Fantastik dalında ilk yazım olacak. Bende heyecanlıyım. Umarım sizi mutlu edebilirim.
Keyifli okumalar..
Güneşli bir günün verdiği rahatsızlıkla yüzümü buruşturup yorganın içine gömüldüm. Nefes almak için yorganın bir köşesinde açık bıraktım tabi. Nefessiz kalıp ölmek istemem bu genç yaşta. Tam prensin atına binecekken kolumdan çekilmem ile uyanıverdim bir anda.
Gözlerim güneş ışınlarına maruz kalınca çığlık attım ve bir oyuncu edasıyla suratımı kapatıp inledim.
''Hayır!Bunu bana yapamazsınız!! Ben daha 22 yaşında bir gencim. Çok da güzelim. Doğal kızıl saçlarım var benim. Kıymayın bana! '' derken yatağın içinde bir o yana bir bu yana sallanıyordum.
''Soria, her gün aynı numara. Kanmıyorum artık kızım. Kalk artık. Okula geç kalacaksın.'' diye hayıflanan annemin sesiyle gözümün birini açtım. Gözümü geri kapatıp annemin elinden yorganı kurtardım ve kafama kadar çektim. Aynı hızla üstümden çekilen yorganın geride bıraktığı esintiyle vücudumu titreşime maruz kalınca sızlanıp yataktan çıktım. Gözümün önüne gelen saç tutamlarına üfleyerek bir mucize olsun diye arkaya gitmesini beklerken bana meydan okuyan saç tutamları yine gözümün önüne geldi. Tam bir daha üfleyecekken annem ağzıma küçük bir tokat geçirip saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Kaşlarımı çatarak ona bakınca omuz silkti.
''Üşengeç bir kız doğuracağımı nereden bilebilirdim. Biraz annene benzeseydin keşke.'' diye hayıflanıp odadan çıktı. Ben sevinip tam yatağa atlayacakken gelen homurtuyla yüzümü buruşturdum.
''Eğer o yatağa atlarsan seni sürükleyerek aşağı indiririm Soria!''
''Off anne!! Bir gün gitmesem ne olur sanki. Yemin ederim saçlarımdan asacağım kendimi artık.'' diye homurdanıp lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp kabarmış, kendi bağımsızlığını ilan etmiş saçlarıma çeki düzen verdikten sonra sıkı bir at kuyruğu yaptım. Odama geçip çıkardığım okul kıyafetlerini üzerime geçirdim. 22 yaşındayım ama hala okula gidiyorum. Neden mi?
Benim annem bir büyücü, babam ise bir kurt adamdı. Bense onların gücünü keşfedemediği kızlarıydım. Ne zaman güçlerimden konu açsam hemen lafı değiştirir, başka yerlere çekerlerdi. Bu çok canımı sıksa da bir şey dememeyi tercih ediyor ve yoluma devam ediyordum.
Bu düşünceleri kafamdan def edip kıyafetlerimi ve pelerinimi giydim. Bu okul formasında sevdiğim tek şey havalı pelerinlerinin olmasıydı. Gülümseyip odamdan çıktım ve hızlıca aşağı indim. Babam masaya oturmuş gazetesini okuyordu. Hızlı adımlarla onun olduğu yere geçip boynuna sarıldım ve yanağına sayısız öpücük kondurmaya başladım. Gazete okurken takındığı ciddi yüz ifadesinden eser kalmamış, kahkaha atmaya başlamıştı. Öpmeyi kesip kendi yerime oturacakken annemin yalandan asık suratını gördüm. Yanına gidip onu da öpücük yağmuruna tuttuğumda gönlünü almış oldum. Yerime geçip önümdeki omlete aşkla bakıp tam dalacakken babam seslendi.
''Meleğim bugün baya mutlu. Seni mutlu eden şey ne bakalım?''
'' Okul dışında beni üzen bir şey yok baba. Bir de özel güç-'' derken babam öksürmeye başladı.
''Melissa, bana su verir misin hayatım?'' diyen babam ile somurtarak yemeğimi yedim. Her zamanki gibi bir şekilde konu kapanmıştı. Şaşırdığımı söyleyemezdim. Biten tabağımı ve bardağımı tezgahın üstüne koyup çantamı alıp evden çıktım. Arkamdan seslenen annemi ve babamı umursamadan yürümeye devam ettim. Okul bizim eve o kadar uzak değildi. Andrestera'nın o kadar büyük bir ülke olmasına rağmen en ücra köşesinde oturmak biraz tuhaf geliyordu bana. Ailem benden ne saklıyorsa buna bağlıyordum bu durumu. En kısa zamanda benden sakladıkları şeyi öğrenecektim. Onlardan duymak bana daha iyi gelirdi ama söylemeye niyetleri yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORİA
FantasyAndrestera... Özel güçleri olan insanların yaşadığı bir ülke.... Kral Moon'un gizemli ölümü... Vampirler, Büyücüler, Rahipler, Kurt adamlar, Periler, Devler, Robot insanlar ve Zoreaslar... Her özel güç aynı ülkede yaşıyordu. Tabi özel güçlerini kö...