54

1.2K 48 13
                                    

phil, dan'in sevgilisiyle konuşmasını bölmemek için dilini ısırırken sessizce oturdu. dan'in hala bianca'yla ilişki yaşamasını beklemiyordu. ve eğer yaşıyorsa, orada phil'le ne halt ediyordu?

dan phil'e olan hoşlantısını itiraf ettiği günden beri phil kendini, onun hakkında düşünmekten alıkoyamıyordu. her ayrıntısını fark etmeye başlamıştı: gülümsediğinde çıkan gamzelerini, kahkaha attığında gözünü yanında oluşan kırışıklıkları, gözlerinin sıcak rengini ve güzel bronz tenini. 

tüm bunlar boyunca dan'in onunla oyun oynuyor çıkmasını beklemiyordu.

"mhm, ben de seni seviyorum," dan'in sesi güçlü çıkmıştı, ama phil'e göre, öyle değildi. 

"wow,"bu, dan aramayı sonlandırır sonlandırmaz phil'in ağzından çıkan tek sözdü. dan nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. sadece tuhaf halde phil'in kucağından indi, bacaklarını altında toplarken çocuğun gözlerine bakamadı.

"şey," diye başladı phil, "kız arkadaşının yanında gitmen gerekmiyor mu?" dedi sinirle. dan tedirgince phil'e baktı. haksız olduğunu biliyordu, ama bunun hakkında ne yapacağını bilmiyordu.

"hayır," diye yanıtladı sessizce. 

"işte bu bir süpriz," phil'in sesindeki alay belirgindi, dan onun ses tonundan korktu.

"bak, üzgünüm, bunu ha-halledeceğim," dan gerekçe sunmaya çalıştı ancak phil kafasını sallayarak hafifçe güldü. 

"hiçbir şeyi halletmek zorunda değilsin, mutlu bir ilişkin var,"

"phil lütfen,"

"bak, kimsenin ayrılışındaki sebep olmak istemiyorum, bu yüzden sadece, benden uzak dur," phil boynunu ovdu ve bakışlarını kaçırdı. dan'in ağzı bir şey, herhangi bir şey, söylemek için açıldı fakat ne diyeceğini bilemiyordu. 

dan usulca mırıldandı, "seni incitmek istememiştim,"

phil soğuk davranmaya çalıştı. "beni incitmek mi? niye beni incitesin ki?" belki dan'in hala o sürtükle beraber olması onu biraz incitmişti ancak birkaç kişiyi becerdikten sonra unutamayacağı bir şey değildi. 

"ben sadece," diye kekeledi dan, "ben sadece düşünmüştüm ki,"

"hayır, sorun yok, onu sevdiğini anlıyorum, ilişkine olan dikkatini dağıtıyordum, özür dilerim,"

"bu doğru değil, be-ben senden hoşlanıyorum,"

"dan,"

"üzgünüm, tamam mı? böyle gitmek istemiyorum," diye tartıştı. gitmek istemiyordu. phil'den hoşlanıyordu, ama bianca'yla çıkıyordu ve ona aşıktı.

belki.

"dan lütfen git, aramızda ikimizin de pişman olacağı bir şey yaşanmasını istemiyorum,"

"pişmanlık mı? yani tüm bunlardan pişman mısın?"

phil iç geçirdi. "sadece git,"

"wow tamam," dan gözlerini büyüttü ve elini saçlarına daldırdı. 

"benim suçummuş gibi davranma," phil sinir olmaya başlıyordu. dan sadece tüm suçu ona atmanın yollarını arıyordu.

"senin suçun," diye mırıldandı dan sessizce, o kadar sessizdi ki neredeyse işitilemezdi fakat phil duymuştu. sadece cevaplamamayı seçti çünkü kavga başlatmak istemiyordu. 

dan yataktan inerken phil sadece seyretti, pantolonu belinde sarkıyordu ve ayakkabılarını almak için daha da eğildi. 

lanet olasıca alaycı.

phil hüsranla inledi, bakışlarını dan'in poposundan çekti ve onun üstüne eğilme fikrini aklının arka köşelerine attı. ellerine baktı, dikkatini dağıtması için parmaklarındaki ölü derileri koparmaya başladı. 

"gidiyorum," diye belirtti dan kısık sesle. phil sadece onun kızarmış yanaklarını ve neredeyse yaşarmış gözlerine bakmak için kafasını kaldırdı.

"dan," diye iç geçirdi yavaşça. dan hızla kapıya ulaşıp gözlerinin silmeye çalıştı, en azından phil'in görüş açısından çıkana kadar onlara ellemek istemiyordu. 

kapıyı açarken iki kolun arkasından beline sarılıp kendisini geriye çektiğini hissetti. phil ileri uzanıp kapıyı kapattı, dan'i kendisine döndürdü ve çocuğu göğsüne bastırdı; çünkü sarılmak dışında ne halt edeceğini bilmiyordu. 

ve tam o anda, dan hıçkırarak ağlamaya başladı. 

fuckboy //phan (TÜRKÇE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin