Kapımın alacaklı gibi çalınması ile uyandım. Hemen yataktan kalkıp kapıya koştum ve kilidini açtım. Kapıyı açtığımda ne halde olduğumu bilmiyordum, kesin saçım karışmış bir vaziyettedir ama salla yaa. Karşımda Yiğit duruyordu.
"Söyle ne var başımın belası yaa ne var yine ne istiyorsun?"
"Acıktım."
"Ekmek arası birşey yap ye niye rahatsız ediyorsun beni!!"
"Üşeniyorum sen yap hadi."
'Allahım sabır' diyerek merdivenlerden indim. Uyku sersemliği ile ekmeği alıp içine bal peynir falan koyup verdim.
Birşey demedi öküz. Insan teşekkür eder, tabi sen insan değilsin. Merdivene yöneldiğimde "Pişt, adın neydi ya?" Allahım sabır iyiyim, tamam.
"Melek!" Dedim dişlerimin arasından.
"Melek çabuk hazırlan okula gidiyoruz. Beklemeyi sevmem hadi." Dedi emir verecek şekilde.
"Sana ne oluyor ki? Sanki aynı okuldayız." Dedim. Oda beni hiç bekletmeden sağolsun "Evet aynı okuldayız. Hadi Melek!" Oflayarak odama yöneldim.
Evden hemen çıkmak için siyah pantolon ile siyah bir tişört geçirdim üzerime. Saçlarımı taradıktan sonra klasik makyajımı yaptım. Merdivenleri ikişerli üçerli inince Yiğit'in salonda olmadığını fark ettim.
"Yiğit!!" Diye seslendim. Birde bana diyordu acele et diye, şimdi beyfendi ortada yok. "Geldim." Merdivenlerden iniyordu ve bende onu inceliyordum. Deri ceket falan yakışmıştı. Çok azıcık yakışıklı olmuş diyebilirim, ama azıcık. Konuşmaya başlayınca kafamdaki kendi kendime yaptığım diyaloğu kestim. "Hadi gidelim. Geç kalmayalım." Dedi.
"Bekleyenin var herhalde."
"Okulun kızları yakışıklı bir çocuk bekleyince ve oda ben olunca onları bekletmek çok zalimce olmaz mı?"
"Ego tavan yaptı gene." Ters bir bakış atıp dışarı çıktım. Kayra bu gerizekalıya maruz kalmasın diye ona bugün okula yalnız yürümek istediğimi belirten bir mesaj attım. Bir yandan da aklım Yiğit'teydi. O bizim okuldaysa neden ben hiç görmemiştim. Bu soruyu ona sormam daha doğru olacağından hiç beklemeden sordum.
"Yiğit sen bizim okuldaysan, ben seni neden daha önce hiç görmedim?"
"Çünkü ben yeni geldim okula." Dediği an o gün Kayra'nın dediği aklıma gelmişti.
"Sen 12. Sınıf mısın?" Şaşırmıştım. "Evet." Dedi.
Okula gidene kadar bir daha hiç konuşmamıştık. Bahçeye girerken Yiğit hiç beklemediğim bir hareket yapıp elini omzuma attı. Yüzümü direk ona çevirdim. Sonra etraftan 'oha bu Melek ile mi sevgili?' soruları duyunca bahçeye göz gezdirdim. Neredeyse herkes bize bakıyordu, bakışlarımı Yiğit'e çevirdiğimde pis pis sırıtıyordu. Elini omuzundan itip "Amacın ne?" Diye çıkıştım.
"Sence ne olsun?"
"Ya Yiğit. Görüşmemek üzere eve gelim deme almam seni." Hızlıca okula doğru yürürken kolundan tutup beni kendine yapıştırdı.
"Görüşeceğiz ve beni de eve alacaksın." Dedi emir verici ses tonuyla. Sinirlenmiştim ve kendimi tutamadım. "Sen kendini ne sanıyorsun be!!" Ardı ardına laflarımı sıralamaya başladım "Ya yeter, anneme de söylersen söyle umrumda değil. Ben senin kölen değilim!!" Diye çıkıştıktan sonra sınıfa gittim. Bir kere yardim ettim diye tepeme çıktı bu ne ya.Ders boyunca defterimi boş boş karaladım derse kendimi vermeliydim ama bir türlü beceremedim. Kayra bu durumumu fark etmişti ama birkaç dakika beni izledi ve dayanamayıp "Melek neyin var?" Bu kadar beklemesi bile mucizeydi. "Birşey yok." Dedim hala defterimi karalarken. "Hıı belli hiçbir şeyin yok." Alaycı ses tonuyla bir yandan da 'anlat hadi' bakışlarıyla bana bakıyordu. " Kayra sonra anlatıcam lütfen şimdi birşey sorma." Dedim. Hocanın bizi uyarmasıyla Kayra derse ben ise karaladığım kâğıda odaklandım. Ders bitene kadar ise hiç konuşmadım. Düşündüğüm tek şey Arda ve onu sevdiğimdi. Karşılıksız aşk tüm acılardan kötü müydü yoksa ben mi çok abartıyordum. Onu düşünmek, ona bakmak, onu sevmek huzur vericiydi ama onun beni sevmemesini bilmek tarif edilemeyecek bir acıydı. Onu severken boğuldum ben, hayallerimde, umutlarımda en çok da acılarımda..
Zil çalmış kayra ise kantine tıkınmaya gitmişti. Ben hala hayalet gibi yere dalmış bakıyordum. Taki biri yanıma oturana kadar. Kafami çevirdim ve tabiki Yiğit... "Özür dilerim." dedi gerçekten üzgün bir hali vardı. "Ne için?" Diye sordum.
"Sana fazla emir verici konuştum yani biraz emir verdim diyelim bu yüzden özür dilerim. Seni kırmak, üzmek istemem." Dedi o öyle deyince ikinci bir şans versem mi diye düşünürken 'verim ya her insan ikinci şansı hak eder değil mi' diyerekten "Özrün kabul edildi ama bir şartla." Dedim işaret parmağımla bir yaparak.
"Neymiş?" Kaşlarını hava dikmiş benim cevap vermemi bekliyordu.
"Benle emir verici ses tonuyla konuşmak veya emir vermek yok. Tamam mı?"
"Tamam güzellik." Dedi gülerek.
"Peki o zaman affedildin küçük bey" dediğim anda dudağımın kenarından 1-2 santim ötesini öpünce baya bir şok olmuştum. Hayatımda ilk defa bir erkek beni öpmüştü çünkü. Bu duruma sadece ben değil sınıfımdaki kızlarda şaşırmıştı ve tabiki kapıda duran Arda'da...Okuyup beğendiyseniz alttaki yıldıza tıklamayı unutmayın canlarım..💙💙 Z.B. Ş.Ç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ve Bir Gün
Teen FictionAdam hayatına bir gece ansızın girdi kızın ve hayatını alt üst etti. Unutmak istediği geçmişi kızı her görüşünde tozlu raflar arasından kendini tekrardan belli ediyordu fakat adam kızdan bir türlü uzak duramıyordu. ******************************* ...