Lexi sinirle yasladığı masaya kafasını sertce vurdu. Steve'in malum yerlerine tekme attığında odaya Natasha ve birkaç ajan daha girmiş ve Lexi'yi ondan uzaklaştırmışlardı.Ayağını yere sertce vurduğunda sinirini hâlâ atamadığını hissediyordu. Masaya, duvara, sandalyeye attığı her tekmede kızgınlığı daha çok artıyordu sanki.
Sorgu odasının kapısı açılıp içeri Steve girerken Lexi kahkaha atmadan duramadı. Bir deliye benziyordu aynı. Koyu saçları dağılmıştı, yüzü kızarmıştı ve o gülüyordu.
"90 yıllık bazı şeylere zarar verdiğim için kesinlikle özür dilemeyeceğim." dedi.
"Lexi, artık ciddi bir şekilde konuşmalıyız."
Kız, ellerini göğsünde bağlandığında gülmeyi kesti.
"Ya şimdi her şeyi itiraf edersin, ya da seni ölene kadar bir hücreye tıkarlar." dedi Steve.
"Neyi itiraf edeceğim acaba?"
"Sonsuza dek inkâr edemezsin. Her şey apaçık ortada. Belgelerde ki her şey sahte. Belki gerçek adın bile bu degildir."
Lexi'nin gözü bir anlığına duvarda ki saate gitti, ardından hemen Steve'e geri döndü.
"Şimdi, kim için çalışıyorsun?" diye sordu Rogers.
Lexi sinirle gülerken kafasını sağa sola salladı ve;
"Büyük kandırılıyorsun, pişman olacaksın." dedi.
"Bunun sonunda kimin pişman olup olmadığını göreceğiz."
"Sana inat, şu andan itibaren susuyorum. Hiçbir şey söylemeyeceğim." dedi Lexi ve eliyle dudaklarına hayali bir fermuar çekti.
●●●
Az kaldı djxdjdjdj
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorgu Odası • Steve Rogers
Fiksi Penggemar"Söyle bakalım Lexi.. seni bu kadar karanlık yapan nedir ?" "Aslında siyah rengini pek sevmem Kaptan." Genç kız sorgu masasında hafifçe eğildi. "Ama insanları da gecenin karanlığında öldürdüğüm için.. bazen istisna olabiliyor."