HIRSIZ

202 26 4
                                    

   ***

Keyifli okumlara.. Ben beğendim bu bölümü. :D

Kırmızının en bilinmedik tonunu yaşayan gözlerim sişerek göz kapaklarıma gölge düşürürken Yorulmuş bedenimle beraber son merdivenide çıkarak evdekileri rahatsız etmeden odamın balkonundan içeri girdim.

Odama ufak bir göz attım. Odam Sabah ki dağınıklığını korumuş ve yine beni yanılmamıştı. Yorgun bedenimi yatağa atarken ansızın odama birinin girmemesi ve beni bu hâlde görmemesi için içimden dua ediyordum. Nedense böyle durumlarda yalnız kalmayı severdim.

Hayatın bana sevilecek bir kaç şey bahşettiği için bu duruma da ne kadar sevinmeliydim bilmiyordum.

Masamın başında ki sürekli 'tik tak'layan saatim sinirlerimi bozarken yatağımın üst kısmında bulunan yastığımı alarak saate doğru fırlattım. "Bir sus Allahın belası!."

"Bela okuma lan"diyerek içeriden bir yerlerden gelen Eymenin sesine karşılık gözlerimi devirdim. Evlensem gerdek geceme de karışacaktı 'O pozisyonda çocuk olmaz'diyecekti. Buna inanıyordum.

Yataktağım da yüz üstü dönerek. Bugünümü tekrar bir gözden geçirdim. Öncelikle Savaş para kokan arabasıyla beni okula bırakmıştı. Bu yüzden Baranın öfkeli bakışlarına maruz kalmıştım bir de üstüne Savaşla olan akşam ki randevuyu öğrenmişti. Sonra iğrenç ötesi olan o kimya sınavına girmiştim. Ve Barana açıklama yapacağım ve barışacağımızı düşündüğüm için mutluluktan kudururken bir anda Dilanla Baranın öpüşme sahnesine şahit olmuştum.

Tiksindiğim görüntü tekrar tekrar gözümün önüne gelirken başımın üzerinde ki yastığı alarak ağzıma bastırdım. Gelişi güzel çığlık atarak kendimi sakinleştirmeye çalışırken bir yerleri yumruklamak isteyen bedenim, ruhumun yıkılmışlığı nedeniyle ayağa bile kalkacak gücü yoktu.

Resmen üzerimden oyun oynanıyordu. Ve ben bunu daha yeni yeni idraak ediyordum gerizekalılığımın verdiği sersemlik diyip geçiştiriyordum şimdilik.

Gözlerim tekrardan dolarken kızarıklığı daha yeni yeni geçmeye başlamış olan gözlerimin yine o rengi almasını istemediğimden üzerimde ki yastığı kenera fırlatarak ellerimle yüzüme yelpaze yapıp ağlamamak için direndim. Ah. O anlar aklıma geldikçe delirecek gibi oluyordum.

Kapım hunharca açılırken ellerimi hemen yatağa yaslayarak yatakta doğruldum. Sinir hücrelerim tekrardan su yüzüne çıkıyordu. "Kapı çalmak diye bir şey var Allahın hanzosu hiç duymadın mı!."

Eymen cıkcıklayarak yanıma gelirken "Sen ne biçim konuşuyorsun abinle edepsiz."dedi dalga geçermiş gibi birde gözlerini kısarak bana bakıyordu. Bir an için o gözleri oymak istedim. "Abi diyemeyeceğim kadar şerefsizsin."diyerek yatakta popomu kaydırdım. Hem şerefsiz diyor hemde oturması için yer açıyordum. Nasıl bir mazoşisttim anlayamıyordum.

Eymen derin bir iç çekerek tek ayağını içe katlayıp diğer ayağını yataktan sarkıtarak yanıma oturdu. Eymenin bu iç çekişi ve ses çıkartmadan yanıma gelip oturuşu hiçte hayra alamet değildi. E bir yerlerime gelişi güzel de vurmuyordu. Yoksa.. yoksa çikoyumu öldürmüştü. Irz düşmanı. Gözüm hemen deli gibi odamın içinde çikoyu aradı. Çikonun hâlâ yerinde olduğunu görünce içim rahatlayarak elimi kalbime götürdüm. Hayatımda beni üzmeyen tek kişiyi de kaybettim diye bir an çok korkmuştum. Allahtan suyun içinde boğulup ölmüyordu kerata.Gözlerim Eymenin gözleriyle buluşurken. Dudaklarımı kıvırdım.

Eymen kaşlarını çatarak bana baktı gözlerimin ta içine bakarken. Sanırım bir şeyi anlamaya çalışıyordu.

"Sen ağladın mı?."dedi Eymen hâlâ derin derin bana bakmaya devam ederken.'Hah'diye bir ses çıktı ağzımdan. Bir bu eksikti. "Hayır."dedim gözlerimi ovuştururken "Sadece duygusal bir film izliyordum hiç beklemedigim bir anda adamla kadın öpüştü. Ve biliyorsun öpüşen insanları görünce dayanamıyorum."dedim kalbim sızlarken. Yalan söylememiştim sonuçta değil mi?. O da bir film gibiydi işte.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin