Gözlerimi zorlukla açtığımda başıma bir ağrı saplandı.
"Demek uyandın. Günaydın, meleğim. "
Arkamda her nefes verdiğinde nefesi boynuma çarpan konutuğunda irkildim. Yutkundum ve arkamı dönmek için hamle yaptım. Fakat hareket edemedim. Beynim işlevini yapmayı unutmuş gibi tüm her şeye kendini kapatmıştı. Beynimi ve vücudumu hissetmiyordum. Sadece kafamı oynatabiliyordum. Sanırım korkudan diye geçiştirdim kendimi.
Kafamı beni kaçıran Kyungsoo'ya çevirdim ve ona 'ne oluyor?' bakışları attım.
"Yanlışlıkla vücuduna kısa süreli felç edici ilaç enjekte ettim. Ama yanlışlıkla (!) 1 saate düzelirsin merak etme. Çok sakarım sanırım. Özür dilerim senden. " Deyip kırkırdadığında ürkmüştüm. Eğer vücudumu hissetseydim tüylerimin diken diken olacağına emindim. Kyungsoo'ya bir kez daha akıp kafamı tavana çevirdim tekrar.
Son günlerdeki tuhaf (?) Davranışlarından bir şeyler olduğunu anlamalıydım. Bir şeyler olduğunu anlamadığım için içimden kendime küfrettim.
" Seni salonda bekliyorum~ 30 dakikaya kadar gelmezsen olacaklardan ben sorumlu değilim." Kapıdan çıkmadan önce bunları söylemişti. Yutkundum.
Bu çocuk cidden manyaktı. Önceden tanıştığımız 3 sene boyunca sessiz olarak tanımlardım onu fakat sessiz değildi. Kendi hayal dünyasında kalmayı tercih eden bir sosyopattı.
Kollarımı tekrar hissetmeye başladığımda bacaklarımı hâlâ hareket ettiremiyordum. Kollarımı hareket ettirip güldüm. Cidden felç kalmak kötüydü. Felçli hastalara dua ettim ve üst vücudumu hareket ettirebildiğim için şükrettim.
Kyungsoo'nun yapabileceklerinden korktuğum için yattığım yataktan sürünerek indim. Kollarım ile sürünerek kapıya doğru ilerledim. Kapının açık olmasına şükredip odadan çıktığımda etrafa baktım. Salon Nerede olabilirdi ki?
Ben bunu düşünürken tüm evde Kyungsoo'nun sesi yankılandı.
"Son 7 dakika Haneul! "
Korkuyla titrerken sesin geldiği yere doğru sürünmeye başladım. Ellerim ile yerde kendimi sürümek zordu. Bundan sonra her gün spor yapmayı aklıma kazıdım ve tüm gücümü kollatıma vererek ilerlemeye devam ettim.
Sonunda sesin geldiği yere geldiğimde Kyungsoo'nun sırıtan yüzü ile karşılaştım. Odanın ortasına doğru kendimi sürüyüp ortaya attım. Kollarım cidden çok ağrıyordu.
"Bu sefer kolaydı fakat bir dahaki sefere bu kadar kolay olmayacak. " dedi yüzümün dibine girerken.
Birden beni kucağına aldığında hareket edecek enerjim yoktu. Sadece zor açık tuttuğum gözlerim ile ne yaptığına bakıyordum. Sonunda beni bir sandalyeye oturttu. Önümdeki masaya yemek koymaya başlarken onu izliyordum.
Neden beni kaçırmıştı? Neden böyle şeyler yapıyordu? Bilmiyordum ama bildiğim bir şey varsa o da sağlıklı olmadığıydı.
Sonunda masayı 5 tür yemekle doldurduğunda gülümseyerek yanımdaki sandalyeye oturdu.
"Hadi ye. Acıkmış olmalısın. " dedi kendisi yemeye başlayarak. Kafamı iki yana salladım. Bir süre bana baktı. Ona bakmak istemediğim için önümdeki tabağa bakmaya devam ettim.
Birden tabakları alıp yere fırlatmaya başladı. Tüm tabaklar yer ile buluşup parçalandığında yanıma geldi ve yüzümü sertçe tek eliyle tuttu. Ben korkudan titrerken konuştu.
"BANA BAK SÜRTÜK, SABAHTAN BERİ KONUŞMADIĞIN İÇİN SİNİRLİYİM ZATEN! BENİ ZORLAMA YE YEMEĞİNİ!"
Korkuyla başımı salladığmda, boş olan eliyle saçımdan tutup aşağı doğru çekti.
"BANA CEVAP VER!" bağırdığında isediğinin sesli bir cevap olduğunu anladım.
"T-ta-tamam. Y-yi-yiyece-yiyeceğim. " dedim korkuyla. Çatılan kaşları gevşerken yüzümü bıraktı. Gülümsedi ve konuştu.
"Tamam o zaman ben gidip yemek yapayım sana. Şuraları da toplayayım gelirim."
Az önce bağırıp çağıran psikopat o muydu cidden?
"T-ta-tamam. " dedim ve beklemeye başladım.
Buradan acilen kaçmam lazımdı. Ben bu psikopatla baş edemezdim. Ama biliyordum ki kaçmaya çalışsam çok daha kötü olacaktı. Ne tür bir aksiyon filminin içindeydim ben?
°•°•°•°•°•
Dadadadad Tada
WELCOME PSIKOPAT KYUNGSOO
Ufak bir İftar süprüzü.
Bundan sonra her gün yb gelecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil? //Kyungsoo
Mystery / ThrillerKatil? Bu Baykuş çocuk sadece moda katili olabilirdi bana göre. Ama o ruhum ve kalbim ile birlikte onlarca kişiyi gözünü kırpmadan öldürebilecek kadar büyük bir katildi.