bölüm 2

327 33 29
                                    

Onun bana dokunması ile bendeki tüm siniri o almış gibiydi. Sakinleşen vücudum bileğimi Kyungsoo'dan kurtardım ve konuştum.

"Bundan sonra ben ya da Hyesu ile uğraşmayacaksın. Yarın da dolabımı içindekiler yenilenmiş, eskisinden daha iyi bir şekilde görsem iyi olur. "Dedim ve az önce Kai'ye attığım çantamı aldım ve kenarda olayları sinema gibi izleyen Hyesu'yu kolundan sürükleyerek sınıftan çıkardım.

"Yanlış mı gördüm ben ? Yoksa cidden sen sakinleştin mi ? " hayretle konuşan Hyesu'ya bakıp kafam ile onayladım. Bu olay bana göre bile şaşırtıcıyken 6 yıllık arkadaşımı ne kadar şaşırdığını tahmin edebiliyordum. Ama yine de onu abartmış gibi göstermem lazımdı yoksa tüm gün başımın etini yiyebilirdi.

"Abartma Hyesu. Sadece sinirli tarafım onun yeterince dersini aldığını düşünüp sahneden ayrıldı. " dedim. Bana inanmaz gözlerle baktı.

"Haneul farkında mısın bilmiyorum ama senden bahsediyoruz. En son sinirleniğinde 7 kızı dövmüştün tek başına ve bunların hepsi de saçma bir resim içindi."dedi. Onun saçma bir resim dediği şey benim duygularımın merkeziydi.

Gözlerimi devirdim ve hiç bir şey demeden yanından geçip sınıfıma gittim. Dersin başlamasına 5 dk vardı. Çantamdan okuduğum kitabı çıkardım ve okumaya başladım. Okuduğum kitap 'Kibar Hırsız' dı. Arsen Lüpen'in sevdiğim bir kitabıydı. 3. Kez okumama rağmen her seferinde aynı hissi yaşıyordum. İçeri giren hoca ile kitabımı çıkışta kütüphaneye gidip okumak üzere çantama attım ve ayağa kalktım. Sıkıcı bir edebiyat dersine daha giriş yapmıştık.

Hoca ünlü edebi eserlerin isimlerini ve yazarlarını anlatırken ben, hocanın anattığı yazarlarından birini edebiyat kitabından baktığım portresini çiziyordum. Ders bitip teneffüs zili çaldığında sıramın önünde bir siület belirdi. Kafamı kaldırmadan çizimimin karartmalarını yapmaya devam ettim.

"Bu kim? " Kyungsoo'nun sesi kulaklarıma ulaştığında başımı sıradan kaldımadan cevapladım.

"Derste işlediğimiz ünlü edebi eserlerin yazarlarından biri. " dedim. Bu aralar bu velet fazla mı karşıma çıkıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu?

"Bay bay. " dedim ve Kyungsoo'dan kurtulmak için hızlı adımlarla kantine gittim. Onunla görüşmeyi sevmiyordum. Onu her gördüğümde garip hissediyordum çünkü. Sanki onu aldatmış gibi.

Kantin gittiğimde kendime 3 çikolatalı süt aldım ve boş bir masaya oturdum. Kendi sütümü içerken yanımdaki sandalyelerin çekilme sesleri kulağıma ulaştı. Kimin oturduğuna baktığımda sabah kovduğum Baekhyun ve Chanyeol olduğunu gördüm. Baekhyun'a baktığımda güldü.

"Ne oldu? Niye bakıyorsun ? Yine mi kovcan ?" Dedi Baekhyun. Ona göz devirdim ve konuştum.

"Sabah sinirliydim Baek. Ondan öyle oldu pardon. "Dedim önlerine kendim için aldığım çikolatalı sütlerden önlerine birer tane koydum. Baekhyun vakit kaybetmeden çikolatalı sütü açarken bana cevap verdi.

"Bu harika şey sayesinde affedildin. "

Çenesiyle çikolatalı sütü işaret ettiğinde güldüm. Gülerken gözlerimle bukunduğum yeri İnceleme gibi bir huyum vardı maalesef. Yine gülerken etrafı incldiğimde Kyungsoo ile göz göze geldim. Bakışları dondurucuydu. İfadesizce gözlerime bakarken gülümsemem durdu ve önüme döndüm. Bakışları hala üzerimdeydi hissediyordum.

"Ne oldu ? " diye soran Chanyeol'a bir şey yok anlamında elimi salladım ve sütümü içtim.

"Sabah ne oldu diyorum gerizekalı, şimdi ne olduğunu az çok anladım. Sen bana sabah ne oldu da sinirlendin onu anlat." Dedi Chanyeol. Anladığıma dair bir ses çıkardım.

"Bu gerizekalı Kim Jong İn, benim dolabımı bok etmiş. Içi de dışı da kullanılamaz hale gelmiş. Bende sinirlendim kafasına falan. Sonra bu salak benim dolabımı Hyesu'nun dolabı olduğunu sanıp öyle yapmış. Tabi ben de daha çok sinirlendim. Aptal, bir de utanmadan söylüyor ya. Işte sonra onu uyardım falan filan. " dedim. Chanyeol dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kaçırdı ve başıyla onayladı. Sanki söylemek istediği bir şey varmış da söyleyemiyor gibiydi.

"Sana ne oldu ? "Dedim. Bana gülümsedi.

"Bir şey yok, Haneul. "Dedi. Onu kafamla onaylayıp çikolatalı sütümü bitirdim.

Ders zili çaldığında ayağa kalkıp Chanyeol ile Baekhyun'a 'görüşürüz' dedim. Giderken çikolatalı sütümün çöpünü de yanıma aldım. Giderken çöpe attım ve sınıfıma girdim.

Ders kitaplarımı çıkartıp şimdi ki dersimiz olan biyoloji için hazırlık yapmaya başladım. Biyolojiyi severdim. Çoğu öğrencinin iğrenerek baktığı 60 aldığında sevindiği bu derste benim notlarım hiçbir zaman 90'ın altına düşmemişti.

Sınıfa hoca girmeden hemen önce sınıfa gelen Kyungsoo ile göz göze geldiğimizde anlam veremediğim bir şekilde bakıyordu bana. Kafamı iki yana sallayıp sınıfa giren öğretmene saygı amaçlı ayağa kalktım.

》》》》》》》》》》

Sonunda dersler bitmişti. Çantamı kaptığım gibi kütüphaneye gittim. Türünün nadir örneklerinden olan bir insandım. Hem sosyal hem de inek olarak yaşamak zordu ama dediğim gibi bunu başarabilen nadir inaanlardandım. Ama benim inekliğim biraz farklıydı. Zor derslerde hiç zorlanmadan 90 alırken kolay derslerde 70'i anca alıyordum.

Kütüphanenin hoş kokusu burnuma dolduğunda gülümsedim. Okulum bir Düz lise olduğundan fazla çalışkan insan yoktu. Her sınıftan 1-2 çalışkan öğrenci vardı sadece. Kitap kurdu olan insan sayısı da azdı. Hâl böyle olunca kütüphaneye fazla kimse uğramıyordu. Böylece günde sadece bir kere az miktarda olmasına rağmen sıkılan oda kokusunun akşama kadar kalıcı olmasını sağlıyordu. Bu da burayı benim için çok daha iyi bir yer haline getiriyordu.

Rastgele bir masaya oturup çantamdan kitabımı çıkardım. Kaldığım yerden devam ederken kütüphane de sayfa çevirişlerimin sesi yankılanıyordu. Bir süre sonra kitabı bitirdiğimde saate baktım. 18.27. Daha erkendi. Bu yüzden biraz daha burda durmaya karar verdim. Bugün verilen tarih ödevi için araştırma yapacaktım.

Bu kocaman kütüphanenin rafları arasında gezinirken okuldaki öğrencilerin ne kadar aptal olduğunu düşünmeden edemiyordum. Böyle bir cenneti nasıl görememişlerdi ?

Arkadan birisinin dürtmesi ile arkamı döndüm.

"Merhaba Haneul."

Söylediklerimde haklıydım. Burası cennetti. Karşımdaki taş varlık da melek.


Katil? //KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin