Üç gün olmuştu.
Dale'i görmeyeli üç gün.
Joseph'le,Dale'in bana ilk gösterdiği merdivenlerin orda oturuyorduk.
Ve merak edenlere söylüyorum,
"O,ciddi bir kötü kız."
Ramona ve sürtüklerine benzemiyor,korkunca kaçan ödleklerden değil.O sert kız.Üvey annemle ilgili herşeyi anlattım.
Ve Dale,ondan da bahsettim.
Ona "Güzel surat" diyor.
"Söylesene Jose,nerede olabilirki?"
"Belki uyuşturucu çekmiştir ve sonra annesi onu bulmuştur.Sonra Tokyo'ya taşınmışlardır."
"Çok açıklayıcı oldu."
"Onu arasana Paris?"
Yanaklarımı şişirdim, "Maalesef bunu yapamam."
Gözlerini açtı,"Lütfen numarası yok deme."
"Yok."
"Çok açıklayıcı oldu."
Güldüm.Acı çekiyormuş gibi güldüm.
"Dayanamayacağım,kalk Jose."
"Ne?"
Ayağa kalktım ve ellerimi belime koydum.
"Evine gidiyoruz,Dale'in."
"Delirdinmi? Annesinin bir kaçık olduğunu söylemiştin."
"Sende bir kaçıksın?" Soru soran gözlerle baktım.
Gözlerini kıstı ve bir süre yere baktı.
"Gidelim."
Sırıttım.
"Bekle,bekçi?"
"Halledebiliriz.Spor salonunun kapısı var."
"Ama Paris.."
"Biliyorum,Tyler falan filan.Artık rahatsız olmuyorum.Hadi."
Koştuk.Her zaman ki gibi.
Spor salonun yanında ki demir kapıya uzandım ve beklediğim gibi ses duyuldu.
"Aman Tanrım,Paris.Ne yapıyorsun seni küçük kedicik?"
Tyler...
Şimdi havalı hissediyordum.
Orta parmağımı herkesin görebileceği şekilde kaldırdım ve kahkaha attım.
Tyler'ın ve kızların rahatsızlıkla yutkunduğunu duyar gibiydim.
Joseph'in elini tuttum,dışarı çıkıp kapıyı kapattım.
Evin oraya geldiğimizde ayaklarımın üstünde doğrultdum ve cama baktım.
Kapıyı çaldım.
Bir daha çaldım.
Sonunda Dale'in annesi açtı.
"Ah,Paris."
Elinde ki erkek kıyafeti sarkan çantaya baktım.
"Bir yeremi gidiyordunuz?"
Joseph yere baktı,"Tokyo." Diye fısıldadı.
Dudaklarımı ısırdım,
Kadın bana baktı, "Dale burada değil,Paris."
Evet, o kadarını anladım.
"Peki.."
"Dale,hastanede."
Ne dedi o?
...."Ve bende ona kıyafet götürüyordum."
Sendeledim.
"Ben.."
"Benimle gelmen yeterli Paris."
Joseph bana baktı,
Onunda gelmesi için kafamla işaret ettim.
Arabada ağzımı bıçak açmadı.Korkuyordum,Tanrı'm,korkudan titriyordum.
Halcord Hastanesinin önünde durduk. Asansörde sallanıyordum.
"Yanlış kattayız galiba.Burası Kemoterapi katı."
Dale'in annesi,ağlıyordu.
Asansörün kapısı açıldı,koridorun başında ki odaya girdik.
"Kemoterapi,yani..kanser hastaları için bayan D..."
Odanın ortasında,hasta yatağında yatan Christan Dale'e baktım.
"Paris."
Dale'in annesi ve Joseph dışarı çıktı.
"Böyle öğrenmek zorunda olduğun için üzgünüm."
Yine beni düşünüyordu,oysaki hasta yatağında yatan oydu.
Yaklaştım.Sandalyeyi yatağın kenarına çektim,
"Ağlamaktan nefret ettiğimi söylemişmiydim."
Kanser hastası olması hiçbir şeyi değiştirmiyordu,herşeyi berbat yapan şey acı çekiyor olmasıydı.
"Ben üzgünüm,Dale...Ben.."
"Konuşmana gerek yok,tedavi iyi gidiyor.Üç gündür buradayım...
Eğer gitmek istersen Paris,"
Eğildim,dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.
"Gitmiyorum."
Güldü,gamzeleri dudağının iki kenarında parladı.
"Sigaran varmı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
New York Dream
Teen Fiction"Ve sonra" dedi acı çeken bedeni,soğuk odanın ortasında kucağımdayken, "Ve sonra,beni son kez öpmene izin vereceğim." Dışarı çıkan nefesini yüzümde hissettim,gözlerimden,durmaksızın yaşlar dökülüyordu. Bağırdım,sessizdim ama bağırmıştım.Ruhum çığlık...