Ben Kyungsoo'ya şok içinde bakarken içeri girdi.
"Ne oldu Kyungsoo? "Dedim onu salona yönelendirirken.
"Önemli bir şey değil. Sadece yapıtlarım tamamlamadan önce nasıl hissediyorlar merak ettim. " dedi korkutucu bir ses tonuyla.
Ne dediği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Kafa karışıklığı ile baktım ona."Ne diyorsun ya ? " dedim ilk yardım çantasını ararken.
Ilk yardım çantasını bulduğumda Kyungsoo'ya yaklaşıp yanına oturdum. Yaralarına pansuman yaparken ona söylenmeyi de ihmal etmiyordum.
"Sayın mal, kendine zarar vermekten zevk mi alıyorsun? Sen de bütün erkekler gibi git karı kız kes. Ya da kankan Kai ile dolaşıp bara falan git yani. Işın gücün yok mu senin geçip dayak yiyon? "
Koluna açılmış küçük yarayı temizlerken birden elimden tutup beni durdurdu. Ona 'ne yapıyorsun?' bakışı attığımda bana yaklaştı. Burunlarımız birbirine çarpınca yutkundum. Ellerim terlerken geriye çekilmek için çabaladım. Ama bir elini beline atarak beni kendine iyice yaklaştırdı.
"Beni düşündüğün için teşekkür ederim. " dudaklarıma üflercesine konuştuğunda vücuduma bir titreme dalgası yayıldı.
"K-Kyungsoo pansumanını bitireyim sonra konuşuruz ne dersin? Böyle canın acıyabilir. " dedim yaraları aklıma gelince. Bana az önceki korkunç sesine tezat bir şekilde güldü. Şu an çok masum görünüyordu. Ben de ona gülümsedim ve geri çekilmesini bekledim. Geri çekildiğinde kaldığım yerden pansumana devam ettim.
"Teşekkür ederim. " dedi. Ona bakıp gülümsedim.
"Bir şey değil. Ama bir daha böyle yapma böyle. Kendine zarar veriyorsun. " dedim. 1-2 gün önce olsa 'geber' diyeceğim bir insana şimdi yardım etmiştim. Garipti. Sanırım şu cinayet olayı bizi baya yakınlaştırmıştı.
Pansuman olayını bitirdiğimde ayağa kalkıp ilk yardım çantasını yerine koydum. Geç geldiğimde Kyungsoo televizyonu açmış haberleri izliyordu. Onun tam karşısındaki koltuğa oturdum ve haberlere bakmaya başladım.
"İyi akşamlar sayın seyirciler, bültene acı bir haberle başlayacağız. Dün akşam 10 sularında, kameraların olmadığı bir sokakta işlenen biz canilikten bahsedeceğiz. Dün, ders çalışmak için kaldığı etütten çıkmış evine giden Kim Jung, bir ara sokakta vahşice katledildi. Her biz uzvu ayrı köşeye saçılan Jung'un hali görenleri göz yaşlarına boğdu. Kan donduran cinayet Seoul'un ıssız sokaklarında yaşandı. Şimdi olayın yaşandığı yerde bulunan Muhabirimiz Chan Woo ya bağlanıyoruz. "
Spikerin sözleri beynime hançer saplarken duyduklarıma inanmayı reddediyordum. Bu o olamazdı. Bu benim hala sevdiğim Jung olamazdı. Ellerim titremeye başladı. Bunların bir şaka olmasını dileyerek ekrana tekrar baktığımda muhabirin dün akşam benim bulunduğum yerde olduğunu gördüm. Beynim işlevini yitirirken gözlerimi kapattım ve mırldanmaya başladım.
"Hayır , hayır, hayır, hayır, HAYIR. "
Kafamı deli gibi sallıyordum. Kollarımı birbirine doladım ve omuzlarıma yakın olan kısımları tırmalamaya başladım. Kollarım uzun tırnaklarım yüzünden kanamaya başlarken bunu umursmadan devam ettim tırmalamaya. Kollarımdan birisi tutunca kıpkırmızı olan gözlerimi açtım. Dolu gözlerim Kyungsoo'ya bulunca ona sarılıp ağlamaya başladım. Tamam Jung şerefsiz olabilirdi ama özünde iyi biriydi. Ablası intihar etmeden önce iyiydi ama geçen sene intihar eden ablası yüzünden deiişmişti. Işın kötüsü de ablası geçen ene tam olarak bugün intihar etmişti. Ailesinin halini düşündükçe daha kötü oluyordum. Ona beslediğim küçük duygu kırıntısı da beni daha çok üzülemeye itiyordu.
》》》》》》》》》》
.
.
.
.
.
.
.
.
(3 gün sonra)
》》》》》》》》》
Boş gözlerle dersi anlatan hocaya bakarken ek sesini bir an önce tenefüs olmasıydı. Zil dualarımı duyuşçasına çalarken sıranın altındaki resim kağıdını çıkartıp Jung'u çizmeye başladım. 3 gündür tek hissederek yaptığım şey buydu. Diğer aktiviteler zorunluluktan duygusuzca yaptığım zaman kayıplarıydı.
Birden kağıt elimden çekilince yeni bir kağıt çıkartıp tekrar çizmeye başladım. O da elimden çekilince boş bakışlarımı Hyesu'ya çevirdim.
"Haneul! Kaç gündür böylesin. Bir son ver şu depresyonuna. " dedi bana şefkatle baktı. Derin bir nefes aldım.
"Sadece içimden gelmiyor gülmek. "Dedim . Hyesu aklına bir şey gelmişçesine bana baktı ve gitti.
5 dakika sonra yanında Baekhyun ve Chanyeol ile geldiğinde planını anlamıştım. Depresyonda olduğumu bilmeyen Chanyeol ve Baekhyun'u üzerime salacaktı.
"Haneul, kanka sen depresyon da mısın? " Baekhyun sorduğunda bezgince başımı sallayarak onayladım onu.
"Vay kankama bak be! Depresyona da girermiş. Seni gidi seni, çakal! Ee depresyon nasıl bir yer?" Chanyeol dedi Chanyeol. Ona boş bir bakış attım ve yaptıkları saçma hareketleri izlemeye başladım. Gözlerini şaşı yapan Chanyeol dengesini kaybedip yere yapınca istemsizce kıkırdadım.
"Beni böyle çizsene Haneul. " Baekhyun konuştuğunda dikkatimi ona verdim.
Baekhyun önümdeki sıraya uzanarak elinin tersini dramatik bir şekilde alnına koymuştu.
Chanyeol onu iterek yere düşürdü ve Baek'in az önce yattığı yere oturdu. Ağzına kalemi aldı ve ısırırken konuştu.
"Beni şöyle çok zekiymişim de bir şeyler düşünüyormuşum gibi çiz Haneul. "
Kahkaha attığımda Hyesu Chanyeol'u itti ve onun yerine kendi oturdu.
"Boş ver onu. Beni çiz sen Haneul. Beni. Beni . Bihter'ini. "
Kahkaham şiddetlendi. Bu şebekleri seviyordum.
"Cidden siz ne biçim canlılarsınız ya?" Dedim sonunda siddeti azalan gülüşlerim arasında. İleride ne olacağını bilmiyordum ama bildiğim tek bir şey vardı o da bu şebeklerin beni her zaman mutlu edeceğiydi.
°•°•°•°•°
İleride olacakları düşündükçe ben tırsıyom lan neyse kendinizi psikopatça her şeye hazırlayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil? //Kyungsoo
Mystery / ThrillerKatil? Bu Baykuş çocuk sadece moda katili olabilirdi bana göre. Ama o ruhum ve kalbim ile birlikte onlarca kişiyi gözünü kırpmadan öldürebilecek kadar büyük bir katildi.