Fransisco

105 6 2
                                    

Sevgili okuyucular , öncelikle yazdığım son bölümde 1k'ye ulaşabildim ancak söylemek istediğim bir şey var benim ilk bölümdeki konumla şu anki konum arasında pek benzerlik yok . Konu konuyu açtı . Bunu sadece benim hikayelerim için değil , diğer wattpad'de ki hikayeler içinde söylemek isterim ki ; hikaye ilk bölümü okunup bırakılmaz . Hani burada bölüm bölüm okunma sayısı görünüyor tepemi attırmayın .ss

Sessizlik gürültülüdür ,

Tıpkı karanlıkta güneşin göz kamaştırması gibi...

------------------------------------------------------------------------------------

Uçak rahat geçmişti ancak düşünüp taşınmıştım ki Steph'ten uzak durmam gerekiyordu . Bizim çevremizdeki olaylar o benim yanımda durdukça onu da etkileceyecekti . Bundan zarar görmesi benim için çok kötü olurdu . Ondan uzak durmalıydım.

Sheiland'de satılığa çıkardığımız evime gidip iyice eşyalarımızı yerleştirdik . Yapmamız gereken şey iş ilanlarına bakıp uygun iş bulmak ve anneme dadananların buralarda da olup olmadığını araştırmaktı .

O nasıl bir kelime ya ; dadanmak . Bir daha kullanmayacağım .

Annem gazetelere bakarken bende dışarı markete çıktım .Kahretsin ne sakarlık yine böyle . Elimdekileri birine çarparak yere düşürmüştüm . O ise arkasına dönüp bakmadan gitmişti . Öküz , odun .

Yerdekileri alıp alışverişime devam ettim . Bize yetecek her şeyi almıştım . Ardından kasanın olduğu yere yöneldim . Esmer ve yemyeşil gözlü ,muhtemelen sadist ve sinirli bir genç . Uzak durmaya çalıştım . Bu çocuğu daha önce buralarda görmemiştim .Hayret.

Annem hepimizin isim değiştirmesi gerektiğini söylemişti . Benim yaşım tutmuyordu . Ancak annem konsoloslukla konuşacağını söylemişti .

Yeni ismim ne olsa diye düşünürken sırada önümde olan çocuk ileri adım attığında bende ileri gitmek için yürüdüm ama yine karşıma bir aceleci çıktı ki telaşlı olduğu her halinden belli olan bu cool çocuk ben tam ilerlerken bir adım geri atmış oldu ki ; .çarpıştım . Çocuk arkasına döndüğünde pek de çocuk olmadığını anladım .

Parıldayan yeşil gözler bana odaklanmıştı . Çok sinirli olduğu her halinden belli oluyordu . Yine benimle konuşmamak için elinden geleni yaptı ve önünü dönüp marketten çıktı.

Ben gideli bu kasaba değişmişti .

Bu çocukta bana karşı ters bir şeyler olduğunun farkındaydım .

Ödemelerimin bitmesi ile dışarı çıktığımda çocuk köşede durmuş beni izliyordu . Şimdi de bana doğru yürüyordu .

Aman tanrım , bu çocuk bana doğru mu yürüyordu yoksa ben korkumdan altıma mı yapacaktım?

Yanıma geldiğinde ''Beni hatırlıyor musun ?'' dediğinde ben biraz düşündüm ve hatırlayamadığımı anlatmak için başımı yana doğru salladım . ''Benimle gel.'' dedi . Bu fikrin pek iyi olduğunu sanmıyordum ancak elimdeki torbalarla bir süre daha ayakta böyle dikilirsem kollarım kopabilirdi . Zaten bu aralar yeterince başım dönüyordu .

Arabası son model Porsche'tu . Biraz düşündükten sonra arabaya doğru ilerledim . Tam kapıyı açarken başım çok fena dönüyor . Karşımızdaki park yeri ayaklarımın altında dönüyormuş gibi oluyordum . Arabanın kapısına düşmemek için tutunduğumda neler olduğunu muhtemelen anlamayan çocuk yanıma geldi . Son hatırladıklarım birinin beni kucağına almış olmasıydı .

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Fransisco'nun Bakışından

Neler olmuştu . Dokunmaktan korktuğum bu minik kız arabama binerken birden bayılmıştı . Neler olduğuna dair bir fikrim yoktu . Ölü olup olmadığına bakmak için bileklerini tuttuğumda çok korkuyordum .

Yıllar önceki gibi yara almasından...hemde benim yüzümden...

Telaşla arka koltuğa yatırdığım gibi hastaneye getirdim . Öndeki hemşireler sedyeyi bize doğru getirirken Elisabeth'i kucağıma aldım . Hastaneye girerken ailesine haber vermeyi düşündüm . Ancak ne diyebilirdim ki ? Kızınız arabama binerken birden yere yığıldığını mı ?

Acil de bir süre bakıldıktan sonra yanından ayrılan doktora doğru koştum ''Neyi var ?'' dediğimde ''Ailesi misiniz ?'' demişti .

''Evet , kuzeniyim.'' dedim . ''Açıkçası ilk önce baş dönmesiyle başlamış ancak ilaçlarını düzgün kullanmamış . Beyin damarları tıkanmış ve iç kanama geçirmeye başlamış .'' dediğinde elimi alnıma getirdim ve telaştan terleyen elimdeki telefonunun çaldığını ve annesinin aradığını gördüm . Telefonu açtığımda ''Benim . Elisabeth bayıldı ve hastaneye geldik. Telaş yapmayın yanında ben varım .'' dediğimde annesi Marie ''Oraya geldiğimde kızıma en ufak bir şey yaptığını görürsem istemediğin şeyleri tekrar tekrar yaşayabilirsin . Ondan uzak dur .'' dedi . Yarı ağla yarı korkar konuşmuştu .

Kuzeni değildim . Kardeşi değildim . Onun yıllarca yanında olamayan...

Annesinin dediği umrumda değildi ben buradaydım .

İstemsizce içime bir huzursuzluk doğmuştu ve üzüntümü her zaman saklamaya çalıştığım göz yaşlarım bu sefer bana aldırmıyordu .

Sakın ağlama Franc diyordu iç sesim .

Yandaki tuvalete girdim ve bunlara neden olduğum için kendimden nefret ediyordum . Duvarı yumrukladıktan ve lavobaya defalarca kere tekme atmamın ardından sinirlerime hakim olamadım ve gözlerimden yaşlar akarken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım .

Kendimden nefret ediyorum . Nefret ediyorum . Nefret . Nefret.

Onunla konuşamamıştım bile . İlk seferde de böyle olmuştu...

Annesinin içeri girmesiyle beni görmesi bir olmuştu ayağa kalktım ve telefonunu , ceketini , çantasını uzattım . ''Hiç akıllanmayacaksın değil mi ? ''demişti .''Eğer orada ben olmasaydım muhtemelen kızınızı kimse bulamazdı.''dediğimde bana o çakır gözleriyle bakıyordu .''Teşekkür ederim . Seni haberdar ederim ancak artık gitmen gerekiyor .''dedi .

Son bir kez kaldırıldığı yoğun bakımın cam kısmının önünde durdum. Saçlarına bağlayan ağ ve başındaki cihazı gördükçe daha kötü oluyordum . Şu an aklı yerinde değildi . Belki beni tekrar hatırlayamayacaktı ama ihtiyacım olan şey onun varlığıydı .

Arka kapıdan çıkıp arabama bindim .

SONSUZA KADAR MI ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin