Kampa geri dönüş

96 25 29
                                    

DERYA

Sabah uyandığımda Demir'i aramıştım. Tuba'yı o alacakmış. Elif ile ayrılmamız çok zor olmuştu. Ona en kısa sürede tekrar görüşeceğimizi söylemiştim. Anca öyle kabullenmişti. Kısa sürede birbirimize çok ısınmıştık. Şu ansa bir taksideydim. Rüzgâr ben evden ayrılırken bana sarılmak istemişti. İçimden gelmeyerek karşılık vermiştim ben de. Onu çok özlemiştim. Ama kırgınlığım acıtıyordu işte kalbimi. Fırat Bey bile özür dilemişti benden. Ama o dilemiyordu. Bırak dilemeyi hiç bir şey olmamış gibi davranmaya devam ediyordu. Kırgınlığım acıtacak boyuta geliyordu. Ondan soğumaktan korkuyordum. Belki ayrılık iyi gelirdi. Kampta birkaç gün onsuz olabilirdim. Kafayı dinlerdim yahu.

Yol boyunca düşüncelerimle boğuşmuştum. Taksi evimin önünde durduğunda parasını ödedim ve indim. Eve hızlıca girdim. Demir'leri özlemiştim. Gelmişler miydi acaba? Duygusal olarak boşluktaydım sanki. 

Annem kapıyı açtı. Ona kısaca neler olduğunu anlattım. Elif uyandığı için mutluydu. Ama bir yandan da çok üzgündü. Elif'e olanlar için hepimiz üzgündük. Değil bir kızın hiç kimsenin bunu  yaşamasını istemezdim. Odaya çıktım. Ve yanıma gerekli bir iki küçük parça eşya aldım.
Aşağıya inip koltuklara oturdum ve Demirleri beklemeye başladım. O kadar heyecanlıydım ki kampta neler olacağını veya neler hissedebileceğimi düşünmemiştim hiç.

Tam yarım saat sonra Demirler gelmişti. Önce Tuba'ya sonra da Demir'e sarılmıştım. Kısa sürede hasret giderdikten sonra  babam bizi otogara bırakmıştı. Tuba ile ben bir koltukta Demir de tam karşımızda olan tekli koltuğa oturmuştu. Yol boyunca herkes sessizdi. Keyfim yoktu. Fark etmişlerdi. Beni rahat bırakıyorlardı kendilerince. Rüzgâr olmadan oraya gitmek canımı sıkıyordu. Ama bir şey de diyemiyordum. Sonuçta kardeşiydi söz konusu olan.  5 saat sonra gelmiştik. Otogarda inip bir taksi tuttuk ve kamp alanının adresini verdik. Uzun bir yolculuk bizi bekliyordu.

Kampa girer girmez tüm ilgiyi üzerimize daha doğrusu üzerime çekmiştim. Herkes geçmiş olsun çok üzüldük diyordu. Hatta bir kaç kız Rüzgâr'ı sormuştu bana. Bana sormuşlardı bir de BANA. İlla saç baş girecektim. Onlara sadece kaşlarımı çatıp bakmıştım. Hayır, yani insanı zorla sinirlendiriyorlar. Sana ne yani Rüzgâr 'dan. Sana ne yani. Tuba zorla sakinleştirmişti beni yoksa kavga çıkarabilirdim. Yolculuk kısaydı ama bizi yormuştu. Erkenden çadırlara çekilmiştik. Şimdiden onu çok özlemiştim. Nasıl bekleyecektim bu kadar zaman?

__________________________________

3 Gün Sonra

3 gündür hiç bir etkinliğe katılmamıştım. Sinir bozucu bir sessizlik vardı sanki kampta. Çadırdan çok nadir çıkmıştım. Çoğu zaman Tuba ile beraberdim. Demir ile çok görüşmemiştim. Bu durum en çok onun canını sıkıyordu biliyordum. Ondan kaçmıştım bildiğin haklıydı sıkılmakta. Rüzgâr yoktu ve Demir ile etrafta görülmek istemiyordum. İnsanlar dedikodu çıkarabilirlerdi. Rüzgâr bunu hak etmiyordu. Ayrıca Demir'in bana karşı hala hisleri olabilirdi. Canını yakmak istemiyordum. Telefonumu elime aldım. 3 gündür aynı şeyi yapıp duruyordum. Rüzgâr aramış mı diye bakıp tuş kilidini kapatıyordum.

Tam Rüzgâr'ı aramaya karar vermiştim ki, şarjımın olmadığını fark ettim. Tam da onu aramak istiyorken olacak şey mi bu diye söylendim. Sinirlenmiştim. Ben de Demir'den telefonunu istemeye karar vermiştim. Çadırdan çıktım. Etrafa bakındım. Görememiştim. Kendi çadırında da değildi. Peki neredeydi bu çocuk?

________________________________________

DEMİR

Yemekleri yapan yardımcı abla çeşmeye gidip su doldurmamı istemişti. Elime bir kap tutuşturmuş gözlerimin içine bakmıştı. Kıramamıştım haliyle. Elime yapışmazdı ki yapsam. Ona gülümseyip kamp alanına çok uzak olmayan çeşmenin yanına geldim. Suyu doldururken arkamda bir çatırtı duydum. İrkilmiştim ama umursamadım. Suyu doldurup hemen gitmek istiyordum. Başım belaya girmemeliydi.
Su tam dolmuştu ki arkamda birinin varlığını hissettim. Hemen arkama döndüm, bir kızdı karşımdaki. Uzundu ama benden kısaydı. Göz göze gelmiştik. Gözleri çok güzeldi. Ve ben aniden dönünce kaptaki suyun bir kısmı kızın bluzuna dökülmüştü. O yüzden kız kaşlarını çatmış bakıyordu. Konuşmama izin vermeden bağırmaya başladı.

CANIN CEHENNEMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin