Bölüm 3

28 12 2
                                    

Hande YENER: MOR






Balkonun korkuluğuna oturmuş yıldızları izliyordum. Yemek gayet güzel geçmiş, Efe sayesinde bayağı eğlenmiştim. Döndüğümüzde odama geçmiştim. Şimdi ortalarda kimse görünmeyince biraz hava almaya çıkmıştım. Hava karardığı için yanında küçük fenerler olan okuma gözlüğümü takmış, bir yandan kulaklıklarımdan yayılan Hande YENER-Mor'a eşlik ederken bir yandan kitabımı okuyordum. Balkonda bir hareketlilik olunca kafamı kitabımdan kaldırdım. Kaya, Ömer, Kenan, Demir, Yalçın ve Tarık dışarı çıkmışlardı. Anlaşılan sigara içeceklerdi. Korkuluktan yere atladım. Gözlüğümün ışıklarını kapattım. Odama geçip gözlüğümü ve kitabımı komodinin üzerine bıraktım.

            (Okuma Gözlüğü)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Okuma Gözlüğü)


"Sikerim böyle işi? Başka yer mi bulamamışlar?" diye homurdanan Kaya'nın sesi odaya geliyordu. En nefret ettiğim şeylerden biri toplu alanlarda tek başına gibi hareket eden kişilerdi. Bende peygamber değildim. Küfür ederdim ama kimseyi rahatsız etmeden.

"Herhalde buraya gelmezler. Başka yerlerde kalırlar." dedi Tarık. Neyden bahsediyorlardı bunlar?

"Yok, Hakan'ı Kaya koynuna alıp yatıracak. Yer mi varda buraya gelsinler?" dedi Ömer. Yatağıma çöktüm. Hakan buraya gelirse tatilim zehir olurdu. Hakan bizim okuldan diğer sınıftan bir çocuktu. Bana resmen takıntılıydı. Onların sınıfı ve bizim sınıf düşman gibiydi. Müdür o yüzden bir şey oldu mu buzlar erisin diye hemen bizi birleştirmeye çalışırdı. Sinirle ofladım.

"Gece'ye kim söyleyecek? Ulan kız korkusundan iki dakikalık yolu bile servisle gidip geliyordu. Üniversiteye bile başka şehirde gidecek." diyen Kenan'ın sesini benim telefonum böldü. Kahretsin, telefonumu dışarı da bırakmıştım. Onlara bakmadan telefonumu aldım. Kayıtlı olmayan bir numara arıyordu. Hepsi de beni izliyordu. Sanki ayı oynatıyoruz.

"Efendim?" diyerek açtım telefonu.

"Sesini özlemişim." diyen sesle derin bir nefes aldım. Göz ucuyla bizimkilere baktım. Havaya ihtiyacım vardı ama onların yanında konuşamazdım. Mecburen odama girdim ama kapıyı açık bıraktım. Esintinin beni bulması için dua ettim.

"Bıktım aradığın numaraları engellemekten. Arama beni artık ya." dedim öfkeyle. Yorgunlukla yatağıma oturdum.

"Yapma Elisa'm. Sevene zulüm bu yaptığın." dedi. İti an çomağı hazırla diye buna deniyordu herhalde. Ne kadar şom ağızlılardı. Adından bahsedilir bahsedilmez araması ayrı bir ironiydi. Bir de diğer adımı kullanması yok mu boğasım geliyor.

"Seninki sevgi filan değil, Hakan. Saplantı. Hastasın oğlum sen. Rahat bırak beni." dedim. Daha doğrusu bağırdım. Kaya balkon kapısının yanında bana bakıyordu. Biri bitse biri başlıyor anasını satıyım. Eliyle telefonu istedi. Kaşlarımı çattım.

Tanrının Yemini(Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin