16 bölüm

156K 3.1K 126
                                    

ARKADAŞLARR BU BÖLÜMÜ SINIR GEÇMEDEN YAYINLAMAK İSTEDİM, YANİ İÇİMDEN ÖYLE GELDİ. ZATEN GEÇEN BÖLÜM KISA OLMUŞTU. NEYSE ... GALİBA BİRAZ ÜZÜNTÜLÜ BİR BÖLÜM OLDU. ZATEN BENDE BİRAZ ÜZGÜNDÜM , HİKÂYEYE BİRAZ YANSIDI... BU BÖLÜMÜ YAZARKEN " MURAT BOZ-BİZE KIYMA" YI DİNLİYORDUM. İSTERSENİZ SİZDE DİNLEYEBİLİRSİNİZ.... EVEET GERÇEKTEN ÇOK MUTLU ETTİNİZ BENİ 35 000 OLMUŞUZ. NE DİYECEĞİMİ BİLMİYORUM HEPİNİZE ÇOK TEŞEKÜR EDERİM.



VOTE SINIRI KOYMUYORUM, ÇÜNKÜ 14de DOĞUM GÜNÜM VAR VE YAZABİLİRMİYİM BİLMİYORUM, TABİKİ SINAVLARIDA UNUTMAMAK GEREK...NEYSE VOTE SINIRI YOK DEDİYSEM VOTE YAPMAYIN DEMEDİM :D


Öpüyorum sizi....BOL BOL YORUM BEKLİYORUM SİZDEN









İYİ OKUMALAR :)





Dön gözümde yaşlarla bırakma ardından...
Dön bu sen değilsin bize kıyma...
Dön gözümde yaşlarla bırakma ardından...
Dön bu terkediş yakışmıyor aşka...
















Şok olmuş bir vaziyette dona kalmıştım...

"G-gelmedi...neden sormuştun ki?"

"Ya sorma! İçip kafayı buldu sonra sarhoş bir şekilde arabaya atlayıp gitti. Durduramadım. Merak ettim, telefonunuda açmayınca..."

Elimden telefon kayıp gitmişti...Doğan nerdeydi...? Mantıklı düşünemiyordum- ne yapmam lazım hiç bilmiyordum. Telefonu hemen yerden alıp Doğanı arayacaktım ki, telefonu kapalı olduğu aklıma gelmişti. Ellerim titremeye başlamıştı. Ben bir oraya bir buraya gidip gelirken , tam o sırada birisi kapıyı açmaya çalışıyordu. Korkudan bir çığlık kopmuştu ağzımdan. Kapının deliğinden baktığımda şoklardaydım. Hemen kapıyı açtım, karşımda Doğan vardı. Çoktan gözlerim dolmuş bir vaziyette Doğana sarılmıştım.

"Aslı.."

"Seni seviyorum..."

Beni kendinden uzaklaştırıp yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu. Sonunda şaşkınlığı bırakıp beni öpmeye başlamıştı. Ahh hayır korumaların önünde öpüşüyorduk. Kızarmıştım... Hemen Doğanı ittirip bağırmaya başladım.

"Nerdeydin sen? Sen beni meraktan öldürmek mi istiyorsun aptal herif?!"

Gülmeye başladı. Ters ters bakmaya başladım. Bu adam neden gülüyordu?! Nasıl endişelendiğimi biliyormuydu acaba?

"Ama bu aptalı seviyorsun."

Başımı 'evet' anlamında sallayıp sıkıca sarılmıştım. Korumaların bize baktığı gerçeği umrumda bile değildi. Doğan sapasağlam karşımdaydı...kokusunu içime hatta ciğerlerime çekiyordum. Kokusu bir uyuşturucu gibiydi, sanki o olmasa nefes alamayacakmışım, ölebilirmiş gibime geliyordu. Sonunda içeri girdiğimizde Doğana kahve yapmıştım. Gerçekten içkiliydi... Ve bu halde araba kullanmıştı!

"Şimdi bana cevap ver! Nerdeydin? Allahım sen beni delirtecekmisin?! Ya sana birşey olsaydı? Kendini düşünmüyorsun, benide mi düşünmüyorsun?!"

Ağlamaya başlamıştım, kahve fincanını masanın üzerine bırakıp bana doğru döndü. Yanaklarımdan süzülen yaşları elinin tersiyle sildi. İşte bu huzuru hiç birşeye değişmezdim. Bu adam bana ne yapıyordu... Dokunuşları, öpüşü, kokusu...varlığı bile bana huzur veriyordu. En önemlisi mutlu oluyordum.

"B-ben özür dilerim... Yani sana kızmıştım! Hatta kendimede kızgındım! Cenkin yanına gittim, içtim.. Sonrasını zaten pek hatırlamıyorum..."

"Peki ya telefonun? Cenk seni kaç kere aramış?! Telefonunu neden kapatıyorsun?!"

Cebinden telefonu çıkartıp baktı, tabi şarjı bittiğini o'da daha yeni görüyordu. Suç işlemiş çocuklar gibi bana bakıyordu. Ahh ama ben seni yerim!

"Doğan...bir daha bu korkuyu bana yaşatma. Ben sensiz yapamam..."

Başımı göğsüne yaslayıp saçlarımı okşamaya başladı, saçıma bir öpücük kondurup beni dahada çok kendine çekip kanepeye uzanmıştık. Daha bugün üstüne örttüğüm pike burda duruyordu, onuda üstümüze örtüp uyku alemine dalmadan önce kulağama fısıltı şeklinde birşey söylemişti...

"Bende seni çok seviyorum meleğim...bende sensiz yapamam...sen benim nefesimsin..."


----Doğan----


Sabah Aslının çığlıklarıyla uyanmıştım. Apar topar yataktan fırlamıştım. Aslıya baktığımda hala çığlık atıyor, beni çağırıyordu. Ne oluyordu ya? Aşağa inmemle şok olmuştum!

"D-doğann... Yetiş lütfenn! Ahhh!"

Ben hala bön bön bakıyordum. Ne olduğunu hala çözmüş değildim. Aslı...hamileydi? Hemen yanına gidip sakinleştirmeye çalıştım. Ama karnını tutup daha çok bağırıyordu.

"Ahhh suyum geldi... D-doğann..."

"T-tamam meleğim..."

Hemen meleğimi kucağıma alıp dışarı fırlamıştım. Korumalar hemen arabanın kapısını açmışlardı. Arka koltuğa geçip Aslıyıda kucağıma oturttum.

"Çabuk sür şu arabayı!"

Aslı karnını tutup hem birşeyler söylüyordu, hem ağlıyordu...

"...bebeğim...benden gitme..."

"Hiç birşey olmayacak...kızım benim çok güçlü..."

Elimi Aslının karnında gezindiriyordum. Ama bende çok korkuyordum... Ya bebeğimize birşey olursa? Bir çocuğumun olmasını o kadar çok isterken, o'nu ....prensesimi kaybedemezdim...

Sonunda hastaneye vardığımızda. Kucağımda Aslıyla deliler gibi hem bağırıyorum hemde doktor arıyordum.

"Doktor yok mu burda?!"

En sonunda doktorlar ve hemşireler kollarımdan meleğimi ve prensesimi alıp sedyeye yatırmışlardı...olamaz...kan! Kanaması olmaması lazımdı değil mi?

"Beyefendi lütfen...çok zor bir doğum olacak. Yani en iyisi siz burda bekleyin."

Bencede en doğrusu buydu. Yarım saat sonra Merveyle Cenkte hastaneye gelmişlerdi.

"N-nasıl?"

"Şşt Merve sakin ol...Aslı çok güçlü bir kadın. Hem kızımızda annesi gibi güçlü!"

Cenk yardımıma koşmuştu. Mervenin Aslıyı ne kadar çok sevdiğini biliyordum, yani...zor bir doğum olacağını nasıl söylerdim..

Saatler geçmek bilmiyordu. 1..2...3...4....5...6...7..8...9... Tam 9 saat olmuştu... Delirmek üzereydim!

"Nerde bu doktorlar?! Niye kimse gelip birşey söylemiyor?!"

Tam o sırada kapılar açıldı... Hayır! Niye susuyorlar?! Neden başları eğik bir şekilde?!

"Aslı...meleğim..."

"Beyefendi elimden geleni...yaptık..."

"Doktorr! Söyle! Bebeğim, prensesim iyi mi?"

"Kızınız gayet iyi...ama...elimden geleni yaptım...karınız...Aslı hanım..."

Aslı?! Meleğim...nefesim? Nasıl ya?

"Aslı hanımı kaybettik..."

Dünya başıma yıkılmıştı sanki... Nefes alamıyordum. Kimseyi duymuyordum. Dışarı çıktım... Aslı'm yoktu...hani bensiz yapamazdın? Niye beni yalnız bıraktın...




----Aslı----

Her yerim tutulmuş bir vaziyette uyanmıştım. Doğan yine nereye kaybolmuştu? Neden her uyandığımda yanımda göremeyecektim bu adamı? Belkide iş yerindedir diye üstelememiştim. Bir güzel kahvaltı yapmıştım. Ama içimde bir sıkıntı vardı...sanki kötü birşey olacaktı...

Nerdeyse akşam olmuştu. Doğan hala ortalarda yoktu. Telefonu elime alıp rehberden "hayatım"a basmıştım. Çaldı...çaldı...çaldı... Ama açan yoktu. İçimde bir sıkıntı vardı... Tam o sırada tanımadığım bir numara aramıştı. Korkuyordum...hayır...

"A-alo?"

"Aslı Soylu siz misiniz?"

"E-evet..."

"Şey... Doğan Soylu trafik kazası geçirdi, ve hastaneye yatırıldı...."

"Hangi hastane?"

"Şey... Aslı hanım...üzgünüm, Doğan bey hayatını kaybetti..."

İşte dünya başıma yıkılmıştı... Nefes alamıyordum...hani bensiz yapamazdın? Beni tek başıma bıraktın ya...koca adamım...



---Doğan---


"Aslıııı!!!"

"Doğannn!!"

Hala rüyanın etkisindeydim. Karşımdaydı...Şaşkın bir şekilde gözlerimizin içine bakıyorduk...ikimizde ağlıyorduk... Sıkıca sarıldım meleğime...

"Seni çok seviyorum koca adamım..."

"Seni herşeyden çok seviyorum meleğim..."


Kaderden kaçabilirmisiniz? Hayır...çünkü kaderiniz çoktan yazılmıştır. Ne yaparsanız yapın, kaderinizde ne varsa o olacaktır... Aslıyla Doğanın kaderleride bir...




Zorla evlilik mi? (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin