fuckboy //phan (TÜRKÇE)

77

danniester: bu çok tuhaf

"tanrım dan, sadece konuş benimle," phil aniden elini kahve masasına vurup dan'in gözlerinin kocaman açılmasına ve bedeninin sıçrayıp sırtının sandalyeye çarpmasına neden oldu. yanakları hemen etrafındaki insanların onlara attığı garip bakışlar yüzünden ısındı, etrafa mahcup halde baktı ve elini perçemlerinden geçirdi.

"bağırma," diye gergince geveledi dan. orada phil'le otururken gerçekten tuhaf hissediyordu. orada olmak istemiyor değildi, ama elleri terliyor, bacakları seğiriyordu ve nefesi de yoğun hava yüzünden düzensizdi.

"şey, benimle konuşmuyordun, başka ne yapabilirdim?" phil sinirlenmiş ve dan'e gıcık olmuştu. bunun onun hatası olduğunun farkındaydı, pj'yi becermemeliydi ve bianca hakkında bu kadar duygusuz olmamalıydı; ama aynı zamanda dan'in de suçuydu ve phil her ikisi için de işleri yoluna koymaya çalışıyordu. dan'den hoşlanıyordu, mümkün olan her anlamda. ve dan ile bir ilişki düşünmese de onun sadece kendisinin olmasını istiyordu.

"siktir git," dedi dan. sesi güçsüzdü bakışlarını phil'den ayırıp parmaklarının kenarındaki ölü deriyi gergince yolarken.

"üzgünüm tamam mı? böyle olmasını istememiştim," phil uzanıp dan'in elini tuttu, ve dan, phil'in onu tutuşu altında rahatlamadan önce ürktü. phil'in gözleri öyle parlak ve yakıcıydı ki dan'in, onun bakışlarından kurtulması için yapabileceği her şeyi yok etmişlerdi.

"ben de üzgünüm,"

phil tansiyonu düşürmek için dan'e gülümsedi, "önemli değil." gerçekten tekrar normal olmalarını istiyordu; çünkü eskiden sahip oldukları şakaları, flörtleşmeleri ve dertsiz sohbetlerini özlüyordu. arkadaşlıkları, phil'in dramatik olmasını beklediği bir şey değildi; bu yüzden de düzeltmek için elinden gelenin en iyisini yapıyordu.

"yiyecek bir şey ister misin?" diye sordu phil sonunda ve dan dudaklarında muzip bir sırıtışla kafasını kaldırdı.

dan, "ne, bunu normal bir randevuya çevirmeye falan mı çalışıyorsun?" diye kıkırdadı. phil sadece dudaklarını ısırdı, tapılası gülümsemesinde dan'in yanaklarında oluşan gamzelere ve gözlerinin yanındaki hafif kırışıklıklara bakıp gülme istediğini bastırdı.

"siktir git,"