Sabah kalktığımda dünden daha iyi hissediyordum kendimi. Hala kötüydüm ama iyi şeyler olacaktı sanki bugün. Yanımda yatan bir âdet şebeğe baktığımda nedensizce gülümsedim. Saçlarını okşamaya başladığımda tebessüm etti ve yavaşça gözlerini açtı."Meleğim uyanmış bakıyorum da."
"Aşkım. Bugün güzel şeyler olacak sanki. Hadi kalk!"dedim ve kolundan tutarak yataktan kaldırdım. Tuvalet falan derken sonunda aşağı inmiştik. Inmiştikte...Rose burda ne arıyordu? Ayakta öylece dikiliyorlardı Mark'la. Kris ve Jennie ise onlara bakıyordu. Yavaşça bizde girdik salona. Az sonra da Chen gelmişti zaten.
"Niye söylemedin? Ben bunu kendi sürümden öğrenmek zorundayım?!"diye bağırdı Rose. Böylece sessizlik bozulmuştu.
"Sana kendim söylesem ne olacaktı? Beni direk öldürecektin."dedi Mark. Haklıydı. Rose'un Mark'ı sevdiğini düşünmüyordum.
"Bak...Sustun. Demek ki ben haklıymışım."dedi ve yavaşça kapıya yöneldi Mark. Rose dururmu! Yapıştı koluna!
"Dur bakalım! Sen aşık olduğun kıza böyle mi davranırsın?"diye şakaya karışık sordu Rose.
"Ne? Ne?"dedi şapşal ikizim. Rose yavaşça yaklaştı ve elini tuttu Mark'ın. Mark'ın gözleri yuvalarından çıkacaktı az kalsın!
"Senden hoslandığım gerçek...Baj âşığım demiyorum ha! Ama...Sana âşık olmayı deneyeceğim..."dedi Rose ve yavaşça sarıldı. Arasına mesafe koymuştu ama Mark için bu yaşananlar bile fazlaydı! Rose gülerek donmuş Mark'ın ellerini beline yerleştirdi. Mark ağzı açık, kocaman gözleriyle öylece bakıyordu duvara. Sonradan başını salladı ve silkildi. Kendine gelince Rose'u kucakladı ve havada üç tur döndürdü. Yere indirince elleriyle yüzünü avuçladı.
"Güzelim!"dedi ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdu Mark.
"Ayy! Yapışma hemen salak şey!"dedi ve saçlarını karıştırdı Mark'ın. Sonra bize döndü ve beni gördü.
"Merhaba..."dedim kafamı eğerek. Az sonra biri bana sarıldı. Kafamı kaldırınca Rose'un saçıyla karşılaştım. Bana sarılmış ağlıyordu. Ben kızmasını beklerken, o sarılmış omzumda ağlıyordu. Yavaşça geri çektim ve gözlerini sildim.
"Canım neyin var?"
"Sen gidince çok kötü şeyler oldu...Jimin Wendy'ye olan aşkından intihar etti. Mina'da insana dönüştü. Evet...Yasak ama yalvar yakar halletti. Birdaha beni göremeyeceksin dedi ve gitti. Gitti..."dedi ve yine ağlamaya başladı. Tam ben sarılacakken Mark geldi ve sıkıca sarıldı. Rose şiddetle ağlamaya başlayınca kucağına aldı ve yukarı odaya çıktılar. Derin bir nefes aldım ve Jackson'a sarıldım. Demek mavilerden Rose ve biz vardık... Diğer acemileri saymazsak...
"Meleğim...Denize gidelim mi bugün?"
"Canım istemiyor. Bugün sadece ikimiz vakit geçirsek."dedim bebek gibi. Chen'e bakınca Chen çoktan onaylanmıştı. Mutlulukla beni kucağına aldı ve kafasını boynuma gömdü. Bende gözlerimi kapattım. Anlaşılan odaya çıkıyorduk. Kapıyı açma sesini duyunca gözümü açtım. Beni yatağa koydu ve leptobu ikimizin kucağına koydu.
"Ne izlemek istersin meleğim?"
"Hımm...Aşk ama içinde korkuda olsun."
"Güzel seçim. O zaman..."dedi ve adını okuyamadığım bir filmi seçti. Kurttuk ama insan gibi aktiveler yapabiliyorduk. Kolunu bana attınca mayıştım ve kafamı göğsüne koydum. Film güzelce devam ederken o +18 sahnelerden biri gelince Jackson güldü ve bana baktı.
"Istersen geçelim?"dedi soru sorarcasına.
"İyi olur."dedim domates yanaklarımla. Benden onay alınca i sahneyi geçti ve o gecenin sabahına geldi. Ah! Herşey normaldi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtlar Çetesi
LobisomemNormal hayatı olan Lisa'nın, Jackson ile tanışmasıyla hayatındaki değişiklik...