Hastaneden çıktığımda okula gitmek istemiyordum . Direkt eve gittim . Ev telefonu çaldı . Polis arıyordu . Emniyete gitmemi ve oradan annemin eşyalarını almam gerektiğini söyledi . İşim hiçbir zaman bitmiyordu . Bisikletime atladığım gibi emniyete gittim .
Eşyaları masanın üzerinde şeffaf bir torbanın içinde duruyordu . Gözlerimden akan yaşların karşısında orada duran bir kadın elini omzuma koydu :
- Güçlü olmalısın . Ben de bir kazada çocuğumu kaybettim . Daha 15 yaşındaydı . Her zaman kendini bana karşı feda edeceğini söylerdi . Öyle oldu .
- Bakın ben annemi normal bir kazada kaybetmedim . Onu uçağın içinde kazadan önce kaybettim . Bu konuşmaların aramızda kalmasını istiyorum .
- Tabii , bu zor bir duygu biliyorum . Daha çocuk ne demek anlamadan onu kaybettim . Ardından yıllar geçmesine rağmen onu düşünmeden 1 saatimi geçiremiyorum .
Elimle yanaklarıma süzülen yaşları hafifçe silip , şeffaf torbayı araladım . Telefonunu aldım . Camı kırılmıştı ve çalışmıyordu . Torbanın içinde iki tane tişört vardı . Ama bir tanesi onun değildi . Amiri çağırıp bir tişörtün karıştığını bir yanlışlık olduğunu söyledim . Ama onlar elinde bu tişörtün olduğunu söylediler . Torbayı aldım .
Eve gittiğimde hava iyice kararmıştı . Doğru ya . Bugün parti vardı . Ne kadar istemesem de söz vermiştim değil mi ? Evden içeri girdiğimde Steph'in çantası kapının yanında duruyordu :
- Steph ? Burada mısın ?
Ses gelmedi , merdivenlerden çıktım . Çantasını burada unutmuş olabilirdi . O da partiye gelecekti o zaman çantayı verebilirdim . Kapıyı açtığım da bir anda biri gözlerimi kapadı ve yanağıma ıslak bir öpücük kondurdu . Elleri itip arkama döndüğümde Johnny vardı . ( Sheiland'de ki sevgilisi )
- Nasıl geldin buraya ?
- Senin için bebeğim , dedi ve ellerini belimi doladı . Yoksa geldiğime sevinmedin mi ?
- Sevindim sadece...şaşırdım . Bu akşam gitmem gereken bir yer var ve şimdi hazırlanmam gerek , eve gelince konuşuruz . Tamam mı ? dedim .
- Tamam bekliyorum , dedi ve salona geçti .
Dolaptan bej rengi elbisemi alıp banyoya girdim . Kafamda bin bir türlü sorular . Ne yapacaktım ben ? Steph eve birazdan gelirdi . Maşayı dolaptan çıkardım ve çabucak saçıma üç beş tane bukle attırdım . Banyodan çıkacağım sırada kapı çaldı . Koşa koşa aşağı indim . Kapıyı açtım :
- Selam Steph.
Johnny'nin ayağa kalktığını gördüğümde :
- Sheiland'den arkadaşım Johnny , ziyarete gelmiş .
- İyi , güzel , derken giydiğim kısa elbiseye bakıyordu .
- Hadi çıkalım , görüşürüz Johnny , dedim .
Kapıyı kapadıktan sonra Steph ile arabaya doğru yürüdük :
- Bu çocuk sana fena bakıyor .
Hiç bir şey demedim sadece uzun kollarının ardında ki o kocaman elini tutarak :
- Bende sana fena bakıyorum , dedim .
Eğildi ve tam öpecekken :
- Geceye hazır mısın , dedi .
Evet anlamında başımı salladım .
Kapımı açtı ve arabada beş dk bile sürmeyen bir yolculuğa çıktık .
Evini daha önce görmemiştim . Bahçede elinde kırmızı bardaklarla oturup gülen , sarılan gençler vardı . Ev devasaydı . Kapıyı çaldığımda Nancy ve koluna girmiş bir erkek vardı :
- Merhabaaaa , dedi bize doğru . İçeri geçin . 10 tane oda var . İsterseniz oraya da girebilirsiniz .
Etraf çok gürültülüydü . Steph masanın üzerinde açılmamış olarak duran votkayı aldı ve içmeye başladı . Yarısına geldiğinde bana uzattı :
- Hadi ama güzelim , iç biraz , dedi .
İstemiyorum diye ısrar etsem de :
- Merak etme , bir şey olmaz , dedi .
Yan taraftan Nancy bizi izliyordu .
Yukarı kata çıkmak üzere merdivenlere ilerlerken Nancy yanında ki çocuğa haince bir bakış atıp dışarı çıktı .
Yukarı çıktığımızda Steph bana kolunu attı ve konuşmak istediğini söyledi .
Birkaç dakika sonra oturduğumuz bankın önündeki sandalyeden Johnny'nin çıktığını fark ettim . Olamaz ! Buraya nasıl gelebilirdi ? Johnny beni gördüğünde bize doğru yaklaştı . Steph'e elini uzatarak :
- Elisa'nın arkadaşı mısın ?
Steph bu yangının ateşini nereden geldiğini bilmeden büyük bir kavganın kıvılcımını ortaya çıkardı :
- Sevgilisiyim
Bunu söylemesinin ardından Johnny , Steph'in yüzüne sert bir yumruk attı . Steph ayağa ve : ' Ne yaptığını sanıyorsun ? ' dedi ve Johnny'nin kollarını sıkıp omuzlarından tutarak duvara yapıştırdı .
Johnny ağzı kan içinde duvardan uzaklaşıp yanıma yaklaştı : 'Sheiland'den gittiğinde olacakları anlamıştım . Sana güvenmemeliydim . ' dedi ve merdivenlere doğru yürürken : 'Artık bitti .' diyerek evin kapısından dışarı çıktı .
Steph bana bakarken etraftakiler kapıya yönelen Johnny'nin öfkesinden korkuya kapılırken benim tek düşündüğüm Sheiland'e tekrar dönmekti . Burası gerçekten de beni alt üst etmişti .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZA KADAR MI ?
Teen FictionBazen tüm olanlara rağmen seversin değil mi ? Ne ya da nasıl olduğu umrunda bile değildir . Onsuz 5 dakika bile geçiremezsin . Okyanus ötesinde olsa , yıkılmaz duvarların ardında olsa da vazgeçmezsin...