Hala sevdiğim eski sevgilim karşımda dururken ben donakalmıştım. Sonunda konuşma yetimi geri kazandığımda konuştum.
"Sana da merhaba, Jung. Ne arıyorsun burda? "
Okuldaki 'gerizekalılar' sınıfına giren bir çocuğun kütğphanede ne işi olabilirdi ki?
"Aslında buraya başka bir şey için gelmiştim. "Dedi ve çenesiyle biraz ilerde bize bakan kızı gösterdi. Suratımı buruşturdum. Kalbimin üzerine kezzap dökülmüş gibi yanarken konuştum.
"O zaman işine devam et. Beni rahatsız etme. "Dedim istediğim kitabı hızlıca buldum ve kütüphanenin en ıssız yerine gidip okumaya başladım. Ama aklımın Jung'da olması okuduğumu anlamamı zorlaştırıyordu.
》》》》》》》
Karanlık Gökyüzü eşliğinde ilerlerken korkmadan edemiyordum. Sokaklar ıssız değildi. Çünkü ıssız olabilmesi için az insan olması lazımdı. Ama sokak kelimenin tam anlamıyla boştu.
Bir süre ilerledikten sonra karanlıkta bir sıvı birikintisine denk geldim. Işık olmadığı için rengini tam göremiyordum ama su olamayacak kadar koyu bir renkti. Ayağımın altında ezildiğini hissettiğim taş kadar küçük ama taştan daha yumuşak şeyler vardı. Yine karanlıktan dolayı ne olduğunu anlayamıyordum.
Korkmaya başladığımda adımlarımı hızlandırdım. Korkumu geçirmesi için telefonumdan oyun oynarken telefon birden elimden düştü. Telefonu ışığı az önce bastığım sıvı birikintisine ve ayağımın altında ezilen küçük parçalara ışık tutarken kanımın akmayı durdurduğunu hissettim.
Çünkü o 'sıvı birikintisi' bir kan gölüydü. Çünkü ayağımın altında ezilen o 'şeyler' kesilmiş parmaklardı.
Vucüdüm hayat belirtisi vermeyi bırakmış, hislerim vücudumu terk ediyordu. Beynim hareket emri vermeyi reddediyordu. Korkuyu her hücremde hissediyordum. Sanırım vücudumu terk etmeyen tek hissim korkuydu. Beynimin üzerinde hissettiğim onca şeye rağmen o tanıdık sesi işitmiştim.
"Merhaba, Haneul. Eski sevgilin Jung'a Merhaba demeyecek misin? "
Arkamı dönmeye çalışmam da vücudum bana ihanet etmiş gibiydi. Hiç bir tepki göstermiyordu. 1-2 dakika sonra bana yaklaşan ayak sesleri ile gözyaşlarım boşalmıştı. Tepki verebildiğim için sevinmek şuan bana en uzak olan şeydi.
Hislerim yavaş yavaş vücuduma geri dönerken titremeye başladım. Tanıdık kişinin bana yqklaştığını belli eden adım sesleri kulağıma doldu.
"Hadi ama onca yıllık geçmişiniz var onunla. Nasıl konuşmazsın? " Kyungsoo'nun sakin sesi beni çıldırtacaktı. Ne dediğini algılayamayacak kadar korkmuştum.
Bir yerlerime kaçan sesim yüzünden konuşamıyordum. Ki bu durumda konuşmak da istemiyordum.
Ne biçim bir caniydi bunu yapan katil?
Sonunda hareket yetimi tekrar kazandığımda arkası döndüm. Beklediğim gibi Kyungsoo tam karşımdaydı. Ama yüzünde beklediğim o 'korkmuş, iğrenmiş' ifade yerine gülümseyerek bana bakan 'psikopat ' yüzü vardı. Bunu şok olmasına yordum ve onun da benim gibi buradan geçerken bunları fark etmiş bir genç olduğunu düşünerek yanına yaklaştım. Ona sarılırken içim çıkarcasına ağlıyordum.
"Hala soruma cevap vermedin ama." Dedi. Bir süre daha ağladım ve sakinleşmeyi bekledim.
"Be-beni g-gö-götür bu-buradan." Kekeleyerek titrek bir sesle kurmuştum cümleyi.
"Neden ? Eserimi beğenmedin mi? Senin resimlerin kadar güzel değil ama idare et. " Ne dediği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Geldiğinden beri dedikleri beynime 'bla bla bla' şeklinde işliyordu. Sadece sesini duyuyordum.
"Lü-lütfen, lütfen göt-götür beni" dedim.
"Peki, o zaman şimdilik erteliyorum sohbeti. " dedi. Beni kucağına aldı ve ilerlemeye başladık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Önemsemiyordum da. Aklımdan o iğrenç görüntü silinmiyordu. Kyungsoo'ya minnettardım. Beni o sokakta nasıl bulmuştu , neden oradaydı bilmiyordum ama yine de minnettardım.
Ne kadar süre kucağında ilerlediğimizi bilmiyordum. Çünkü o süre ben ağlamak ile meşguldüm.
》》》》》》》》》》》
Uyandığımda tanıdık olmayan bir odadaydım. Dün gece olanlar aklıma geldiğinde Kyungsoo'nun odası olabileceği ihtimali geldi aklıma. Yataktan indim ve odadan çıktım.
mutfak olduğunu düşündüğüm yerden sesler geliyordu, o tarafa gittim.
Kyungsoo kahvaltı hazırlıyordu. Bana arkası dönük olduğu için hâlâ beni görmemişti. Hazırladığı masaya gözüm kayınca ağzımdan çıkan 'wooow' nidasına engel olamadım.
Kyungsoo arksaını dönerek bana baktı ve gülümsedi.
"Uyandın mı?"
"Yok, ben hâlâ uyuyorum. "
"Tamam, o zaman uyu. Uyanınca görüşürüz. "
Aramızdaki saçma diyalog bitince güldüm. Ama aklıma dün gece gelince gülüşüm havada asılı kaldı.
"Dün gece için teşekkürler. " dedim kurduğu sofraya otururken. O da yanıma oturduğunda yemeye başladık. Daha doğrusu o yemeye başladı. Ben dün geceki olaylar yüzünden ağzıma bir lokma bile koyamıyordum.
"Neden yemiyorsun, Haneul ?" Dedi Kyungsoo yemeyi bırakarak.
"Gerginim. Dün gece olanlar aklıma geldikçe titriyorum. " dedim gerçekleri söyleyerek. Elini koluma koydu ve kolumu sıvazladı.
"Korkma." Dedi. Aklıma dün dedikleri gelince tekrar ona baktım.
"Dün bir şeyler diyordun? Neydi o ? Unuttum. " dedim merakla. Yarım ağız güldü. Şuan çok korkutucu görünüyordu."Önemli bir şey değil ya . Sadece 1-2 engeli yok ettiğini söyleyecektim. " dedi kafamla onu onayladım ve telefonumu çıkartıp annemi aradım.
》》》》》》》》》
Olayları annemgile anlattığımda annemgil beni Kyungsoo'nun evinden almış ve eve götürmüştü. Yaklaşık 2 saat süren sarılma-ağlama sürecinden sonra hastaneden benim için rapor almıştı annem. Şimdi de evde oturmuş olanları düşünüyordum.
"Haneul, kızım! Ben karşı komşuya geçiyorum. Bir şey olursa ara. " annemin bağırışı kulaklarıma dolunca cevap olarak bn de bağırdım.
"Tamam, anne."
Annemin gittiğini belirten kapı sesi evde yankılandı.
Bir süre sonra kapı çaldı. Babam olması umuduyla gittim. Gerçi saat 20.07 de başka kim olabilirdi ki?
Ama kapıyı açtığımda karşıma çıkan yüz tüm düşüncelerimin Aksine Kyungsoo'ydu. Ağzı yüzü dağılmış, psikopatça gülen bir Kyungsoo.
••••
Bu hikayeyi yazmak çok zor lan. Gizem/Gerilim olacağı için zorlanıyorum baya. Ilk defa böyle bir kitap yazıyorum ferahtubamarangoz1 Özür dilerim. Biraz saçma ilerliyor ama ileride neden olduğunu anlayacaksın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil? //Kyungsoo
Mystery / ThrillerKatil? Bu Baykuş çocuk sadece moda katili olabilirdi bana göre. Ama o ruhum ve kalbim ile birlikte onlarca kişiyi gözünü kırpmadan öldürebilecek kadar büyük bir katildi.