Kutu🗝

217 23 17
                                    

28 Ekim 1982

Elimdeki gazete, gelen son mektubun korkusunu bastıramıyordu. Damağımdaki son sigara titriyor ve ensemdeki rüzgar gittikçe canımı sıkıyordu.

Ani bir hareketle arkamdaki mavi gömlekli çocuğa, "Pencereyi kapatmayı düşünmüyor musun?" diye çıkıştım. Birkaç kişi meraklı gözlerle bana baktı. Dikkat çekmiştim, bu iyiye işaret değildi.

Biran önce bu mektubu da açmalıydım ama titreyen ellerim buna izin vermiyordu. Derin bir nefes aldım, sigaramı küllüğe bıraktım ve mektubu açmayı sonunda başardım, tüm gerçekler sonunda önümdeydi. Benim bile tahmin edemeyeceğim gerçekler...

4 Ağustos 2025

Yine sıcak hava beni uyutmamayı başarmıştı. Dışarıdaki tonlarca iş gözümde büyüdükçe uyuma isteğim artıyordu ama sıcak, çok sıcak... Elimi yıkadım ve boynuma götürdüm. Parmaklarımdan akan damlalar, sırtıma doğru süzülüyordu. Biraz olsun serinlemek istiyordum, büyük bir bardak suyu bir dikişte bitirdim. Dışarıya baktım ve işlere başlamak  için güneşin bir engel olduğuna artık emindim. Birkaç gündür ertelediğim işlerim sıcak havayla birleşince daha da çekilmez bir hale gelsede biraz soluklanmaya karar verdim ve mutfağa geçip kendime kahve yapmaya başladım. Güzel bir kahve, kafamı toparlamak istediğim zamanlarda bana her zaman iyi gelmiştir diye düşünürken yan komşum Danny'in evinden gelen gürültü beni irkiltmişti. Kahvemi tamamlayamadan masaya bıraktım, dışarı çıkıp ne olduğuna bakmaya karar verdim.

Dışarı çıktığımda kalabalık bir grubu Danny'in  evinin önünde gördüm. Gürültü daha da yükselmişti. Ne olduğunu anlayamıyordum, biraz yaklaştığımda Danny'e değil, küçük kızına seslendiklerini duydum. Belli ki kızın evden çıkmasını istiyorlardı. İlk başta karışmak istemesemde Danny'in  evde olmadığını farkettim ve kendimi gitmek zorunda hissettim. Bu insanlar küçük bir kızdan ne istiyorlardı? Ayaklarım eve doğru ilerlerken sıcağın ve gerginliğin de etkisiyle daha fazla terlemeye başladığımı hissettim.

Ben eve gidene kadar grup arabaya binip oradan uzaklaşmaya başladı. Hemen büyükanneye seslendim;

-Bayan Susan, Ben James, siz iyi misiniz?

Kapı yavaşça açılmıştı, eve girdiğimde Danny'in küçük kızı Melanie'yi ve Danny'in annesi Susan'ı gördüm ve Susan'a;

-Burda neler oluyor Susan,  diye sorduğumda Melanie'nin korkudan titreyen bedeni oraya yığılıp kaldı. Melanie''yi hemen kucağıma alıp koltuğa uzattım, seslendik; 

-Melanie, Melanie...

Sonunda Melanie gözlerini açmıştı ama Susan hala hiç iyi görünmüyordu, endişeli bakışları beni de endişelendirdi. Burada neler olduğunu bir an önce anlamalıydım ama Susan konuşmaya istekli görünmüyordu.

-Susan neler oluyor, diye sordum. Susan;

-Ben de bilmiyorum, dedi. Susan'ın yüzüne baktım ve;

-Eğer bana burda olup bitenleri açıklamazsan sana yardım edemem, Danny nerede, diye sordum. Susan korkmuş bir şekilde;

-James, Danny kimseye bir şey anlatmamam konusunda beni uyardı, eğer konuşursam, konuştuğum kişilerinde başının büyük bir belaya gireceğini söyledi, bunu benden isteme üzgünüm, dedi. Susan gözlerini kaçırıken;

-Peki Susan ama polisi bu durumdan haberdar etmeliyiz, bende Danny gelene kadar oturup anlatmanı bekleyeceğim, sizi yalnız bırakmayacağım, dedim.

Polisler çok geçmeden gelmişlerdi. Susan olayı anlattı ama anlatırken birşeyleri sakladığı o kadar belliydi ki. Polislere, Danny'in iki gecedir eve gelmediğini ve bir grup tanımadığı insanın kendilerini rahatsız ettiğini söyledi. Polis amiri Susan'a evin önüne gelen arabalı gurubun  plakasını alıp almadığını, başka bir şey olup olmadığını sordu. Susan plakayı alamadığını ve olanların sadece bunlar olduğunu söyledi. Polisler evden ayrılırken bir gelişme olursa onlara haber vermemiz konusunda bizi uyardılar. Düşünceler kafamda akıp giderken, beni zamanda bir boşluğa doğru savuruyorlardı. Ne olduğunu anlamaya çalışmak, aynı anda üzülmek, aynı anda Danny için endişelenmek, hepsi bir arada ve yorucuydu.

GİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin