Bölüm 6 - "Bana sebepsin yangın gibi yanmaya"

404 18 4
                                    

          Keyifli okumalar... 
Şarkıyla birlikte dinlerseniz çok daha keyif alabilirsiniz, tavsiye edilir 😉

Toprağın üstünden tüm ihtişamını usulca çeken karlarla birlikte, soğuk bulutlar da terkediyordu şehri... Kış kendisini unutturmaya, bahar ise tüm canlılığıyla yeryüzünü sarmaya hevesliydi.. Günler geçerken, İstanbul'da hayat tüm hızlılığıyla akıp giderken, alınan kararlar, verilen sözler, umutla kurulan hayaller de bir çok insanı birbirine bağlamıştı... Yeni bir hikaye başlıyordu artık... Uzun bir serüvene hepbirlikte merhaba diyorlardı...

***

Konuşulduğu üzere buluşacakları yere gelmişti Elçin. Burası text üzerinde çalışabilecekleri, ön provalar ve audiciton çekimlerinin yapıldığı yapım şirketinin olduğu binanın homeofis olarak kullanılan katıydı.. Binaya girmeden evvel telefonuna baktı ve gelen çağrıya cevap verdi.
-Efendim Yunus?
-Hayatım benim bugün işlerim çok erken bitecek gibi duruyor, seninle şöyle bir şeyler mi yapsak he? Ne zamandır da çıkamıyoruz beraber.. Hem şu istediğin mobilyalara falan da bakarız. Ne dersin?
-Ben sana bugün dizinin ön çalışmalarına başlayacağız provalar yapıcaz demedim mi ya? Unuttun mu? Oray'a giriyorum ben şimdi bugün geç saate kadar müsait olamam.
-Ya o bugün mğydü? Tüh! Tamam neyse yapacak bir şey yok iş sonuçta... Ama yarın mutlaka benimsin o zaman!
-Yani söz vermeyeyim şu an için bir şey yok ama yarın da devam edilebilir çalışmalara. Sen çok kaptırma kendini. Hadi geç kaldım ben görüşürüz kapatıyorum.
-Tamam haber ver bana, mesaj at arada.. Özlerim..
-Tamam hadi kapattım.
-Seni sevi... Kapattı...
Son sözlerini duymadan çabucak kapatmıştı telefonu Elçin.. Son zamanlardaki umursamaz tavırları çıldırtıyordu.. Arada o kadar soğukluk varken hiç bir şey yokmuş gibi bu yakınlaşma isteğine anlam veremiyor, hatta sıkıyordu onu... Biraz Zaman vermeliydi kendine. Zamanla Nasıl olsa düzeliriz diye düşünüyor Ama şimdi yakın olmak istemiyordu nedense.. İçinde kopan bazı şeyleri görmezden geliyor, uzun zamandır yaşadıkları her zaman Olan ufak krizlerden biri olarak adlandırıyordu. Uzun ilişkinin klasik sorunları işte Can'ım. Arada bir sıkılıyoruz uzaklaşıyoruz ama sonra yine rutine dönüyoruz, döneriz nasılsa... Diye geçirdi içinden... Farkedememişti aralarına giren mesafenin boyutunu hala... Bazı şeyleri bitirmemek için hala tutuyordu ipi ama ipin ucunun çoktan bağlandığı yerden koptuğunu farkedememişti... Ya da şimdilik farketmenin vereceği ağırlığı kaldırmak istemiyor gibiydi... Tüm bunları düşünürken açılan kapıyı farketmemiş, üstüne bir de kapıyı açan kişiyi hiç görmemişti. Kafasını kaldırdığında gördüğü kişiyle yaptığı terbiyesizliğin farkına vararak söze girdi;
-Ya çok pardon ben böyle dalmışım biraz da farkedemedim Onur bey, özür dilerim.
-Önemli değil Can'ım gel.
İçeri geçerlerken sessizce devam etmişti Onur;
-Hallederiz nasılsa, konuştururum dökerim ben seni birazdan.

Gösterilen yere otururken mahcup sıfatını takınmış, ortamın da verdiği yabancılamayla sessizliğini koruyordu. Tam karşısına oturan ve büyük bir keyifle, canlılıkla konuşmaya başlayan bu içten Ada'm sayesinde biraz olsun rahatlamıştı ve gevşemişti. Sevmişti bu yapımı ve içindeki insanları. Sanki başka bir şeydiler... Aile... Aile gibiydiler... Herkes o kadar sıcak davranmıştı ki ona ilk günden beri. Kendisini hiç bu kadar bir yere ait hissetmemişti daha önce çalıştığı ekiplerin içinde. Samimiyet diyordu. Samimiyet benim için her şeydi ve şimdi benim gibi düşünen insanlarla birlikteyim.. İçimden bir ses her şey çok güzel olacak diyor... Diye içinden konuşuyordu...
-Eveet, anlat bakalım kızıl Sonya, nedir seni bu dalgınlığa sürükleyen şey?
-Kızıl Sonya mı?
-Evet , arkadaşların sana böyle hitap etmiyor mu?
-Evet, evet aslında öyle ama siz nerden biliyorsunuz?
-Can'ım ben bana seni ilk söylediklerinde sıkı bir araştırma yaptım seninle ilgili. Dizilerini izledim, hesaplarına baktım. Seni baya baya tanıyorum sayılır yani. Ordan biliyorum deyip göz kırpmıştı Güleryüzlülüğüyle..
-Aa öyle mi? Ben, bilmiyordum kusura bakma. Şaşırdım da biraz aslında.
-Niye şaşırdın kız? E partnerlerin uyumu kimyası çok önemli. Bizde başrolleri iyice eleyip sık dokuyoruz. Ama siz güzel olacaksınız bak gör. Ben anlarım, sizde başka bir şey olacak.
-Öyle mi dersiniz.. Bakalım.. Göreceğiz hep birlikte. Bu arada o nerde? Ben mi erken geldim ?
-Yok yok sen tam vaktinde geldin de o biraz erken geldi. İçerdeydi senaryo textine göz gezdirecekti. Dur ben bakayım geleyim hemen.
-Tamam, peki.
Elçin burda olduğunu duyunca vücut ısısının neden birden hareket ettiğini algılayamadı. Ne vardı yani Ateş basacak şimdi? Daha görmemişti bile? Hem, hem kendisini tutmalıydı, saçma sapan davranıp insanların kendisi Hakkı'nda yanlış düşüncelere varmasını istemezdi. Olduğu gibi olmalıydı. Sıcak, heyecanlı, gülücükler saçan... Ama barışı gördüğü Zaman'lar tam zıttı biri oluyordu. Soğuk , kararsız ve donuk... Tam o anda içeri giren iki beyefendiye baktı. Az önceden beri oynadığı parmakları birden durmuş yavaşça yutkunmuş ve gözlerini barışa dikmişti...

Elbar - Hisset Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin