Soru- Cevap

102 24 50
                                    

DERYA

Sorumu sorduktan sonra bir kaç saniye beklemiştim.

"Soru cevap yapalım mı? Bütün hataları düzeltelim. Önce ben sormak istiyorum." dedi. Sorusuyla şaşırsam da kabul ettim. Demek onun da söylemek istediği şeyler vardı.

"Evet. Sor bakalım, bekliyorum." dedim. Acaba en çok neyi merak ediyordu?

"Demir'le aranda neler oluyor? Yani belki soru değil aranızda bir şey olmadığını biliyorum. Kısaca Demir beni biliyor mu?" dedi. Ona gülümsedim. Sorusu kolaydı. Cevap verirken zorlanmazdım. Merak ettiği şeyin bu olduğuna inanamıştım. Kıskanıyordu. Keyfim son derece yerine gelirken daha fazla gülümsememek için kendimi tuttum.

"Bu soru bizi konunun en başına tüm anlaşmazlıkların başına getiriyor." dedim. Derin bir nefes aldım ve devam ettim.

"Benimle konuştuğu günü biliyorsun. Bana açıldığı günü. O gün onu çok fazla üzmüştüm. Ve gitmek istemiştim. Daha fazla duramazdım orada. Biliyorum sana söz vermiştim ama tutamadım. Yaşadıklarımdan sonra bu olayla baş edemezdim. Demirle aynı ortamda bulunamazdım. Seninle olamazdım. Kaçmayı seçtim. O gün seni öptüğümde veda etmiştim sana. O gece uyuyamadım ve sana benden nefret et diye o mektubu yazdım. Sabah erkenden gelip çadırına bıraktım. Sana veda ettim ve eşyalarından birini aldım. Unutmadan o hala bende. Benim oldu. Vermem." deyip gülümsedim. O da gülümsemişti ama zorla olduğu belliydi. Nefes aldım ve devam ettim. Ona çektirdiğim acıya küfrettim.

"Sonra bizim ağacımız yani büyük ağacın oraya gidip fotoğraf çekmek istedim. Oraya gittim. Fotoğrafı çektim. Sadece bir anı kalsın istemiştim. Biri kolumdan tutup çevirdi. Demirdi. Bana kızmıştı. Çantamı görüp kaşlarını çatmıştı. Bana saçmalama, senden hoşlanıyorum dedim diye gidemezsin dedi. Arkadaş kalabiliriz bana güvenebilirsin dedi. Kabul ettim ben de. Ve o an gitmekten vazgeçtim. Sonra aklıma mektup geldi ve Demir'e senin mektubu bulmaman gerektiğini söyledim. Bizim için kötü olacağını anlattım. Koşmaya başladı sana doğru. Ama oraya gittiğimizde sen mektubu çoktan okumuş ve haklı olarak çok kızmıştın. Hata yaptım. Özür dilerim. Demirle sonradan çok yakınlaştık. Ve senden sonra güvendiğim biri olarak kaldı ve kalmaya da devam edecek. " dedim. Beni anladığını belli edercesine onayladı. Ona gülümsemeye çalıştım.

"Sıra bende." dedim.

" Yanında bir kız vardı. O kimdi?" dedim. Sesimi düz ve sakin tutmaya çalıştım. Aslında deliriyordum. Kızı çok fena benzetesim vardı.

"Değersiz biri. Paintball da aynı takımdaydık." dedi. Ona gülümsedim.

"Bir soru daha ama bu soruyla alakalı olduğu için farklı soru sayılmaz. " dedim.

"Pekâlâ, sor bakalım." dedi. Bu soru cevap durumu hoşuna gitmiş gibiydi. Telefonumu çıkardım ve Demir'den aldığım fotoğrafı ona gösterdim. Önce kaşlarını çattı. Sonra endişelendi. Panik yapmıştı. Telaşla konuşmaya başladı.

"Sana yemin ediyorum ben suçlu değilim. O kız bak adını bile bilmiyorum beni birden öptü. Konuşuyordu dinlemiyordum. İnan ki aklım sendeydi. Başka bir çocukla yalnızdın. Ben kafamı sallayınca öptü beni. Beklemiyordum. Afalladım. Hemen ittim." dedi. Ona gülümsedim. Elimi dudaklarına götürüp orayı sildim. Sonra da uzanıp öptüm. Babamlar görebilir diye hemen geri çekildim. Rüzgâr sırıtıyordu. Hoşuna gitmişti. Bu hareketimle o kızdan kalan izi silmiş ben yenisini eklemiştim. Ona aramızda o kızın sorun olmadığını göstermiştim bir şekilde.

"Bu fotoğrafı nerden buldun? " dedi. Keyifliydi. Ama biraz da kızgındı.

"Demir gösterdi. Kazanın olduğu gün. " dedim. Rüzgâr kaşlarını çattı.

CANIN CEHENNEMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin