Meyus'un tanıtım bölümünden selamlar. Bu kitapta hissettirmeye çalıştığım kadar hissettireceğim size. Belkide bir zerre hissedeceksiniz acıyı iliklerinizde. Soluksuz bir kitap,yeni bölüm için gün saydığınız bölümler,satırların altında yatan acıyı hissettiğiniz anlar,bazen hüzünden dökülen göz yaşlarınız bazende gülmekten dolan gözlerinizi diliyorum.
Acıyı ilmek ilmek işlediğim satırlarda kaybolmanız dileyiğle.
Okuyan gözlerinizin kirpiklerinden öpüyorum.
"İntihar en kolay kaçış yolu olduğu için,Tanrı intiharı yasakladı."
--
Kanatları kırık bir melek.
Kanatları kor karası,kara melek.Kaybedenlerin yangını,
Kaybedilenin külleri.İç içe geçmiş ellerin,sendeki yokluğuna bir baksana..
Umutsuzluğa düştüğün anlarda,tutanacak dalının kırık olduğunu farkettin mi sen?
Hiç birine güvenemediğin için döktün mü gözyaşlarını?
Aşık olamayan kalbini binlerce defa zorladın mı?
Göğüs kafesinin altında,atan kalbinin sadece bir et parçası olduğunu fark ettiğinde yıldı mı bedenin?
Damarlarında atan nabzı bitirmek için saniyelerce dolup taştımı kendine zarar verme isteği?
Sen bir insan hayatının sadece bir nefese bağlı olabilecek kadar basit olduğunu gördün mü?
Geceler boyu ağlamaktan kısılan sesinle iyiyim demek koydu mu sanada?
Ve bu yaşananların hepsini,yaşamak sana zevk verdi mi? Bunları çekmeten hoşlandı mı zihnin?
Beynindeki hastalıklı his seni bilinmezliğin ortasında bıraktı mı?
Bir mazoşistten.
Doyumsuzluğa ulaşmak için,hem ruhsal acıdan hemde fiziksel acıdan deli gibi zevk alan bir kadından.
Ruhunun saçları boğazına düğümlenen,küçük bir kız çocuğundan.
Bir köşeye sırtını yaslayarak çökerken,duvarın pütürlü yüzeyi sırtını acıtıyor,gözlerin bulanık etraf karanlık boşluktasın. Hissedecek dermanın yok,ne yaptığının zerre farkında değilsin. Kemikli ellerin yavaşca kenarda duran keskin uçlu jilete gidiyor. Bunu yaptığında,bileklerini kesip kendine zarar verdiğinde geçeceğini hissediyorsun. Acıların kuş olup gideceğini,herşeyin düzeleceğini,kalbindeki yangının söneceğini. Olmayacak. Yanıyorsa kalbin benzin dökecekler. Acıdıysa canın dahada acıyacak. Hiçbirşey düzelmeyecek berbat olacak. Dünya bu. İnsanların ruhları satürnün dairesine asılı. Yüreklerdeki boşluk,yokluk uzay boşluğu misali. Jileti tutan elin titriyor. Canının yanacağını,çok yanacağını bildiğin halde durmuyorsun. Beyninde,zihninde kurguladığın bu şeyi gerçekleştirmek zorundasın. İçine gömülüyorsun,için içine çekiliyor. İnsanlardan nefret ediyorsun,konuşmayı sevmiyorsun. Toplum sana bir cehennem geliyor. Dünya kendi etrafında dönerken seninde başını döndürüyor. Yaşayamıyorsun. Yaşamak deyil bunun adı. Ölüme ölmek.
Adım,Ruhan Demirbilek.
Duyguları olmayan,kalbi yıkık dökük bir enkazdan farksız kız. Çektiği her acıdan deli gibi zevk alan,ve acısının artması için kendini zorlayan bir kızım. Hastalağım gün geçtikçe acıyı heran iliklerimde hissettiğimde etkisini arttırıyordu. O enkazımdan annem ve babamı kurtarmayı becerememiştim. Ruhumdaki veya kalbimdeki bu koca yıkımın altında kalmışlardı. Yoklardı. Olmaları gerektikleri yerde yoklardı. Elimdeki jileti dahada sıkı kavradım. Üstüm çıplaktı,altımda sadece siyah iç çamaşırım ve ayaklarımda krem rengi çoraplarım vardı. Gözlerimi etrafa çevirdim. Banyonun kan lekeleri ile süslenen seramikleri üşümeme sebep oluyordu. Tenim soğuğa alışıktı aslında. Gerçi kalbim üşüyordu benim. Milyon kat giyinsem boşa. Tam önümde duran gri çamaşır makinesine baktım. Eskiden annem burada kirli çamaşırlarımızı yıkardı. Ama kirlenen çamaşılar yoktu,kirlenen zihinler vardı artık. Çamaşır makinesinin hemen sağında küçük bir pencere vardı. Gözlerimi oraya çevirdim. Kornişlerinden çıkmış yere doğru sürünen beyaz tül kirlenmişti. Camın arkasındaki karşı binaya baktım. Eski bir binaydı,kimsenin kullanmadığı ama itin kopuğun evi olan bir binaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEYUS
General FictionGeçmişin kirli perdesini kapatması yerine,açılan perdeden doğan dahada kirli bir geleceğin hikayesi. Hiç birşey eskisi gibi olamayacak. Çünkü herşey eskisinden dahada kötü olacak. Ruhunun söküldüğü zamanın saliseleri geçmeyecek. Ve kafanın içindeki...