1 bölüm 1

477 107 343
                                    

Yeni bölüm sizlerle. Lütfen okuyup değerli yorumlarınızı benimle de paylaşın 😍 Oy vermeyi unutmayın. 🌟 İyi okumalar.

Birinci bölüm

Olaylar, her an ince bir tele bağlıdır.
Bilgili insanlar, bu olaylardan faydalanıp gerekşi işleri zamanında yaparlar.

  Bonaparte

Sene, 1990

Dünyaya yeni bir nefes getirmenin büyük sorumluluğunu daha ilk gün, onun varlığını hissettiğin an anlarsın. Ne zaman ki, o büyülü an gelir tüm bildiklerini unutursun. Zaman sadece canının parçasına nefes olmak için ilerliyor sanırsın. Onunla birlikte tek can olursun.

Gece yarısı yepyeni dünyası ile kucaklaşmak için sabırsızlanan minik bebek annesini büyük ölçüde zorluyordu.  Anne, tarifi imkânsız acılarla yavrusu için boğuşurken adeta Azrail'in nefesini ensesinde hissediyordu. Bu durumda genç annenin tek endişesi yavrusuna can veremeden ölüme yenilmekti. Oysa bebeğini dokuz ay sabırla beklerken ne kadar güzel hayaller kurmuşlardı. Hiçbirini gerçekleştireceğine umudu kalmamıştı. Son zamanlarda yaşadıkları zorlukları hatırladığı zaman boğazına oturan yumru acısını katlıyordu.

Hayat arkadaşı, can yoldaşı, bebeğinin babası ise kapının arkasında, gecenin karanlığında beynini kemiren düşüncelerle boğuşuyordu. 

Otuz beş yaşındaydı. Baba olmanın heyecanını yaşayacağını sanırken aklından geçenlerden nefret ediyordu. Şu an sadece eşini ve dünyaya gelecek bebeğini düşünmesi gerekirken o hayatında yaptığı tek hatanın bedelini nasıl ödeyeceği ihtimallerini aklından geçiriyordu. Hayatında yaptığı tek bir hata onu da, ailesini de geri dönüşü olmayan yollara sürüklemişti.

Bir baba için ne kadar da ağırdı; az sonra dünyaya göz açacak yavrusunun dakikalar sonra ölebileceğini düşünmek. Kendi canından çoktan vazgeçmişti de, bebeğinin, gözünden sakındığı hayat arkadaşının infazına şahit olacak olmak onun için inanılmaz ağırdı. Tek umudu sadece kendisine zarar gelmesiydi. Ne hiçbir şeyden habersiz eşinin, nede doğacak yavrusunun hiçbir suçu yoktu.

Dakikalar sonra hemşire odadan çıkıp müjdeli haberi verdi. Dünyalar tatlısı bir kızı olmuştu. Nihayet baba olmuştu. Eşinin doğumunu da hayal ettiği gibi hastanede heyecanla bekleyememişti. Geç kaldığı için hastaneye yetişemeyeceğini anlayıp bir hemşire bulup getirmiş, umudunu o kadına bağlamıştı. Hiçbir şeyi hayal ettiği gibi gerçekleştirememişti. Kızının sağ salim dünyaya geldiğini öğrendiğinde içi rahatlamıştı.   Beş dakika bile olsa onları görmek, bağrına basmak için vakit kaybetmeden odaya girdi.

Güzeller güzeli karısı kan ter içinde kalmış, nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Pamuklara sarılı kızını son kez kucağına alıp sevdi. İçinden bildiği tüm duaları okudu. Sağlıklı, mutlu, şanslı bir çocuk olmasını diledi içinden.

Gözyaşları yanaklarından sessizce süzülürken aklından geçiriyordu; az önce öleceğini düşündüğü yavrusu için şimdi ileriye dönük dualar ediyordu. İşte çıkmayan candan umut esirgenmez diye boşuna demiyorlardı.

Henüz gençliğini doya doya yaşamamış baba gözyaşları içinde kızına veda etti. Yaklaşan ayak seslerini duyabiliyordu. Son kez koklaması için bebeği karısının kollarına bıraktı.

Yapabilse tüm dünyadan korurdu onları ama çaresizdi. Annenin gözyaşları sel gibi yanaklarından süzülüp kızının minik dudaklarıyla buluştuğu an; âşıklar son kez birbirilerine bakıp kokularını içlerine çekti. Bu karı kocanın beraber aldıkları son nefesleriydi.

Bir ömrün masalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin