Bölüm 1

553 36 46
                                    

Sabah alarmıma tekme atarak uyandım. Allah aşkına hangi manyak alarmımı ayağımın dibine koymuştu? Pardon o bendim dimi. Hızla ayağa kalktım ve lavaboya gittim. Oradaki eğlenceli (!) İşimi bitirip giyindim. Aynanın önüne geçtim. Neden okul üniformamız bu kadar kötüydü. Hangi akılla turuncu ile kahverengi okul üniforması yaptırmışlardı acaba?

"Pislikler. Ne olurdu daha güzel bir üniforma yapsanız."dedim söylenerek. Çantamı sırtıma aldım ve aşağı ben sofraya gelmediğim için söylenen annemin yanına oturdum.

"Günaydın baba, Günaydın anne. "Dedim neşeyle.

"Günaydın kızım. "Dedi ikisi de aynı anda. Artık buna alıştığım için aynı anda 'Günaydın' demeleri ürkütücü gelmiyordu.

"Baba biliyor musun devlerin 3 kaşı varmış?" Dedim. Babam bir süre suratıma ciddi miyim diye baktı. Her zamanki ifadesizliğimi görünce konuştu.

"Haneul yürü git derslerine çalış. Bunlarla uğraşma. "Dedi hafif kızarak. Onu umursamadan anneme döndüm.

"Anneeeğğğ babam beni dövdü. "Dedim ağlama taklidi yaparak. Annem bana bezgince baktı .

"Haneul, kızım sabah sabah bu enerji nereden geliyor? Hem babana bulaşma. Bugün fazla mesaiye kalması gerek. "Dedi annem. Başımı hızla babama çevirdim.

"Sen niye kalıyorsunki mesaiye başkaları kalsın. Hep sana yıkıyor işi pis üşengeçler. Banane izin vermiyorum mesaiye kalmana."dedim kaşlarımı çatarak.

"Aman da aman. Küçük Haneul sinirlenirmiymiş. Agucuk gugucuk. Hadi hadi fazla konuşma da okula git. "Dedi babam gülerek. Yine benimle dalga geçiyordu. Bunun sebebi bir alışkanlığımdı. Ne zaman kaşlarımı çatsam dudaklarımı da sarkıtırdım. Ayağımı yere vurdum ve atarlanarak dış kapıya ilerlemeye başladım. Bunda beni çikolata ile kendilerine batrıştıramayacaklardı. Çok pis küsmüştüm. Hatta bana onlarla barışmam için yalvaracaklardı. Kapıyı çarparak dışarı çıktım. Ama unuttuğum bir şey vardı ; HARÇLIĞIM. Atarlı ergen Haneul modumdan çıktım ve kapıyı tekrar çaldım. Annem bunu yapacağımı bildiği için kapıyı açtı, suratıma parayı atıp geri kapıyı kapattı. Suratıma attığı parayı yakaladım ve okula ilerlemeye başladım.

Lise 3tüm ve lise 3ler arasında tanındığım için okulun bahçesine girer girmez yanıma bir kaç arkadaşım gelmişti.

"Haneul Naber? "Dedi Baekhyun.

"Haneul kankaaağğğ" diye böğürdü Hyesu. Hyesu'yu takmadan Baekhyun'a döndüm.

"İyidir senden?" Dedim Baekhyun'un omzuna hafif (!) Bir yumruk atarken.

"Sen bana vurana kadar iyiydim. "Dedi . Gözlerimi devirdim.

"Hadi yürü git kepçük Chanyeol'un yanına. Onunla uğraş başımı şişirme benim. " dedim onu nazikçe (!) Yanımdan kovarken.

"Ne böğürüyon hayvan? " dedim Hyesu'ya dönüp.

"Kankaaağğğ çooook önemli bir şey oldu. Kai ile ilgili. " dedi. Kai bunun sevdiği çocuktu. Aslında gerçek adı Kai değildi,takma adıydı. Gerçek adı Jong İn'di. Her gün kızlara sarkan bir playboydu ama bizim safımız Hyesu buna inanmak istemiyordu.

"Ne yaptı? Yine bir kıza yavşamak dışında. " dedim bıkkınlıkla.

"Bunda çook daha farklı ve seni aşırı sinirlendirecek bir şey. Okul dolabını mahvetti. "Dedi çekingence. Çünkü benim sinirleneceğimi biliyordu. Nadiren sinirlenirdim ama sinirlenince içimdeki kamyon şoförü ve çirkef mahalle kadını birleşip en korkunç yaratığı ; Beni ortaya çıkartıyorlardı.

Öfkeden seğirmeye başlayan sağ gözümü umursamadan yavaş adımlarla okula girdim. Uzun süredir sinirlenmeyen beni sinirli olarak gören kızlar kaçıyordu. Çünkü en son sinirlendiğimde 5 kız kolumdan tutmasına rağmen beni zaptedememişti. Hatta 7 kızı dövüp disiplinlik olmuştum. Nedeni de şaka yapmak amacıyla benim çizdiğim resmi mahvetmeleriydi. Bende dayanamayıp hepsini dövmüştüm. Şimdi aynı olayın mini versiyonunu yaşayacaktık. Bir kolumdan beni durdurmak için tutan Hyesu'ya baktım.

"Kusura bakma ama sevdiğin çocuğu azıcık dövcem. "Dedim. Bana dehşet içinde baktı. Jong İn'in sınıfına hızla girdim. Gözlerim ile Kai'yi arıyordum. Beni görenler sinirli olduğumu anlamışlardı. Yanıma az önce kovduğum Baekhyun geldi.

" Ne oldu Haneul? Sinirlisin. "Dedi elini omzuma koyup. Başımı yavaşça omzumdaki eline çevirdim. Eline olan bakışımı görünce elini hızla çekti.

"Senin şu şekilsiz arkadaşın nerde? "Dedim. Kai Baekhyun ile arkadaştı.

"Kim? Neyse benim arkadaşlarımı bırak sen neden sinirlendin? " Dedi Baekhyun.

"Baekhyun Önümden yıkılman için 1 saniyen var." Dedim. Baekhyun arkasına dönüp sırasına ilerlerken sınıftaki kızların 'yine kimi dövecek' bakışlarını topluyordum. Sınıfa arkadaşı ile gülerek giren Jong İn'i görünce yanına ilerlemeye başladım.

"KIM JONG IN. " diye bağırdım. Kafasını bana çevirmişti. Benim sinirli olduğumu görünce yüzünde 'sıçtım' ifadesi belirdi. Saçından tutup koridorda Jong İn'i sürüklerken diğer herkesin garipseyen bakışlarına maruz kalıyordum.

Onu dövebileceğim sessiz bir ortama çektiğimde hala olayı anlamamıştı etrafa koyun bakışları atıyordu.

"Ha-Haneul ne oldu? Ne yaptım ya ben ?" Dedi korkuyla. Ben cevap vermeden yanımda bulunan sandelyeyi kafasına atacaktım ki Hyesu beni durdurup olayı açıkladı. Hyesu'ya bir şey yapamıyordum çünkü bu gerizeklıyı seviyordum.

"Kırdığı dolap Haneul'un dolabıydı. Hani şu kapağını kırıp içine ölü fareler attığın dolap " dedi. Kai'nin bir an kafası karışmış gibi göründü.

"Nasıl ya o dolap senin değil miydi? "Dedi Kai. Hyesu'ya mı yapacakmış bunu. Hyesu'yu önümden hafifçe (!) İttim ve Kai salağının kafasına sandalye attım. Attığım sandalye ona denk gelmeyince daha da sinirlendim boş olan sınıftaki çantamı Kai'ye attım. Karnına geldiğinde karnını tutarak eğildiğinde tekme atacaktım ki kolumdan çekilmemle durdum. Beni tutan kişiye bakmadan -Hyesu olduğuna emindim- konuştum.

"Hyesu bırak kolumu. "

"Hyesu olduğumu sanmıyorum. "

Arkamı döndüğümde Kai'nin en yakın arkadaşı Kyungsoo'yu gördüm.

ferahtubamarangoz1 sana ithafen

Katil? //KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin