İhbar

33 4 10
                                    

Medya: Kale
Hızlı yazdım ve çok az oldu ama yine de beğenmenizi umuyorum💖💖
Marketten çıkınca elimdeki poşetlere baktım. Bu bahane işe yarayacak mı bilmiyordum. Ama denemeye değerdi.
Evin önüne geldiğimde yere çökmüş bir adet Alec beklemiyordum tabi. Yüzünü göremiyordum ama ilk bakışta anlamıştım kötü bir şey olduğunu. Elimdeki poşetleri yere bırakıp yanına koştum. Elimle çenesinden tutup kafasını kaldırdım. Gözleri mavi-yeşil renkte parlıyordu. Hemen geri çekildim ve yıldırım bıçağını çıkardım. Bir iblis içine girmişti. Sertçe yutkunup bıçağı kalbinin yakınında bir yere sapladım. Yere yığıldı. Ben de yere düştüm. Gözlerimi kapadım ve fark etmeden ağlamaya başladım. Bu bana fazlaydı. 2 ölüm. İkisi de benim yüzümden. Ne kadar öyle kaldım bilmiyorum ama biri " Izzy! " diye bağırınca kafamı kaldırdım. Bu Will'di. Onu görünce daha şiddetli ağlamaya başladım. Yanıma çöktü ve cesedi gördü. Benden biraz uzaklaştı ve;
"Izzy...yani Isabelle. Ne yaptığının farkındasın değil mi? Onun içinden iblisi çıkarmışsın ama ...yani sanırım...o öldü"
"Bunu bilmediğimi mi sanıyorsun ha?!"
"Sakin ol. Onu kurtarabileceğimizi düşünüyorum."
"Nasıl??"
Bağırıyordum. Bunun imkansız olduğunu öğrenmiştim. Ayrıca Will'in nasıl bu kadar sakin olduğunu anlamamıştım. Gözlerimi kıstım.
"Nasıl bu kadar sakinsin?"
"Daha önce de oldu."
"Ne dediğinin farkında mısın? Bir iblis ona dadanmış olmalı. Hatta bir değil bir düzine. Bence sen sarhoşsun. Git bir kahve iç bişey yap. Ayılmalısın. ARKADAŞIN ÖLDÜ!!"
"Sakin ol. Da-"
"Bunu ikinci kez söylüyorsun. Delirdin mi sen? Ayrıca kurtarmak istesen bile şu ana kadar ölmüştür."
"Saat kaç?"
"07.29. Hey sen ned-"
"Sus. Üç - iki - bir "
"Ne oluyor burda?!"
"Aman Tanrım"
Konuşmuştu. Hatta oturur pozisyona gelmişti. Ne olduğunu şaşırmıştım ki anlatmaya başladı Will;
"Aslında bu daha önce de oldu. Onu gün ışığından önce öldürürsen ve gün ışığı onu aydınlatınca ayılmaya başlıyor ve bam! Uyanıyor. Nasıl olduğunu hala çözemedik ama sanırım bu iyi bir şey. Üstüne GPS taktırdım. Böylece onu bulabiliyorum."
Herşeyi bir solukta anlatmıştı. Ama bunları söyleyince aklıma şunlar gelmişti;

Bunun çözümü üstünde çalıştık ve şunları bulduk ki hiç hoş şeyler değil. Bunu yapabilen insanların genleri değiştirilmiş veya genleri doğuştan gelen bazı etmenler ile geliştirilmiştir. Bu gibi insanları görürseniz ki bundan emin değilim hemen Konsey'e haber verin. Bu bir rica değil emirdir. Teşekkürler.

Kendi kendime üzgünüm dedim ve gülümsedim.
"Tamam o zaman. Ama sizin de böyle ilginç özellikleriniz varsa söyleyin de sizi öldürdükten sonra kahrolmayım"
İkisi beraber kıkırdadı.
"Hayır bir tek onun var"
"Tamam. Şuradaki poşetleri eve taşır mısınız? Bir de beni sorarlarsa söylersiniz Konsey ile toplantım var. Teşekkürler"
Deyip koştum. Bunu hemen Konsey'e haber vermem lazımdı. Bir yeraltı tüneline binip Kale'nin uç noktalarından birine geldim. Gişedeki adama Konsey deyince duruşu değişti.
"Sen Melez'sin öyle değil mi?"
"Doğru tahmin efendim."
"Peki şöyle gel, özel"
Beni bir hiper-trene aldı. Beş dakka sonra oradaydım. Kale'nin göbeğinde. Konsey'in içinde. Duruşma için salonu hazırladılar. İçeri girdiğimde herkes susmuş beni bekliyordu. İlk içeriye sonra kıyafetlerime baktım. Burası için oldukça salaş giyinmiştim. Hatta buradan atılacak kadar salaş.

Derin bir nefes çektim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Derin bir nefes çektim.
"Bir ihbarda bulunacaktım"

MelezHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin