-VIII-

163 18 3
                                    

Taylor Momsen'dan sonra,Jose bizi eski erkek arkadaşından çaldığı arabayla eve bıraktı.

Telefonun saatine baktım,gece olmuştu. Sokağın ortasında,sadece Dale ve ben kalmıştık.

"Eee?"

Yere baktım,

"Harikaydı,Dale."

Yaklaştı,aramızda mesafe yoktu.Ellerini belime sardı,

"Sende öyleydin."

Hızlı nefes alıp veriyordum,sonunda dudaklarımız kavuşmuştu.

Daha sonra,muhteşem-cazibeli-çekici-tatlı..-....,gülümsemesini sergiledikten sonra ikimizde evlere dağıldık.

Başım dönüyordu,yatağa yığıldım.

Sabah,geceden kalma gibiydim,yüzümü yıkadım.Gözlerimdeki kalemi sildim ve kahvaltı ettim.

Kapı çaldı,

"Aç şunu Paris!"

"Bakıyorum,Meredith."

Kapıya yöneldim,hızlıca açtım ve karşımda ki çocuğa baktım.

"Tyler?"

Kapattım.

"Tanrı Aşkına Paris?"

Elimde olmadan gülmüştüm,tekrar açtım.

"Ne istiyorsun?"

"Konuşabilirmiyiz?"

"Hayır."

"Paris,buraya kavga etmek için gelmedim.Sadece,davet için."

"Ne daveti?"

Saçmalamaya başladığını hissediyordum.

"Akşam,Ramona'nın yakın arkadaşlarından biri,tanırsın,Sarah.Onun partisi."

"İyide bundan banane? O partiye geleceğimi düşünmedin herhalde."

"Tam da öyle düşündüm."

"Siktir git,Tyler."

"Söylesene,artık yetmedimi? Sürekli kavga ediyoruz.Belki senin şu güzel suratta,zorbalıklardan kurtulur,ha?"

Palavracı.

"Düşüneceğim."

"Ciddimisin?"

"Hayır."

Kapıyı kapattım.Jose'a mesaj attım ve yanıtı oldukça şaşırtıcıydı.

"Delirdinmi? O partiye gidiyoruz,Paris.Bu bir başlangıç olabilir."

Haklı olabilirdi,belkide eğlenirdik.Dale'i aradım ve herşeyi anlattım.

"Bilemiyorum."

"Bende."

"Jose ne dedi?"

"İçki olduğunu duydu ve kabul etti."

"Şaşırmadım."

"Iyi olabilir,Dale...şey-"

"Normalmi?"

"Evet."

"Pekala."

"Parti bir saat sonra,dışarı çıkarsın."

Kapattım,saçlarımı dağınık at kuyruğu yaptım ve bol,siyah bir bluz,altınada kot şortumu geçirdim.

Converse'leri giydim ve sokakta Dale'le beraber Jose'u bekledik.

Parti.

(Burdan sonrasını kesinlikle,Arctic Monkeys Whyd you only call me when You're high ile okuyun.)

Her köşesi kusan gençler ve dans eden kızlarla doluydu.

"Tanrı yardımcımız olsun."

Kısa süre sonra Ty ve Romano'yı gördüm,öpüşüyorlardı.

Romano eğildi,masaya yöneldi ve beyaz bir şeyi..."

"O tozmu?"

"Kesinlikle öyle."

Tyler kafasını kaldırdı ve gülümsedi,oturduk.

"Eeee,Paris.Siz aşk böcekleri nasılsınız?"

Lanet.

"İyiyiz,sanırım."

Dale kıkırdadı.

"Üst kata gidelim." Ben,Dale,Tyler,Romano,Sarah,Esmer bir çocuk ve Jose üst kattaki küçük odaya oturduk.

Romano,bana baktı,

"Dün doğum gününmüş,Paris?"

"Öyleydi."

"Hediyen birazdan hazır olur."

"Ne?"

Pipete benzer bir çubuğu bana uzattı,beyaz tozu ortaya döktü,

"Biraz çek,kafan güzel olur."

"Istemiyorum,Rame."

"Sen bilirsin."

Derin bir nefes aldım,o ise durmadı.

Aniden bıraktı ve güldü,"Ikinci hediyen geliyor."

Polis sesleri duyuyordum.

Romano ve grubu ayağa kalktı,tüm uyuşturucuyu üstüme boşalttı.

Çığlık attım.

Cama yöneldiler,aşağa indiklerini görebiliyordum.

Pislikler.

Dale,ben ve Jose odada polislere bakıyorduk.

"Ebeveynleriniz bunu öğrenince ne diyecek çocuklar?"

"Hayır,ağlamayacaktım.

Sürtükler.

Dale'e baktım,gülüyordu.

"O silahı bize verinde kendimizi halledelim."

Elini alnına götürdü,sanki tabancayla kafasına sıkıyormuş gibi yaptı ve bana baktı.

"Seni seviyorum."

"Bende seni."

Karakola gittik,Meredith'in gelip beni öldüresiye dövmesini bekliyordum.

Öyle olmadı,gece boyunca uyuya kalmış olmalı ki polisler ulaşamadılar.

Fakat Dale'in annesi,bana deli gibi bağırdı.

Şimdi ağlıyordum.

Dale ayağa kalktı,

"Anne,sus."

"Sen sus Dale! Bunlar o kızın yüzünden başımıza geldi.Bir yetim yüzün.."

Dale'in çene kasları gerildi.

"Ne biliyormusun? Bende bir yetim olmayı dilerdim.Çünkü sen...korkunç birisin.Benden de utandığını biliyorum.'

Elimi tuttu,koştuk.

İlk günkü gibi.

New York DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin