11.Bölüm

9 0 0
                                    


        Üşüme hissiyle gözlerimi açtım ve masmavi bir gökyüzü ils karşılaştım. Yanıma baktığımda ise, Jackson kafasını omzuma koymuş bana sarılıyordu. Bende ondan farklı sayılmazdım.

"Jackson...Hadi kalk."dedim. Garip homurtular çıkarttı. Yan yattığı için yanağı ve dudağı çok tatliydi. Dayanamadim ve yanağını öptüm. Saniyesinde gözleri açıldı ve hızla dudagima yapıştı. Hem gülüyor hem karşılık veriyordum. Nefessiz kaldığım da ayrıldım ve suratına gülerek bakmaya başladım.

"Bu beni uykudan uyandırmanın cezasiydi."dedi ve yanağımı okşadı. Şu an sevgili gibiydik.

"En kötü cezam buysa..."dedim ve ayağa kalktım. Telefonu mu elime aldığımda gerçek dünyaya döndüğümü anladım. Sehun'dan 32 arama,Jennie'den 56 mesaj ve 87 arama! Yuh abi! İşiniz yokmuydu ya?!

'Jackson ben eve gideyim."dedim. Nasıl veda edeceğimi bilmiyordum. Tam gidecekken kolumdan tuttu.

"Nolacak şimdi? Bir iki opustuk o kadar mı? Havada mı kalacak bu aşk?" dedi ve gözlerime ısrarla baktı.

"Yani... Seni seviyorum ama olmaz. Biz düşmanız. Biliyorsun."dedim ve kolundan kurtuldum.

"Peki. Bari seni ben bırakayım."

"Olmaz. Sen sarısın."hızla yanıma geldi ve vücudunu vucuduma yasladi. Gözlerini kapadı ve alnini alnima yasladi.

"Hiç bir şey umrumda değil! Hiç bir şey aşkımı bitirimez! Ölüm bile!"dedi ve kokumu içine çekti. Dayanamadim ve sarıldım.

"Ölüm deme! Lütfen ölüm deme..."

"Tamam. Üzülme sen... Hadi gel bırakalım seni."

" Tamam."

                       ***

       "Ya nasıl getirirsin onu buraya!? Daha da kötüsü! Onunla nasıl görüşmeye devam edersin sen? Sarı o ya sarı!"diye bağırıyordu ayakta Sehun. Şu an maviler olarak tam takım salondaydik. Dayanamadım ve ayağa kalktım.

"Napabilirim? Suç işledim Versene cezamı! Hadi ver! Ver Sehun ver! Evet! Jackson benim en güzel suçum!"dedim ve Jennie'nin kolundan tutup dışarı çıktım. Burda bir dakika dahi duramazdım! Beni böyle azarlayamazdı! Jennie ile hızla yürüyorduk. Durduğumuz da sahildeydik.

"Yeter! Tanrım yeter!..."diye bağırdım gökyüzüne. Sesim yankılandı ve dağıldı etrafa... Gözlerim dolunca sessizce mirildandim.

"Ağlamak yok... Ağlamak..."dedim ve hıçkırıklar içinde Jennie'ye sarıldım.

"Ya niye böyle oluyor... Niye ya niye!?"

"Lisa'm... Sakin ol..."

"Benim tek istediğim Jackson ve... hiçbirşeyden korkmuyorum!"

"Ama yasak...Lisa...Mark..".(Mark'ı unutanlar için hatırlatma yapacağım bu bölümden sonra)

"Mark mı?"dedim ve burnumu çekerek arkamı döndüm. Bankta oturmuş ağlıyordu.

"Ağlıyor."

"Sen bekle. Ben bir gidip konuşayım."dedim ve gidip yanına oturdum. Beni fark etmemişti.

"Mark... İyi misin?"dedim. Beni fark edince daha da doldu gözleri.

"Lisa...Sen kaç yaşındasın?"

"17-18 noldu ki?"

"Ne şans bende."dedi ve güldü.

"Mark ne oluyor?"

Kurtlar ÇetesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin