Tanrı dün gece lunaparkta oyun oynadı beş yaşındaydım hayatı anlamamak için uyuşturucu kullandım tanrıyla aynı yerde birlikte oyun oynamamak için gizlendim kaçtım kendi gücümün yettiği yere kadar kendimle yarıştım kendimi bir at misali kovaladım bir köşede durup nefes almak için dinlendim tanrının elini ensemde hissettiğim gün ağladım yalnızlığıma ortak olacak birini aradım tanrı çıktı karşıma insanlar yoktu, iblisler yoktu, melekler yoktu, sevdiğim kadın yoktu, bir tek tanrım vardı baş başa kalmıştık kendisini öldürmek için çareler düzenledim bomba yapıp evinin önüne koydum kalbimi içine sıkıştırdım hiç bir şey olmadı bir çocuk gibi ağladım her daim göz yaşlarımı silmeyen insanlar için ağladım erkekler ağlamaz ağlayan erkek acizdir diye söylenen insanlar için ağladım derdini bilmeyen saklayan, kendini korumasız hisseden çocuklar için ağladım, kendim için ağladım sıkılmıştım bunalmıştım gidebileceğim bir tek mezarlık kalmıştı terk edilmekten başka bir şey verilmemişti elime en büyük eylemin terk etmek olduğunu anlayınca kalbim kırıldı iyileşmemek için çaba gösterdi kimsede iyileştirmemek için uğraştı durdu kendimi anlatmak için uğraştığım günlerde zamanın saatleri kovaladığı saniyelerde yarışıyordum üstüm başım kirliydi, ellerim parçalanmıştı yorgunluğuma yeni bir yorgunluk eklemek istedim yaşadığım bok dolu gezegende üstüme yeterince çamur bulaşmıştı alışmıştım nede olsa reklamın bir parçasıydı bunlar reklamın arka tarafında kirli tarafım yoktu temizleniyor eskisi gibi oluyordum öyle algılıyorlardı öyle algılanması için uğraşmışlardı insanlar,, hayal kırıklığım oldu her daim hayal etmekten bıktığım zamanlarda hayallerimi yaktım bende hayal edilecek hiç bir şey yoktu bu gezegende. Bir aileyi hayal ettim önceleri ama yalan dolu bir aile olmasın diye çok düşündüm olmadı yalanlarla dolu bir aileye sahip oldum kalbim kırıldı, sevebilen bir sevgili hayal ettim kendim yaratmak kokusunu içime çekmek saçlarıyla oynamak için bir sevgili hayal ettim ellerimi bırakmaması için sımsıkı tuttum ama boş bir hayalden farkı yoktu dilediğim hayal kalp kırıklığından inşaa edilmişti mutlaka zarar verecekti. Zararın neresinden dönersem döneyim kırılacaktım parçalanmıştım ailem tarafından kaç parçaya ayrıldığımı bilmediğim için sevdiğim kadın tarafından da parçalanmak istemiyordum ama olsun dedim kırılacağımı bile bile üstüne gittim savaştan kaçmadım kendi bildiğimi yaptım ve kırıldım ağır bir kırıklık aldım olsun dedim geçer dedim sabır dedim, zaman dedim elimde bir sik gibi patlayan bir fon müziği ile baş başa kaldım artık kırılmak istemiyordum sadece mutlu olmak istiyordum benim olursa eğer şiirler yazmak istiyordum mektup yazmak istiyordum Cemal Süreya gibi Zuhali'ne yazdığı mektuplar gibi hece hece yazmak istiyordum birlikte sokaklarda gezmek kaybolmak istiyordum geceleri rüyasında olmak onu öperek uyandırmak istiyordum mutluluğun resmini çizmek değildi amacım amacım mutluluğun resmini gökyüzüne kazımaktı böyleydi hayalim ama olmadı kırıldım her zaman nasıl kırılmayı gözümün önüne koyduysam bunu da yaptım ve kırdım kendimi insanları, tanrımı kırdım artık gücün bir boka yaramadığını anlayınca uyumayı seçtim fonda bilmediğim bir müzik eşliğinde uyudum....
Zaman denilen kavramı düşündüm durdum hep nereye kadar devam edecekti bu durum nereye kadar kırılmaya devam edecektim yazdıklarımın hiç bir şeye sahip olmadığını adım gibi biliyordum sadece karşımda duran insanla konuşur gibi yazıyordum o beni dinliyordu bende içimden geldiğince yazıyordum bazen terk etmek istiyordum kendimi, bazen bir hastaneye yatmak, bazende bindiğim otobüs şoförünün kafasına bir madde atıp kaza yapmasını istiyordum uçurumdan düşmek benimle birlikte ne kadar günahkar insan varsa arkamdan gelmelerini sağlamak istiyordum kimse günahsız değildi, peygamberler dahil olmak üzere her insanın bir günahı ve çekmesi gereken bir sınavı vardı benim çektiğim çok daha farklıydı hiç bir zaman sınavımdan yüz alamadım kırılmıştım çünkü eskisi gibi değildim vücudum beni kabul etmemek için çok uğraşıyordu bende onunla birlikte olmak için elimden gelen her şeyi yapıyordum ama olmuyordu olmayan şeylerin anlamlarını kaybederek yoluma devam ettim bende yok olmayı kendime çok yakıştırdım ölümsüz değildim, tanrı değildim, peygamber değildim ama peygamberlerin çektiği bütün kötülükleri çektim bir bir ateşlere attılar önceleri, sonra vücudumda sigara ve şarap şişesi kırdılar, bacağıma aldığım bıçak darbesiyle kaybetme korkusu ile yüzleştim bacağımı kaybederek acımasız birini göstermek zorunda kaldım, terk edilmekle tehdit edildim terk edildim de eylemlerin en büyük olanını gerçekleştirdim gezegende olmayan ben ile olan ben arasında sıkıştırıldım kayboldum.
Müzik dinlemeyi bıraktığım gün kapı kapandı ziller sustu, Roma'da yaşayan gladyatörler savaşmama kararı aldı, yunan tanrıları orta dünyayı yok etti. Göklerde ve yerde kıyamet koptu aramıza insanlar girdi bomba patladı organlarım söküldü kovboy filminde başrol oyuncusu olan William Blake'nin rolünü çaldım insanları öldürdüm atları kaçırdım ve vuruldum ölmemek için çok uğraştım ama her seferinde ölümü ensemde hissettim tanrının elini hissettiğim gibi oturup bir köşede kendimle karşılaşmak için bekledim zamanın gelmesini kırılan kalbimin onarılmasını bekledim sevilmeyen insan olarak yirmi üç yıldır yas tutmayı bırakmak için kaybettiklerimi kazanmak için bekledim ve beklemekten çok sıkılınca boş sokakların birine girip yürüdüm ne zaman arkamdan biri bıçakladı yüzünü görmemek için dönmedim kan kaybından ölmek için hastaneye gitmedim yüzüm ağır geldiği günlerde hiç bir şey yapmadım sadece ağladım zamanın nasıl geçtiğini bilmemek için kendimle olan savaşın bitmesi için kaybettiklerimin daha çok birikmemesi için ağladım artık gözümde yaşlar kalmayınca onuda kestim bir çöp konteynırına atıp hızla uzaklaştım kendimi kaybettiğim gün evimi ve ailemi terk ettim kırılmamak için daha fazla acı çekmemek için kendimle olan savaşın bitmesi için sadece ama sadece hiç bir şey yapmadım kaybettiklerime baktım kazandıklarımı alıp siktir olup gittim yeryüzünde elimde kocaman bir sıfır kaldı kazandığım hiç bir şey yoktu....
