Bölüm 7

31 11 10
                                    

Bölüm şarkısı: Enya (şarkıyı siz belirleyin 😉)

Benden bu 😉😉



Gece

Sabah her zaman ki gibi erken kalktım. Dizimin altında bir tayt ile yarım sporcu atletlerden giydim. İnce ceketimi de üzerime geçirip yarısına kadar fermuarını kapattım. Güneş şapkamı da kafamı geçirdim ve arkasından saçlarımı çıkardım. Fazla gürültü çıkarmış olmalıyım ki Kaya uyandı.

"N'oluyor ya?" dedi yeni uyandığından dolayı olsa gerek sesi boğuktu. Başımı yana doğru eğdim.

"Özür dilerim seni uyandıracağımı düşünmemiştim." Dedim yavaş bir sesle. Ben uyanmış olabilirdim ama birçok kişi hâlâ uyuyor olmalıydı. Yatağında oturdu. Kaşlarını çattı.

"Bir yere mi gidiyorsun?" diye sordu. Yere eğilip spor ayakkabılarımın bağıcıklarını bağlamaya başladım.

"Biraz koşacağım." Dedim. Elini saçlarının arasından geçirdi.

"Bu saatte mi?" diye sordu. Soruya gülmeden edemedim.

"Öğlenleri güneş fazlasıyla acımasız olur." Dedim.

" Bende gelebilir miyim?" dedi. Koşamayacağını biliyordum ama denemesine izin verebilirdim. Ben iyi bir gözlemciydim ve insanları gözlemlemeyi severdim. Sorusuna başımı salladım.

"Hadi hazırlan bekliyorum." diyerek kendimi yatağa bıraktım. Dolaptan bir eşofman altı ve tişört alıp banyoya geçti. Banyodan çıktığında güneş gözlüğümü şapkamın önüne takıyordum. Odanın anahtarını ve telefonunu aldı. Birlikte odadan çıktık.

"Ne kadar tuhaf bir saat." Deyince onu yanıma aldığıma pişman olmuştum bile. Spor yaparken sessiz olunmasını severdim.

"O saat değil. Ne kadar koştuğumu ölçen bir alet. En az 7 kilometre koşmam gerek. Koşabilir misin o kadar?" dedim.

"Koşarım." Dedi. Şapkamın altından baktım ve gülümsedim. Dün oturduğum ağacın yanına geldik. Ceketimi çıkardım ve belime bağladım.

"Dövmen mi var?" diye sordu. Ona doğru döndüm.

"Evet, bir baykuş dövmesi." Dedim. Ormana doğru ilerlemeye başladım dövme hakkında konuşmak istemiyordum. "Hazır mısın?" diye sordum arkama bakmadan. Cevap vermeyince: "Hey!" diyerek seslendim.

"Hazırım, hazırım." Dedi. Hafifçe öne eğildim ve düğmeye bastım. Onun da arkamdan koşmaya başladığını duydum. Bir süre sonra kayboldu arkamdan. Büyük bir yer olmadığı için beni kolaylıkla bulabilirdi. Bir süre sonra durdum. Manzara çok iyi değildi ama yine de hayranlıkla seyredilebilirdi. Göl diyemeyeceğim kadar küçük bir su birikintisi vardı. Herhalde önceden küçük bir göldü fakat kurumuştu. Biraz daha ilerisinde ise kurumuş bir dere yatağı vardı. Sanki küçük bir kanyon gibi duruyordu. O kadar güzel duruyordu ki. Gözlerimi kapattım. Kaya'nın adım sesleri yaklaşıyordu.

"Harika değil mi?" dedim. Hiç dokunulmamışlığı ilgi çekiciydi.

"Mükemmel." Dedi. Gülümsedim. Gözlerimi açıp ona baktım.

"El değmemiş. Keşke her şey bu kadar narin bir güzellikte olsa." Kendimle karşılaştırmadan edemedim manzarayı. Demir ile olan ilişkimiz aklıma geldi. Hüzünle baktım manzaraya. "Otur dinlen biraz." Dedim. İkimizde oturduk aynı anda. Bu halimize gülümsedim. İstesem rahatlıkla arkadaş olabilirdim onunla ama ne gerek vardı. Benim kendi arkadaşlarım vardı. Her ne kadar uzakta olsalar da. Şu an turnede olmaları can sıkıcıydı ama yapacak bir şeyim yoktu. Hem zaten Tunç ile sürekli görüşüyorduk. Bazen konserin ortasında bile mesaj atabiliyordu. Kendimi kısıtladığımı biliyordum ama bu da bendim. Kaya'nın deyimi ile saatime baktım. 1.7 yazıyordu sadece. Yani sınırıma yaklaşamamıştım.

Döndüğümüzde daha saat 8 bile olmamıştı. Kaya kendini hemen yatağa attı. Bende elimi yüzümü yıkamakla yetindim. Biraz sonra kalkıp duş alırdım. Telefonum çalınca makyaj masasının önündeki pufa oturup kimin aradığına baktım. Tunç. Kaya'ya göz attığımda uyuyordu. Bunun rahatlığıyla açtım telefonu.

"Efendim?" diyerek açtım. Beni çok iyi tanıyan arkadaşım şimdiye kadar uyandığımı biliyordu.

"Nasılsın Elisa?" dedi. Gülümsedim. Her ne kadar kızsam da bu ismi kullanmakta ısrar ediyorlardı. Ama onların söylemesi beni pek rahatsız etmiyordu. Bu saatte aradığına göre Demir Bey yine birileri ile magazin programlarında boy gösteriyordu.

"Ne oldu, Tunç?" dedim. Sinirle gülümsediğine adım kadar emindim.

"Ben bu iti öldürürüm. Her gece seviyorum hâlâ diye it gibi dolaşıyor sonra başka kadınlarla sabahlıyor." Dedi. Artık o kadar alışmıştım ki tepki bile vermiyordum.

"Biz ayrıldık onunla. İstediğiyle sabahlayabilir Tunç. Kendini harap etme." Ses tonum yalan diye bağırıyordu. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ayrılmıştık ne diyebilirdim ki.

"Ulan senin şu sakinliğin de beni öldürecek. İkiniz bir olup anlaştınız mı yoksa?" dedi. Gözlerimi devirdim.

"Onunla anlaşabileceğim hiçbir şey yok." dedim. Geçen sene beni terk etmişti. İki sene kadar önce bir videoyu internette paylaşmışlardı ve bir anda ünlü olmuşlardı. Turneye çıktıkları için ilişkimizi uzaktan yönetmek zorunda kalmıştık ve uzaktan ilişki yönetmek istemediğini söyleyerek ayrılmıştı benden. O kadar harap olmuştum ki ilk zamanlar. Onu çok seviyordum. İlk ve tek onunla beraber olmuştum. Ayrılığımızın üzerinden bir hafta geçmeden magazin programında onu bir kızla görünce boşa kendimi üzdüğümü fark etmiş, onu umursamamaya karar vermiştim. Başka ne yapabilirdim ki?

"Sende haklısın. Haberim var sana." Dedi.

"Yine Demir ile ilgili bir şey söylersen telefonu kapatırım." Dedim.

"Yok yahu. Ege de tatil köyüne gitmiştiniz ya siz. O yakınlarda konser var bir haftaya biz de erken geleceğiz birkaç gün buluşur muyuz?" dedi. İlk başta kocaman gülümsedim. Sonra Hakan'ın da buraya geleceği aklıma gelince gözlerim açıldı.

"Siktir." Diye mırıldandım.

"N'oldu lan?" dedi Tunç. Tepkilerimi kontrol etmeyi öğrenmeliydim. Tunç'a eğer Hakan'ı anlatırsam kesin kavga ederlerdi. Bu kadar zaman nasıl sakladığım ise hâlâ muammaydı.

"Ya ben sınıflayım. Biliyorsun ilgiyi üzerime çekmeyi sevmem. Sizinle buluşursam herkes arkadaşlığımızı anlar ve üzerimden size ulaşmaya çalışır." Dedim. Bu da bir sebepti ama pek de umurumda olmazdı.

"Şimdi arkadaşlarını da al provalara gel diyeceğim ona da itiraz edeceksin." Dedi. Kaşlarımı çattım.

"Dalga mı geçiyorsun?" diye sordum. Kendimi aynada incelemeye başladım. Acaba saçlarımı mı boyatsam ki?

"Yooo, gayet de ciddiydim." dedi. Ses tonuna gülmeden edemedim.

"Salak." dedim.

"Kapatıyorum ben." dedi.

"Hadi görüşürüz." diyerek kapattım telefonu. Gülümsedim. Seviyordum bu deliyi. Bana hep ağabeylik yapardı. Olmayan abim...




Sonunda bölümümüz geldi. Ve asıl hikaye Tanrının Yemini grubuyla geliyor. Umarım hazırsınızdır... 😏 iyi okumalar...

Tanrının Yemini(Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin