Multi:Emir -SuBu hayatta yaşamak ta sevmek te iki kelime , yaşamak ta sevmek te.....
Birincisi yaşarken sevmek ikincisi severken yaşamak yaşarken sevmek kolaydı ama severken yaşamak sınıfının en zoruydu.Hele bi de içinde yaşadığın duygu karşılıksız olunca durumu iyice zorlaştırıyordu.
Daldığım düşüncelerimden ayrılarak havanın soğukluğunu hissettim.Bir anda balkonda olduğumu hatırladım.Neredeyse bir saattir düşüncelerime yenik düşmüştüm. Çünkü beni herşeyden alıkoyan biri vardı.Hergün onu görmek umuduyla fransız modeli balkonumuza çıkar buğulu camların arkasından onu görmek için can atardım.Kış ayında balkona çıkmak hiçde iyi bir fikir değildi.Kendisi için hiçbir şey yapmayan bir çocuk için kim balkonu çıkıp da üşütüp hastalanır dı ki ...
Diye düşünürken babamın kapıda olduğunu gördüm ve görmemezlikten geldim.Babam yanıma gelerek üzerime elindeki battaniyeyi örttü ve arkasını döndü.
"Su balkonda fazla kalma üşütürsün " diyerek içeriye girdi.
Babam çok iyi bir adamdı esmer teni,kumral saçlarıyla ve belirgin yüz hatlarıyla oldukça yakışıklı ve sempatik görünüyordu.İşinde ve aile hayatında herkes tarafından çok sevilir ve saygı görürdü.Ayrıca çok başarılı bir mühendisti hatta son zamanların en iyisi olduğu da söylenebilirdi.
Annem de çok başarılı bir ressamdı. İkisi de Güzel Sanatlar lisesi'nden mezun olduktan sonra mesleklerini ellerine alır almaz evlenmişlerdi ve de çok mutlu olmuşlardı.Birden irkildim annemin arkamda olduğunu fark etmemiştim.
"Bebeğim senin neyin var sürekli neden balkonda oturuyorsun" dedi ve bana sarıldı.
Annem fiziği düzgün oldukça güzel bir kadındı çok ta iyi bir insandı.
Hiçbir şey söylemeden kalkıp odama gittim.
Annem de arkamdan geliyordu.önüme geçerek bana sorgulayıcı bir şekilde bakmaya başladı ,köşeye sıkışmıştım."Anlat bakalım,ne derdin var. "
Dediğinde pencereye doğru dönmüş dışarıya bakıyordu.
"Hiç anne sadece yeni okuluma gideceğim için biraz endişeliyim." diyerek onu ikna etmeye çalıştım, inanmayacağını biliyordum.Çünkü benim böyle şeyleri pek kafama takmayacağımı çok iyi biliyordu.Ama bir şansla onu inadırırım diye yalan söylemiştim.
"Buna inandığımı sakın düşünme şimdilik gidiyorum bir dahaki sefere bu kadar şanslı olmazsın" dedi ve pencerenin önünden ayrılarak hızla kapıya yürüdü,son kez arkasına bakarak kapıdan çıktı.
Zafer kazanmış gibi Sırıtarak kendimi yatağın üzerine attım.Kafamı yumuşacık yastığıma koyup boş kaldığım zamanlarda yaptığım gibi Emir'i düşünmeye başladım.Geçen yaz ailesinin iş durumu yüzünden Edirne'den İstanbul 'a bizim evin karşısındaki saray yavrusu eve taşınmışlardı.Babası da babam gibi başarılı bir mühendisti hatta babamla birkaç kez iş yaptıkları da söylenebilirdi.Ama fazla cana yakın olduğunu tahmin etmiyorum.Annesi Nazan hanım ise iyi bir insandı.Duyduğuma göre annesi ve babası kısa süre ayrı kaldıktan sonra tekrar birleşmişlerdi.Bu süre içerisinde Emir bir süre kararsız kaldıktan sonra annesiyle kalmaya karar vermişti.Emir'le daha önce hiç konuşmamıştık.Emir uzun boylu,zayıf kahverengi gözlü,buğday tenli ,hafif sarı saçlı çok yakışıklı bir görünüme sahipti. Yüzü de çok derin ve etkileyici görünüyordu. onu gördüğüm zaman en çok ta dikkatimi o güzel saçları çekiyordu. Acaba ben onun yanında nasıl bir profil oluştururdum. Ben sarı uzun saçlı ,kahverengi gözlü ,İnce bir vücuda sahip beyaz tenli bir kızım ve onun yanına da çok yakışcağımı düşünüyordum. Odamın kapısı çalındığında 'sağolsunlar annem ve babam beni hiç yanlız bırakmıyorlar' diye düşündüm. Ama bu sefer kapıdan giren yasemin ve büşraydı. Yasemin kapıdan girer girmez yatağın üzerine atlayıp oturdu montunu ve çantasını çıkararak bana yaklaştı."Neyin var senin annen ve baban çok endişeliler az önce bizi aradılar ve senile konuşmamız gerektiğini söylediler.Oflayarak " bıktım artık sürekli bunu soruyorlar ve bunun nedenini siz biliyorsunuz "diyerek kalktığım yere tekrar uzandım. Büşra da yasemin gibi diğer tarafıma oturarak " yeter artık kızım ya bu çocuk yüzünden kendini mahfediyorsun unut artık şu öküzü "dedi göz kırparak ,yasemin hemen dalga geçmeye başladı.
" Evet Su gerçekten de o bir öküz"
Hayır ben öyle düşünmüyordum, kesinlikle onlara katılmıyordum. İkisini de çok seviyordum ama ona böyle cümleler kurmalarına sinir oluyordum. Büşra ayağa kalkarak "bizim gitmemiz lazım" dedi ve yatağın üzerindeki eşyaları alıp kapıya yöneldi. Yasemin de bana "görüşürüz " diyerek onu takip etti.Yasemin kumral saçlı,ela gözlü ,beyaz yüzlü bir kızdı. Büşra ise buğday tenli ,sarı saçlı,mavi gözlü biriydi ,ikisi de bana göre çok güzellerdi ve benim biricik dostlarımdı. Artık uyumam gerektiğini düşünerek yatağıma uzandım,gözlerimi kapattım ve uykunun kollarına kendimi teslim ettim.* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Sabah uyandığımda pencereden güneş ışınları süzülmeye başlamıştı.Bu gün yeni okulumda ilk günümdü. Önceki özel okulumuz kapandığı için 15 tatilden sonra bizi bu özel okula yönlendirmişlerdi.Geç kalmamak için yatağımdan sıçrayarak kalktım ve elimi yüzümü yıkadıktan sonra ufak adımlarla kıyafet dolabıma doğru yürüdüm. Dolabın kapağını açtığımda ne giyeceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Pantolan bölümünden siyah pantolonumu alarak bacağıma geçirdim ve beyaz boyunlu kazağımı da üzerine çabucak giydim. Saçlarımı tarayarak açık bıraktıktan sonra mutfağa geçtim. kurt gibi acıkmıştım ve canım annem de kahvaltıyı çoktan hazırlamıştı. Babam kahvaltı masasında olmadığına göre sabah erkenden işe gitmişti çünkü genellikle böyle yapardı. Kendi şirketimiz olmasına rağmen şirkete en erken babam giderdi, sorumluluğunu asla ertelemek istemezdi.Kahvaltım bittikten sonra kapıya yöneldim. Bir yandan montumu ve çantamı alırken bir yandan da ayakkabılarımı giymeye çalışıyordum.
Nihayet evden çıkabilmiştim. Okulumuz eve yakındı ve ben yürüyerek gitmeyi tercih ediyordum. Okula girdiğimde sınıfların olduğu kolidora yöneldim ve sınıfıma girdim. Önceden babamla okula geldiğimiz için zorluk çekmeden sınıfımı bulmuştum. Allah'tan yasemin ve büşrayla aynı sınıftaydık. Kapıda asılı olan listeye bakmak için önce çantamı kızların önündeki boş masaya koydum ve onları selamladım. Kapıya tekrar yöneldim ve sınıf listesini incelemeye başladım.
Benim ismimden sonraki yazılı olan isime gözüm takılıp kalmıştı. Su SAYGIN ve Emir SAYDAM yazıyordu. Şansa bak Emir de bizimle aynı sınıftaydı. Artık onu görmek için hergün balkona çıkmam gerekmiyordu. Bir anda keyfim yerine gelmişti kızlara
"Kantine gidelim mi " diye sordum.
Onlarda oturdukları yerden kalkarak beni takip etmeye başladılar. Kantine indiğimizde yaşadığım heyecan listede onun ismini görmekten daha farklıydı çünkü şu anda gerçeği karşımda duruyordu. Elim ayağım birbirine dolaşmıştı adımlarımı hızla sınıfa doğru atarken kızlar kolumdan tutup
"Hadi ama Su bu kadar korkak olma sonuçta aynı sınıftasınız hiç mi göz göze gelmeyeceksiniz o zaman ne yapacaksın "
Dediler haklıydılar da , kızların arkasından yürüyerek tekrar kantine girdim. Hepimiz birer maden suyu ve kek alarak boş masalardan birine oturduk. Şimdi tam karşısındaydım ve o her hareketiyle çok karizmatik görünüyordu. Gözlerimi ondan ayırarak kantine göz gezdirmeye başladım , toz pembe ahşap sandalyeler beyaz ahşap masalarla uyum sağlamıştı krem rengi duvar da ortama ayrı bir hava katıyordu. Kantinin sahibi olan kişi tercihlerini adeta doğallıktan yana kullanmıştı ve güzel manzara tablolarıyla da bunu desteklemişti. Elimizdekileri tüm iştahla yiyip bitirerek sınıfa çıktık zil de zaten çalmak üzereydi.Zil çaldığında herkes sınıfa gelmeye başladı neredeyse bütün masalar dolmuştu. Yaseminle Büşra haricinde hiçbirini tanımıyordum , tabi bir de Emir vardı. Sahi o neredeydi zil çaldığı halde neden sınıfta yoktu .
Hoca 'günaydın 'diyerek sınıfa girdiğinde bütün sınıf ayağa kalktık.~ Beğenmeniz umuduyla ....
~ Devamı yarın
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞIMARIK
Teen Fiction~Masum , güzel ,inatçı bir kız olan Su, Emiri görüp tutulduğunda ona gerçekten aşık olacağından haberdar değildi. ~Emir ise Su'nun tam tersine soğuk , şımarık , kendini beğenmişliği ve gizemiyle tanınıyordu. ~ Bu iki zıt karakterin hikayelerine or...