8.Bölüm

9 0 0
                                    


       Ait olduğum yere geldiğimizde herkesle tanıştık. Bu çete mavilerin başlarıymış. Zaten dört kişilerdi. Mina, Rose, Sehun ve Jimin.

"Şimdi.  Artık bir mavisiniz ve sizi tanımıyoruz. Ne guctesiniz,neler yaptınız bilmiyorum. Yani... Aslında Lisa'nın gücünü tahmin ediyorum. Sonuçta anne ve babası... Kral ve Kraliçeydi."dedi Sehun.

"Evet. Yani ben eğitimi mi aldım ama Jennie çok eğitimini almadı.  Yani aldı ama pratik yapmadı."

"Onu hallederiz canım. Sorun yok. Yani Jennie bende."dedi Mina ve gülümsedi.

"Teşekkürler."dedi Jennie utanarak. Aslında bu olaylar tam Jennielikti.

"Şey... Yanlız sorun şu ki... Jennie evli."dedigim anda Sehun ve Jimin sinirle bize baktılar.

"Sarilardan mı? " dedi Sehun.

"Evet ama..."

"Hemen bu işi bitirmeliyiz!"

"Biliyorum. Zaten onlarda istemiyorlar. " dedim ve Jennie'ge baktım. Mutsuz bir şekilde onayladı.

"Süper! Bu haber yayilmadan hallederiz. Şimdi! Mina sen Jennie'yi çalıştır. Rose, Jimin ve Lisa siz benle gelin! Göreve gidiyoruz!"

                         ***

       Nerdeyse ilk defa gerçekten bir savaşa girecektim. Ama bunların kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok!

"Sehun, biz kimlere karşı savaşacağız?"

"Hmm... Aslında bir savaş sayılmaz. Burası Sarilarin üssü. Bizim için gerekli olan bir belge var onlarda. Onu sorunsuz bir şekilde almalıyız. "

"Sen... Ciddi misin?"

"Evet. O yüzden... Başlayalım!"dedi ve dönüşüp yeri kazmaya başladı. Ben ne yapıyor bu salak diye bakarken o hızla çukur açıp eve giren bir yol açmıştı bile!

"Rose! Ben sanırım yapama-"

"Sen bir mavisin! Yapamamak senin doğanda yok! Hadi gel!"dedi. Tedirgince çukura girip yürümeye başladım. Ellerim titriyor, terliyor ve başım dönüyordu. Az sonra evin bodrum katına gelmiştik.

"Dağılın!"dedi Sehun. Herkes ayrı tarafa giderken ben olduğum yerde kalmıştım. Sehun yanıma geldi ve elimi tuttu.

"Ahh! Peki... Bu seferlik benle gel."dedi ve elimi bırakmadan üst kata çıktık. Bir adam görünce hızla geri çekildi ve saçlarımı okşamaya başladı.

"Ne oluyor?"dedim fısıltıyla.

"Şşt! Sessiz ol..." dedi ve eliyle ağzımi kapadı.

"Kim var orda?" İşte şimdi bitmiştik. Adamın ayak sesleri yaklaştıkça Sehun dahada yapışıyordu bedenime. Nedensizce kokusunu yavaşça içime çekti. Hindistan cevizi kokuyordu.

"Yavaşça geldiğimiz yere geri dön!"dedi sessizce.

"Sen?"

"Git dedim!" Her ne kadar ısrar etsemde geldiğimiz yere geri döndüm. Yavaşça Sehun'un tarafına bakınca  orada olmadığını gördüm. Birden biri omzuma dokununca irkildim. Jimin ve Rose...

"Sehun nerde? Birşey buldunuz mu?"diye sordu Jimin ve ben kendimi tutamadım. Ağladım... Çok ses çıkacağını düşününce dışarı çıktık.

"Canım noluyor?"diye bağırdı Rose.

"Sehunla yukarı çıkarken bir adam vardı. Saklandık ama adam bizi fark edince Sehun beni yolladı. Sonra... baktığımda da yoktu... Lanet olsun hepsi benim yüzümden!"diye ağlamaya devam ettim. Rose beni sakinleştirmeye devam ederken Jimin içeri geri girdi.

"Bende gideceğim."

"Hayır! Anlaşılan daha çok yenisin! Biz burda bekleyelim."dedi Rose.

