Nihansın Dîdeden

93 12 11
                                    

Koskoca salonda meydana gelen, o kız doğdu deyimi bir kaç dakika daha öylece devam etti... Parti ahâlisi, Oğuz'un şaşkınlığı bulaşıcıymış da, bir kehanete* tabii kendilerine de bulaşmış gibi, sadece olayın döndüğü yöne bakıyor, sanki tek bir harfi dahi kaçırmak istemezmişçesine, dalgıçlar gibi nefes alıyor*, sessizliği sürdürüp tabiri caizse tıp oynuyordu... Tek duyulan ses, yerde yatan Yakışıklı Hıyar'ın inlemeleriydi.. 

Ardından olan oldu... Tüm Tayfa'yı şoka sokan o küçücük kelime; kırılmış ve kıvrılmış bir vaziyette dökülüverdi Ahu Gözlü'nün dilinden:

- Abi.. Abii iyi misin?...

Az önce, öfkeden nöbet geçiren yaramaz tayfa, şimdi şoka girmiş, tek bi kelâm dahi konuşamıyor, hiçbir hamlede bulunamıyordu... Sadece yerde yatan Yakışıklı Hıyar'ın inleyen sesine ve onun başına oturup, endişeyle abisiyle ilgilenen Ahu Gözlü'ye dalmış, ne yapacaklarını bilmez vaziyette o kız doğdu deyimini yaşatıyorlardı. Deyimi sonlandıran hamle ise Barış'tan geldi.. Hemen Yakışıklı'nın yanına çömeldi, sol eliyle kaftasını tuttu ve sağ eliyle de Yakışıklı'nın çene ve burun kemiklerini kontrol etmeye çalıştı... Tıp Fakültesi üçüncü sınıfa gidiyor, onun da ötesinde insan sağlığıyla ilgili Allah vergisi bir yeteneği, teşhis ve tedavi gücü vardı... Bu yeteneğe dayanarak hemen Volkan'a dönüp:

- Kırık var; dedi. Burun kemiği kırılmış. Hatta bir kısmı unufak olmuş, dağılmış. Acilen hastaneye götürmemiz lazım dedi.. Volkansa, az önceki şoku atlatabilen ikinci isim oldu, hemen Barış'ın yanına oturdu ve eliyle, burun kemiğini bir de o kontrol etti. Sonra dönüp Ahu gözlü'yü sakinleştirmeye çalışarak:

- Bizim komşunun oğlu da, geçen yaz saklambaç oynarım derken, bizim havuza dümüştü, havuzun boş olduğunu farketmemiş.. Burnu kırıldı zavallının. Bundan daha da kötüydü, hemen ameliyat ettiler, eskisinden daha iyi oldu dedi ve ekledi: Yine o doktora götürürüz, hemen şifa bulur, hiç korkmayın siz dedi. Amacı Ahu Gözlü'yü yatıştırmak, endişesini biraz olsun gidermekti ama tam tersi olmuştu. Ahu Göz, kaygısı biteceğine daha da endişelenmiş ve korkmuştu:

- Ameliyat mı? ; dedi sesizce... Onu duyabilen tek isimse; ağzından çıkacak bir tek söze hasret, hayranlığından gözleri kör olup Dj'liğe atılan Oğuz olmuştu. Hemen yanına geldi ama Müge ondan önce davrandı:

Arabayla mı götürürsünüz, yoksa ambulans mı çağıralım? diye sordu Tayfa'ya.. Ama soruyu asıl yönelttiği kişi; az önce, koca bir dağı, hiç umursamadan deviren Selim'di. Oğuz yine söze girecek oldu, bu kez de Furkan atladı. 

 - Arabayla götürelim daa. Haçen çocuğun hali içler acisi.. Ula Selim! Ula Selim!. ; dedi ve Yakışıklı'nın koluna girdi. Öteki koluna da Barış girdi ve Volkan'ın da desteğiyle Yakışıklıyı kaldırıp apar topar Volkan'ın arabasınının yolunu tuttular. Mügeyse Selim'in yaptığı davranışı üstüne alınmış gibi utançla geldi Ahu Gözlü'nün yanına.. Özür dileyecek oldu ama konuşamadı utancından.. Bu yüzden, hiç birşey olmayacak korkma dercesine baktı o Ahu'nun gözlerine ve eliyle de teskin etti* onu. Sanki uzun zamandır birbirlerini tanıyormuş gibi bir ifade vardı gözlerinde. İkisi de öyle samimi iki dost görünümündeydiler ki... Kazazedenin ardından onlar da yöneldi kapıya. Arda kalansa şoku atlatamayan Selim ve Oğuz oldu.. Birbilerine bakıp bi Allah vere de bişey olmaya telepatisi çektiler ve gözleriyle anlaşıp onlar da koyuldular yola. Tam mekanın çıkışına yöneldikleri sırada, mekan sahibi kodaman durdurdu onları: 

- Durun bakalım gençler dedi sinirle ve ukala bir edayla. Sanki yıllarca intikam almayı beklemiş, sonunda beklediği gün gelmiş çatmış gibi konuşuyordu adam:

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Şaşkın DJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin