Bölüm 8 - Kördüğüm

309 20 12
                                    


Multimedyadaki Sezen Aksu şarkısıyla dinlemeniz tavsiye edilir 👌🏻👊🏻



                  



8.Bölüm - "Kördüğüm"

Eğer karanlığın içinde, uzun denilebilecek kadar bir süre zarfı içinde kalırsanız; hissedeceğiniz ilk aydınlıkta vücudunuz, refleks olarak gözlerinizi kapatır ve alışık olduğunuz karanlığa çeker sizi. İstediği kadar kötü, çekilmez, korkutucu olursa olsun karanlığa alıştıysanız aydınlık acıtır canınızı. İğneler batıverir gözünüze, aydınlığa değdiği o ilk anda... Hayatınızın çıkış kapısına ulaştığınızı anladığınız o ilk saniyelerde vücut kendisini kurtarmak istemenin aksine geri çekilmek ister... İlk refleks budur... Alışamazsınız... Acı çekersiniz... Alışmak istemezsiniz... Ama reflekse karşı bir kaç saniye fazla dayanabilir ve gözlerinizi ışığa karşı açıkta tutabilirseniz, bir daha asla kapatmak istemezsiniz... Karanlığa dair hiçbir şey hatırlamak istemez canınız... Koşmak istersiniz, daha çok aydınlığa ulaşmak ve karanlığın izlerini bütün hafızanızdan söküp atmak...

Hayat, beş harften oluşan bu acımasız kelime... Tam da böyledir işte.. Karanlıktan kurtulduğunuzda sizi karanlığa geri çekmek ister... Ama kararlı bir isyan bayrağını çekerseniz eğer, aydınlıklarda dalgalanır sizin hürlük bayrağınız... Bir tutam cesaret ve bir tutam özgürlük ateşi yeter de artar sizi aydınlığa çıkarmaya...

Dudaklarını birleştirmiş bu iki insanın da ilk anda yaşadığı şey buydu... Elçin ilk önce geri çekilmek istediyse de sonra farketti ki bu öpücük onun aydınlığıydı... Biraz cesaret ile hürlük bayrağını dalgalandırmayı başarmıştı... Karşılık vermişti adama... Belki isteyerek yapmamıştı, belki de aylardır beklediği bu anın getirdiği şoktu, ama yapmıştı işte... Nedeni her ne olursa olsun, bu anı yaşamak istedi kadın... Bu adama sahip olma dürtüsü ağır basmıştı içinde işte... İçindeki susturmaya çalıştığı bütün sesler ortaya çıkıvermişti bir anda, bangır bangır hemde... Anlamıştı, artık huzursuz günler onu bekliyordu... Ama sonunda, hayalini kurmaya bile kıyamadığı o huzur vardı... Hissediyordu... Onu aydınlığa çıkaracak olan, şu anda bu cafede kadınlar tuvaletinin kapısında onu dudaklarıyla seven bu adamın ta kendisiydi...




*** Ertesi gün (Elçin'in evi) ***

Hissettiği şeyin adını henüz koyamamıştı Elçin. Dün öğlen, cafenin tuvaletinde yaşadığı şey neydi, buna ne denilebilirdi bilmiyordu. Son bir iki aydır kaçtığı, susturduğu, düşünmek istemediği ne varsa şu anda önünde kanlı canlı bir şekilde duruyordu... Yapmıştı işte. Hayatında ilk defa, bu kadar yabancı bir his için, kendisinden ödün vermiş, kendisinden vazgeçmişti... Neydi peki şimdi bu? Bana nefes aldığımı hatırlatan... şey... Gerçek miydi? Rüya mıydı? Dünle ilgili hatırladığı tek şey; parmak uçlarından saç tellerine kadar büyük bir elektrik akımına kapıldığıydı... Gözlerini her kapatışında gelen o his, ellerini terleten, bacaklarını uyuşturan.. o his... neydi? Ne deniyordu ona? İnsanlar ne isim veriyordu buna? Bilmiyordu. Aslında bildiğini biliyor fakat kendine itiraf edemiyordu.

Ne zamana kadar kaçabileceğini sanıyorsun ki? ... Onun gözleri seninkilere değene kadar kaç bakalım kendinden, düşüncelerinden...










*** (Dün, kadınlar tuvaleti) ***

Barış ve Elçin andan ayrılıp birbirlerine kapıldıklarında, onları "ilk geri çekilen" gerginliğinden kurtarmak için gelmişçesine Meriç kapıyı açmaya çalışmıştı. Aynı anda uzaklaşıp panikleyip hemen kabinin içine doğru ittirivermişti Elçin Barışı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 04, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Elbar - Hisset Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin