Uzay bir elini otobüsün kapısına doğru açıp "Buyurunuz, Hilal hanım" diyip güldü. Hilal önden otobüse binerek "Teşekkür ederim" dedi. Uzay da otobüse bindikten sonra Hilal'in karşısında ki koltuğa oturdu.
"Ee anlat bakalım, niye okul kıyafeti giydin bugün." dedi Hilal.
Uzay biraz şaşırmıştı bu soru karşısında. Niye giymesin ki. Yoksa okul, okul kıyafetlerinden serbest kıyafete mi geçmişti.
Biraz tedirgin ve tereddütlü bir sesle: "Çünkü okula gidiyoruz ya, orda da normal olarak bu üstümde ki okul kıyafetlerinden giyiyoruz." dedi.
Hilal gülerek "Ya hayır onu demiyorum salak, bende okul da okul kıyafetlerini giyildiğini biliyorum. Bugün Antik Kent'e gezi olacak, senin haberin yok mu?" dedi.
Uzay içinden aklına küfür etti. Nasıl olur da günlerdir beklediği geziyi unutabilmişti. Galiba geziye sadece okul kıyafetiyle giden benimdir ve böylece yılın geri zekâlısı ödülünü almaya hak kazanmışımdır diye düşündü. Sınıfta ki bütün arkadaşları olmasa da çoğu onunla dalga geçecekti. Hayır hayır hayır.. Hemen en yakın mağazaya uğramalı ve bu rezil olacağı duruma göz yummamalıydı.
Hilal sanki Uzay'ın düşüncelerini okumuş gibi: "Okula varmadan hemen önce alışveriş merkezi var. İstersen oraya gidelim. Hem bende kendime bir şeyler bakıcam. Yeni taşındığımız için kıyafetlerimin çoğunu atmak zorunda kaldım." dedi.
"Bende tam şimdi onu düşünüyordum. Senin süper güçlerin falan mı var akılları okumak gibi." diyip güldü Uzay.
"Evet, hatta ben Athena'yım desem inanır mısın?"
"Bilmem inanabilirim, ama Afrodit'im desen kesin inanırdım."
Gülerek "Benim bildiğim Afrodit güzellik tanrıçası, varoş tanrıçası değil." dedi Hilal.
"Hadi ama yapma, senin Afrodit'ten neyin eksik."
"Bunu soru olarak mı alayım, iltifat olarak mı?"
"Kesinlikle iltifat olarak almalısın."
"Teşekkür ederim Uzay, çok tatlısın." dedi Hilal.
Uzay bunu duyunca biraz utandı, resmen domatesler gibi kızardı. Uzay'ın bu halini gören Hilal'e gülmekten kramplar girdi. Hilal gülerken kendisi de kızardı. Uzay da Hilal'e gülmeye başladı. İkisi de yarıla yarıla gülerken bir anda otobüste olduklarını ve yan çapraz da ki teyzenin ikisine ters ters baktıklarını gördüler.
"Ay, çok güldüm." dedi Hilal.
"Demek mitolojiyle ilgileniyorsun."
"Evet, bir kaç kitap falan okumuştum." dedi Uzay.
"Başka nelerle ilgileniyorsun peki."
"Dersler harici çoğu şeyle." diye cevap verdi Uzay.
Aslında derslerinde başarılı sayılırdı ama ilgisini bir türlü veremiyordu. Uzay bu sorununun sadece kendisinde olmadığını, çoğu yaşıtında da aynı sorunun olduğunu gözlemlemişti. Böylece rahatlamış, endişe etmesine gerek kalmamıştı. Annesi ona bu yaşta böyle şeylerin normal olduğunu, küçüklüğünde babasını peşinden koşturtmaktan ders çalışmadığını, hatta ara sıra okuldan kaçtıklarını dahi söylemişti. Annesi ona sadece annelik değil babalık hatta arkadaşlık dahi ediyordu. Birden Uzay'ın aklına bugün annesine nasıl davrandığı geldi. Annesi belli etmese de Uzay onun kırıldığını anlamıştı. Akşam nasıl gönlünü alsam acaba diye düşünmeye başladı.
Hilal "Derslerin iyi değil mi?" diye sordu
"Evet, pek sayılmaz."
"İstersen ben sana yardımcı olabilirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANIN ÖTESİNDE
Fiksi IlmiahBir gün gerçeklik ile hayal arasında ki çizgide kalsanız ve korkutucu bir kahin çıkıp size tuhaf bir kehanette bulunsa.. Ardından başınıza ilginç olaylar gelse napardınız! Tabi ki Uzay'ın yaptığını: Uzay henüz 16 yaşında bir çocuk. Geleceğinin aşkı...