-8-

46 6 0
                                    

Beynimin içinde horon tepiyorlardı sanki o kadar çok ağrıyordu ki.Gözlerimi açamıyordum ayrıca adeta kirpiklerim birbirlerine mühürlenmişlerdi. Gözlerimi azıcık zorlanarak açmaya çabaladım ve başarmanın mutluluğunu yaşadım.Gözlerimin odanın ışığına alışmasını bekledim 2-3 saniye.Alışınca gözlerimi tamamen açıp odanın için de gezdirdim.Bu oda benim odam değildi.Yorganı üzerimden atıp ayağı kalkınca üstüm dikkatimi çekti.Üstüm de bana ait olmayan kıyafetler vardı.Beni buraya kim getirmişti.Lanet olsun geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordum.Odanın içinde dolandım bir süre,etrafı inceledim.Gözüm odanın köşesindeki saate takılınca ufak bir çığlık attım.Saat 13.18 idi.Birden bulunduğum odanın kapısı gürültü ile açıldı ve içeri bütün ihtişamı ile Yiğit girdi ve bana dönerek;

''Ne bağırıyorsun kızım kulağımızı siktin'' dedi

''Ne mi oldu başka birinin evinde uyandım,üstüm de başka birinin kıyafeti var,kafamın içinde Karadeniz horon takımı horon tepiyor ve ben dün geceye ait bir bok hatırlamıyorum ve sen niye mi bağırıyorsun diyorsun dedim sesimi az bir şey yükselterek. Ayağa kalktığımda başım döndüğü için yatağa geri düştüm. Dün içkiyi fazla kaçırmıştım herhalde. Karşımda hayvan gibi anırarak gülen bir Yiğit görünce elime geçen ne varsa ona atmaya başladım "Pislik herif! Yardım etme anca gül, uyu, ye, sıç. İşlerin bu, onlar olmazsa sen bir ölüsün zaten."
dedim sinirli bakışlarımı ona yöneltirken. "Ah, bebeğim biliyorum ben mükemmel bir adamım. Hayran cümlelerin bittiyse kahvaltıya gel hadi." Cevap vermeden onu izlediğimde konuşmaya devam etti. "Acıktım da!" dediği an gözden kayboldu. 

"Ya Yiğit burası kimin evi? Neredeyiz? Allah'ım kafayı yiyeceğim!"

Ayağımı yere sürte sürte banyoya açıldığını tahmin ettiğim kapıyı açtım, evet banyo idi. Soğuk su tenimle temas kurunca biraz olsun rahatlamıştım. Yüzümü kuruladıktan sonra evde mutfağı aramaya başlamıştım. Nefis kokuları takip ederek mutfağı buldum. Biri bana bu masanın gerçekten Yiğit'in hazırlamadığını  söylesin. Masada tek kuş sütü eksikti. Evimde bir ekmek arası yapmayan çocuk neler yapmıştı?!

"Bütün bunları sen mi yaptın?" Kaşlarını havaya kaldırarak

"Evet, beğenmedin mi?"

"Hayır ondan değil de sen bi-"

"Neyse ne hadi kahvaltını yap geç kalacağız."

" Nereye?!!"

"Okula." Evet.. Aklım yeni yeni geliyordu. Bir, burası kimin eviydi? İki, üzerimdeki kıyafetler kime aitti? Üç, Okula kitaplarım olmadan nasıl gidecektim. Okuldaki dolapta birkaç kitabım vardı fakat tahminimce bugün olan derslerin kitapları evdeydi. Sorular beynimi yemeye başlayınca bu soruların cevaplarını almaya hak ettiğimi düşünüp Yiğit'e sorularımı saydım.

"Bu ev kimin?"tek kaşımı kaldırarak sordum.

"Benim" onun muydu? Benim evimde ne dişin vardı o zaman gerizekalı.

Bu kıyafetlerde büyük ihtimal senin derken gözlerim fal taşı gibi açıldı. Dur bir saniye... Şu geç algılayan kafam yüzünden neye uğradığımı şaşırdım.

"Beni sen mi giydirdin?" Lütfen Hayır de diyeceğim ama uyurken kendi kendime giyinme gibi bir programım yoktu. Tabağındaki yeşil zeytini ağzına atarken "Evet!" dedi. Yüzüm anın etkisiyle kıpkırmızı olmuştu. 1-2 dakika sessizlikten sonra telefonumun melodisini duydum. Sesi takip ederek sola diye tahmin ettiğim yere geldim. Geniş, ve ferahtı. Salonun ortasında bir L koltuk önünde krem rengi geniş bir sehpa, önünde LCD TELEVİZYON ve L koltuğun arkasında da kahverengi bir yemek masası takımı vardı. Salona göz gezdirdikten sonra arayan annem olduğunu görünce telefona uçtum resmen.

"Efendim?"

"Kızım neden açmıyor sun?" Sesi endişeli idi aha yedim nanayı.

"Tuvaletteydim."

"Peki, ben bugün dönüyorum. Anneannen de biraz bizde kalıp seni görmek istemiş. Babanın da bugün gelme ihtimali var yani anlayacağın bugün ailenin çoğunluğu bir araya geliyor." Yaaa ama ben kalabalık aile ortamında daralırım off anneme  

"Oh oh ne güzel." Yapmacık bir gülüş ortaya koyuverdim.

"Neyse kapatıyorum kendine iyi bak kızım."

"Sende anne." diyerek telefonu kapattım.

 Yüzüm düşmüştü biran da bunu fark eden Yiğit

''Hayırdır yüzün düşmüş'' diyerek yanıma geldi. Bende

'' Annemgil geliyormuş ve anneannemde'' dedim. O da sırıtarak;

''Ahh anladım neden suratın düştü.Bebeğim benimle aynı evde kalmayacağın için üzülüyorsun.'' diyerek kahkaha attı.

Omzuna vurarak;

''Pisliksin yaa senden kurtulduğum için seviniyorum asıl. Haa bu arada üstümdeki kız kıyafetleri kimin yoksa senin mi'' diyerek dalga geçtim.

Biran duraksadı ve kimin olduğunu söyledi ve ben duyduklarımı idrak etmekte zorlandım. 

''Onlar Yasemin'in yani ölen kardeşimin'' dedi.



İYİ OKUMALAR :) YORUMLARINIZI BEKLİYORUZ. 



Ve Bir GünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin