twenty six

6.5K 510 316
                                    

Hava kararmaya yüz tuttuğunda ikisi beraber Jimin'in evine gitmişlerdi. Bu geceyi beraber geçirip geçiremeyeceklerini sormuştu Jungkook. Jimin ise onu onaylamıştı. Kendisinin de onunla olmak istediğini bildiğinden bu durum onu sevindirmişti .

Eve geldiklerinde yorgun oldukları için  kendilerini büyük kanepeye bırakmışlardı. Jimin, Jungkook ile uyuduğu koltuğa baktığında aklında sürekli o gece canlanıyordu, bunun hep olacağını biliyordu. Jungkook gitsin ya da gitmesin, o koltuk hep aklının bir köşesinde kalacaktı.

Jungkook, onun yanından kalktıktan sonra Jimin'in gözlerinin odaklandığı koltuğa geçti. O geceki gibi oturmuştu fakat bu sefer sarhoş veya uykulu değildi, sadece Jimin'i izliyordu. Onu daha rahat görebilmek için karşısına oturmayı tercih etmişti.

"Yorulmuşum." dedi Jimin, Jungkook'un kalktığı yere ayaklarını uzatırken. "Yemek yemeye bile üşeniyorum. Zaten aşçım da bugün izinli."

"Aç mısın?"

Jimin hımladı. Ağzını açacak halinin olduğunu düşünmüyordu. Yedikleri pirinç keklerinin üzerinden çok zaman geçmemesine rağmen midesi kazınmaya başlamıştı.

"İstersen senin için bir şeyler hazırlayabilirim."

Jimin, kafasını çocuğa çevirerek irileşmiş gözlerini ona dikti. "Gerçekten mi?"

"Evet. Sanırım birkaç şey yapmayı biliyorum." Gülümsedi. Yalnız kaldığı zamanlarda açlığını gidermek için mecburen birkaç tarif öğrenmişti. Ayrıca bazen Hana'yı yemek yaparken izliyordu. Nedensizce bu hoşuna gidiyordu. Kızın yaptıklarından da bir şeyler kapmıştı.

"Seni yormak istemiyorum. Pizzacıyı arayabilirim."

"Gerek yok." Ayağa kalktı ve mutfağa doğru yürüdü. Mutfağın nerede olduğunu biliyordu. Bu eve geldiği gecenin sabahında bir kere uğramıştı.

Mutfağa girmesinin ardından buzdolabına yöneldi. Ne yapacağı hakkında bir fikri yoktu. Dolaptaki gözlerden birinde bulduğu tavuğu çıkardı ve tezgahın üzerine koydu. İşe başlamadan önce ellerini sabunlamıştı.

Kollarını geriye sıyırdıktan sonra tavuğu poşetinden çıkarıp yıkadı ve iri gövdeyi bıçakla küçük parçalara ayırdı. Tavukla işi bittikten sonra birkaç tane kırmızı ve yeşil biber çıkarıp onları doğradı. Hepsi bittiğinde tavaya atıp üzerine de soğan ekledikten sonra malzemeleri kızartmaya başladı. O sırada Jimin koltukta uyuyakalmıştı. 

Jungkook, yemek hazır olduğunda Jimin'e seslenmişti fakat cevap alamayınca hızla mutfaktan çıkarak salona koştu. Ona bir şey olacak diye endişeleniyordu.

"Hyung."

Nefes nefese salona geldiğinde Jimin'i gördüğü an içinde biriktirdiği nefesini bir çırpıda verdi. Çocuğun kapalı gözlerini ve aralanmış dudaklarını süzdü bir süre. Melek gibi uyuyordu ve onu uyandırmaya kıyamayacağını biliyordu fakat yemeği soğutmak istemiyordu.

Yavaş adımlarla Jimin'in başına geldi ve parmaklarıyla çocuğun saçlarını geriye doğru taramaya başladı. Parlak saçları yumuşacıktı.

"Jimin-ah."

Kulağına doğru fısıldadı. Sesli söyleyip onu korkutmak istemiyordu.
Jimin uyanmayınca adını bir kez daha söyledi. Bu sefer ses tonu fısıldamadan biraz daha yüksekti.

Jimin gözlerini açtığında belli belirsiz gülümsedi. "İçim geçmiş." Yeni uyandığından dolayı sesi çatallanmıştı

"Hadi kalk. Yemeği hazırladım."

arsonphobia •  jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin