Gözlerimi biraz kırpıştırarak tekrar baktım. Bakışlarım kanlı eldivenleri bulduğumda derin bir nefes aldım. Büyük bir masa vardı üzerinde tüpler yanında ise kavanozların içerisinde ölü bebekler. Anne karnında ölen bebeklerin Ateşlerin evinde ne işi vardı? Yutkundum. İçeri büyük bir adımla girmiş ortada duran tahta sandalyeye yaklaşmıştım.
Sandalyenin üzerinde dağılmış fotoğraflar vardı etrafıma bakınca fotoğrafların devamının duvarda asılı olduğunu gördüm. Elim fotoğraflar gittiğinde biri alıp incelemeye başladım. Ölü hayvan fotoğrafıydı. Başka bir fotoğrafı aldığımda ise her yerinde yaralar olan yaşlı bir kadın gördüm. Kadının yüz hatları yaralardan gözükmüyordu bile. Diğer fotoğraflara da hızlıca bakmaya devam ettim. Hepsi bu tarz şeylerdi. Elimde ki fotoğrafları sandalyeye geri bırakırken anlam veremiyordum. Beyaz tahtanın önünde durdum. Siyah kalemle denklemler yazılmıştı ve birde anlamını bilmediğim terimler.
Tahtanın oradan ayrılıp masanı başına geçtim alt tarafında çöpte kullanılmış eldivenler vardı. Bakışlarımı tekrar masaya çevirdiğimde maske ve şu deney yaparken kullanılan gözlüklerden görmüştüm. Masanın en kenarında mavi defteri görünce aklıma Ateş'in ilk karşılaştığımızda ki defterini anımsadım. Aynı defter olup olmadığını hatırlamak için gözlerimi kapatıp aklıma o anı getirmeye koyulduğumda.
"Senin ne işin var burada?" Ateş bağırmamış kükremişti resmen gözlerim hızlıca açılırken korktuğumu belli etmemeye çalıştım.
Ondan korktuğumu düşünmesi şuan belki de en son isteyeceğim şeydi. Kapıda duran ve bana sinirli bakışlar atan Ateşe yaklaştım " misafir odasını arıyordum." dedim. Gayet mantıklı ve masum bir açıklama olsa bile Ateş daha çok sinirlendi. " neyse ne buraya izinsiz girdin" bağırmaya devam ettiğinde sinirlendim.
"Derdin ne senin? Bana bağıramazsın" derken bende bağırmaya başlamıştım.
Ortamda aşırı derecede negatif enerji vardı. "Hem bu odadaki şeyler ne ?" dediğimde bağırmayı bırakmıştım. Ateş önce etrafını biraz süzüp "ne ne?" dediğinde şaka falan yaptığını düşünüp "mesela kanlı eldivenler yaralı hayvan fotoğrafları bebek ölüleri" dediğimde bıkkınca ofladı.
" Annemin araştırmaları" dedi.
"iş ile ilgili" diye eklediğinde biraz olsun rahatlamıştım. Aslına bakılırsa bu düşündüğüm tüm o şeylerden daha masum bir seçenekti. Tutuğum nefesimi dışarı verdiğimde Ateş" seni ilgilendirmeyen şeylere bulaşma şimdi çık dışarı" dedi. Kaba herif.
Bu duruma alışmak zor olacaktı ya da alışmam gerekmiyordu sonuçta yarın gelen kargoyu ona teslim edecektim böylelikle bir daha konuşmamız için hiçbir sebep kalmayacaktı. Ateşe bakıp gözlerimi kıstım sonrada odadan çıkıp diğer odaya gittim. Son derece normal misafir odasında yatağa girdim ve gözlerimi kapadım. Artık uyumalıyım...
Yattığım yerde gözlerimi birkaç kez kırpıştırdıktan sonra daha ayılamamanın verdiği sakarlıkla birkaç şeyi dökerek de olsa kalkmayı başardım. Hızlıca giyinip banyoda işlerimi hallettikten sonra aşağı indim. Mutfaktan gelen omlet kokusunu duyar duymaz gülümsemiştim. Karnımdan beynime gönderilen açlık sinyallerini bastırmadan mutfağa yöneldiğimde Sanem teyzenin sıcak gülümsemesine karşılık verdim.
Sanem teyze "Günaydın canım hadi otur omletin soğumasın" dediğinde tabakta ki omleti masaya bırakmıştı. Omletimi hızlı hızlı yedikten sonra Sanem teyzeye teşekkür edip kendi evime gitmek için dışarı çıktım.
Eve geldiğimde planım okula geç kalmamak için Ateş'e gelen kargoyu alıp hemen okula gitmekti ama nedense elim kargoyu almaya gittiğinde durmuştu. Kargoyu verince bitecekti ve bir daha konuşmamız için hiç neden kalmayacaktı. Bunu neden dert ettiğimi bilmesem de kargoyu vermek istemediğimden emindim. Kargoyu evde bırakıp evden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sırrımı Saklar Mısın?
AdventureAy ışığı uzun kirpiklerine vurduğunda mavi gözleri ön plana çıkmıştı. "Virtus" diye fısıldadı. Bana cesaret ve savaş tanrıçasının ismiyle sesleniyordu. "Korkuyor musun?" bu sorunun cevabını bilmiyordum ama öğrenmek üzereydim...