim, aslında bende gitmeyeceğim."
Ona baktım ve gülümsedim, bana çok iyi davranıyordu. Böyle olmaması gerekiyordu.
Saat 9’du ve biz hala yoldaydık, beni nereye götürdüğünü bilmiyordum, şuan tek düşündüğüm şey uykuydu.
"Uykucu, kalk geldik."
Ne kadar kısa sürede uykuya dalmıştım.
"Arabada kalsak?"Dedim, o kadar üşüyordum ki.
"O zaman bu muhteşemliği göremezsin." Dedi ve arabadan indi.
Nazlana nazlana “Tamam geliyorum” diyebilmiştim.
Yavaş yavaş doğruldum, kapıyı açıp çıktım. Karşımda çok güzel bir doğa harikası vardı.Muhteşemliğin ortasındaydık sanki. Bir an Mert’e baktım, o da bana bakıyordu. Göz göze geldik, içim çok garip bir hisle kaplandı onun bu konularla ilgilendiği düşünmüyordum kendisi söylemişti ama bunu ona bugün sormayacaktım.
Gözlerine baktığımda, gülümsedi ve yeri işaret etti, yerde küçük bir kilim vardı. Eski desenlerle doluydu. Oturduk ikimizde, muhteşem doğaya bakarak uyumak istiyordum. Yaklaşık 20 dakika boyunca sessiz bir biçimde ormanı ve gölü izledik ikimizde konuşmuyorduk ben hayran gözlerle fotoğrafını çekiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Canım Öyle Istedi
RomanceMutluydu,muhteşem bir ailesi, yakışıklı bir sevgilisi vardı ayrıca vazgeçemeyeceği bir de dostu vardı. Derler ya her şeyin bir sonu vardır diye, onun sonu hepimizinkinden farklı.Aşk onu yüzüstü bırakıp giderken, dostuysa yavaş yavaş kuytu bir yere...