"Hayır! Benim suçum!"dedim ve koşarak içeri girdim. Jimin'e baktım ama yoktu. Yukarı çıktım ve etrafı kokladım. Anında geldi hindistan cevizi kokusu. Kokuyu takip ettim ve bu arada da dönüştüm. Yürümeye devan ederken koku durdu. Yavaşça geri geri gittim ve odanın önünde durdum. Çok netti koku. Hızla kapıyı açtım ve Sehun'a koştum. Sandalyeye bağlıydı.

"Sehun! Sehun! Ben çok özür dilerim! Hepsi benim suçum! Lanet ol-"dememe kalmadan kollarımdan tutuldum ve sandalyeye bağlandım.

"Demek küçük prenses Sehun'u kurtarmaya gelmiş!"dedi Kyristal ve kahkaha attı. Sonra önümde egildi ve saçlarımla oynadı.

"Siz ne çabuk kaynastiniz böyle? Jackson sizi böyle görürse çok üzülür canım!"dedi ve kahkahalarla saçımı çekti.

"Seni çok pis yapacağım! Senin işini eninde sonunda kendi ellerimle bitirecegim!"diye bağırdım. Sadece güldü ve çıktı odadan.

"Sehun..."

"Sana gelme,git demiştim."

"Biliyorum. Ama olmadı. Sensiz içim rahat değildi."

"Ben bir şekilde kurtulacaktim. Tek başıma herşey daha kolay olacaktı! Ah Lisa! Baş belasısın!"

"Ah! Özür dilerim! Lanet olsun! Jimin! O nerde?"

"Jimin mi?"

"Evet! Seni aramaya o da gelmişti. "

"Ah!"diye inledi ve o ipek saçlarını salladı. Ben ona bakarken kapı açıldı ve başı eğik bir adam girdi içeri. Ikimizin de önünde durdu ve kafasını kaldırdı. Hayır...

"Jackson..."beni görür görmez çatılan kaşları  aniden indi ve o sert bakışları yumuşadı.

"Li...Lisa! Ne işin var burda! Sehun lanet olsun! Onu... Onu hemen görevemi başlattın?"

"Bağırma! Ben senin gibi cahil değilim! Bir bildiğim var! Lisa! Benim takımımdan ve ben bu mücevheri kullanmalıyım!"

"Ah! Lanet olsun! Ne yapacağım? Lisa!"dedi ve ellerimi tuttu. Öptü... öptü... ve... öptü...

"Çok üzgünüm meleğim! Biraz seni misafir edeceğim. Merak etme canını acitacak hiçbirşey olmayacak! "

"Hayır! Ben torpilli değilim! Unutma biz düşmanız ve..." boğazın dugumlenmisti. Gözlerim dolmuştu. Ama devam ettim.

"Ve... gerektiğinde savaşacağız! Artık dost değiliz! Biliyorsun ki... birgün sizden ayrilacaktim. Her neyse! Zaten Kris ile Jennie'de ayrılacak! Herşey bitti! " bu benmiydim? Benmi demiştim bunları?

"Öyle mi?" Lanet olsun!  Hayır! Hayır 1

"Peki! Sen ne dersen... ben onun bin katını uygularim"dedi ve pencelerini çıkartıp içime soktu. Pencelerini kalbimde çevirip canımın yanmasina neden oluyordu.

"Lisa! Göz!"dedi Sehun. Anlamamistim.

"Ona bak! Gözlerini aç ve ona bak!"dediğini yaptım ve Jackson'ın gözlerine baktım. Oda bana bakınca hızla yere yayıldı. Ne yaptığımı anlamamsitim. Canım çok aciyordu!

"Süper! Şimdi gözlerini iplere dik!gözlerinle ipleri eritiyorsun!"dedi. Canım aciyarak dediğini yaptım ve ikimizde kurtulduk. Sehun elimi tuttu. Son kez Jackson'a baktım ve odadan çıktık. Koşarak üsten çıktık. Rose ve Jimin oradaydı. Sadece Jimin'in kolu... kolu kopmustu! Tanrım! Nasıl bir hayat yaşıyorum ben!

Umarım beğenirsiniz! Sizi seviyorum! Vote ve yorumlarınızı bekliyorum! !!♥ ♥ ♥

Kurtlar ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin