-1-

1.1K 28 3
                                    

Okuldan geldiğim gibi sitenin parkında olan ve her tarafı sarmaşıklarla çevrili barakaya attım kendimi. Hemen banka oturup aslıya 'Geldim ayol nerdesin?' yazıp telefonu cebime sıkıştırdım. Bir kaç dakika sonra aslı yanımdaydı. Aslıyla ayrı okullara gitmemiz hiç bir şeye engel değildi. İlkokul ve ortakulda beraberdik ama Liseye gelince ayrılmıştık. Bu benim birazda olsa sinirimi bozsa da yapacak bir şey yoktu. Ama aslı dünyanın en iyi arkadaşıydı kesin. Birçok arkadaşım vardı ama bana en yakın olan kesinlikle aslıydı. Genelde okullar ayrılınca arkadaşlıklarda biterdi ama bizde öyle değildi. Her gün hiç bıkmadan usanmadan okuldan sonra buluşup o gün okulda olan herşeyi birbirimize anlatıyorduk.

"Ee gülüm anlat bakalım. Neler oldu."Dediğimde anlatmaya başladı.

"Aynı be gülüm. Yusufla konuşuyoruz ama bazen seviyor gibi bazende hiç oralı değil. Anlayamadım anasını satayım." söylediklerine karşı sadece gülüyordum. Aşkla aram pek iyi değil. Hani vardır ya erkeklerle sadece kanka olan tipler. Hah işte o kız bendim. Aslı bana dönüm "Sen anlat bakalım." deyince

"Ben ne anlatıcam ki ekşınlar sende. Ee, sevdiğin beyde var. Sen anlat ben dinleyim. Tek yaptığım bütün gün okulun bahçesinde oturup dedikodu çıkarmak. Biliyorsun zaten." Aslı evet anlamında kafasını salladı. Aklıma çantamdaki çikolatalı sütler geldi. Elimi sırt çantama daldırıp iki tane süt çıkardım. Sütlerin birisini aslıya fırlattım. Sütümü açıp hayvanca içerken yanımıza çağla geldi.

"Hiç kusura bakma çağlaşkım. Diğer sütlerimi gece güneşi beklerkeni izlerken içicem. Sana veremem." Çağla kahkaha attı.

Çağla benim için aslıyla eşdeğerdi aslında. Hep beraber çocukluğumuzdan beri hiç ayrılmamıştık. Ama işte bu okul yüzünden ayrılmıştık. Tam olmasa da. En azından burda buluşuyorduk. O bile bana yeterdi.

Çağla da yanımıza gelince biraz daha konuştuk. Hava kararmaya başlayınca ben kalktım ve eve geldim. Kapıdan içeri girdiğimde karşımda canla karşılaşınca çocuğun üstüne uçtum resmen. Can benim 1 buçuk yaşındaki biricik yiğenimdi. Biraz başbelasıydı ama dünyanın en tatlı çocuğuydu.

üzerine doğru birisinin koştuğunu görünce korktu tabi. Arkasına dönüp koşmaya başlayınca bende arkasından koştum. Sonunda yakalayınca canı kucağıma alıp koltuğa uçtum ve yüzünün heyrerinden öpmeye başladı.

"Ulan napıyosun sen? Oğlum bak düzgün dur GOP çocuğuyuz biz."

tabii ki de cevap vermedi. Halam yanımıza gelince canı bırakıp halamla selamlaştım.

"Geldin mi bakalım?" halama baygın baygın baktım.

"Yok halacım gelmedim. Hala dışardayım. Aslında burda yokum."

Halam gülümsedi. "Hadi bakalım sofraya." Canı da kucağıma alıp sofraya geçtim. Bu gece özlem ablam ve cihan abim toplantıda oldukları için yemekte yoklardı.
Cihan abim halamın oğluydu, özlem ablam ise onun eşiydi. Bir fabrikanın yöneticileri olduğu için çoğu zaman eve gelmiyorlardı. Çok yoğun çalıştıkları için yüzlerini pek görmüyordum.

Bebekken beni evlat edinen üvey anne ve babam ben çok küçkken trafik kazasInda ölmüşler. Halam öyle söylüyor. Gerçek anne babamı bırakın, üvey anne babamı bile görmemiştim. Bu biraz üzücüydü bir bakıma. Ama alışmıştım. Arada bir böyle hüzünleniyordum ama alışmıştım.

Önümdeki patates ve köfteleri sömürürken can suratıma patates fırlattı. Ona yavaşça döndüm.

"Bak bebeksin diye bir şey yapmıyoruz." Can kıkırdıyordu. Tabağımdan bir patates alıp canın ağzına sıkıştırdım. İçimden kötü cadı gülüşü şey ediyordum.

SARM'ÂŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin