Bölüm 8

175 27 13
                                    

Tüm gece ona ne olduğunu ve şimdi ne olacağını düşünmüştüm. Ağlarken uyuyakalmıştı ben de onu dizlerime yatırarak saçlarını okşamıştım. Arada benden özür dilemiş ve arada arasında bağlantı kuramadığım cümleler kurmuştu.

Sabah olduğunda yavaşça ellerimi saçlarından çektim.

"Kyungsoo. Kalk hadi. " dedim. Yavaşça kafasını dizlerimden kaldırdı. Bana gülümsedi ve konuştu.

"Günaydın. "

Aynı şekilde gülümsedim ve cevap verdim.

"Günaydın. "

Koltukta doğruldu ve gerindi. Benim sormaya korktuğum soruyu bana sordu.

"Dün tam olarak ne oldu? "

Bir süre etrafa baktım. Ne demem gerektiğini düşündükten sonra yavaşça ağzımı açtım.

"Dün... bana sarıldın ve ağladın . Sonra uyuyakladın. Bende seni taşıyamayacağım için dizlerime yatırdım. için kadar. "

Suratını buruşturdu ve konuştu.

"Ahh tam bir rezillik. Bu kadar rezil olabileceğimi tahmin etmezdim. "

"Bence o kadar rezil olmadın ama yine de sen bilirsin. Neyse hadi gel kahvaltı hazırlayalım. " dedim ve ayağa kalktı. Mutfağa girince kolumu tuttu. Ona dönüp baktım.

"Neden bir anda iyi davranmaya başladın? Yoksa bana acıyor musun? " dedi kaşlarını çatarken. Cidden saçmalıyordu. Dünya üzerindeki hiçbir güç beni iyi davranmaya zorlayamazdı. İçimden geldiği gibi davranırdım. Ya da işime geldiği gibi.

"Ben niye sana acıyım. Acısam kendime acırım. Ve şu dünyadaki hiçbir şey beni iyi davranmaya zorlayamaz. " dedim kolumu ondan kurtarırken. Hızlıca kahvaltıyı hazırladım. Hızlıca yedikten sonra topladım.

Bu süreçte ikimizde konuşmamıştık. Yapacak bir iş kalmadığında beni izleyen Kyungsoo'nun yanına gittim.

"Bana kalem kağıt verebilir misin? Çizim yapıcam. " dedim ona bakarak. Bana baktı ve kafasını salladı. Ayağa kalkıp giderken yutkundum. Tırsmaya başlamıştım.

Gülümsemediği zamanlar hiç iyi şeyler olmuyordu. İşin kötü yanı şuan gülmüyordu.

Düz bir ifade ile yanıma gelip kalem ve kağıdı bana uzattı. Kısa bir teşekkür edip salondaki koktuklara oturdum. Önümdeki büyük sehpaya kağıtları koyup çizmeye başladım. Annemi çiziyordum. Çizerken gözlerim dolmuştu. Acaba şuan nasıllardı? Beni çok merak etmişler miydi?

Sonunda önümü göremeyecek kadar gözlerim dolduğunda kalemi bırakıp ağlamaya başladım. Göz yaşlarım özgürlüklerine kavuşan mahkumlar gibiydi. Gözlerimden çıkmak için can atıyorlardı. Belimde kollar hissettiğimde kasıldım. Başını omzuma koyan Kyungsoo her hareketi ile beni daha çok kasıyordu. Boynuma ufak öpücükler bırakıyordu. Bu karnımda olduklarından haberimin olmadığı orangutanları harekete geçirmişti. Heyecalanmıştım ama bunu sebebi bana olan yakınlığıydı. Şuana dek hiç bir erkekle yakınlaşmayan vücudumun buna tepki göstermesini normal karşılayıp sesimi çıkarmadım.

"Geçicek. Her şey yoluna girecek." Sesi beni rahatlatıyordu. Bir süre sonra ağlamam durduğunda yanıma oturdu. Ona sarıldım.

Sanırım bu psikopata alışıyordum.

Katil? //KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin