"Biz farklı fıtrattanız. O sevilen, ben onu sevmeyi hak eden."
Bugün size Rümeysa'nın hikayesini anlatacağım. Sesi kısık Rümeysa'nın,
Bugün yılbaşı ve 15 gün sonra ilk kız çocuklarını ellerine alacaklarının sevincini yaşıyordu anne ile baba. Birden annenin karnına sancı girdi ve apar topar hastaneye gittiler. Kızımız akşam saatlerinde, bir pazartesi günü, omuzlarında simsiyah saçlarıyla doğdu. Öyleki doktor, kızımıza 'Saçlı kız' diye hitap etti hastaneden çıkana dek. Kızımız sarılık oldu ve 1 hafta daha hastanede yattı. Annesini çok zorlamıştı.
Babası, annesini kırmamak için ilk üç gün Rümeysa diyerek seslendi kızına. Sonra nüfusta değiştirdi karısının gönlünü alarak. Bu ismi yazdırmasınım sebebi okuduğu yazardan çok etkilenmesiydi.
Kızımız büyüdü ve iki ağabeyiyle aşk yaşıyordu. Rüyaları hep kurtlu ve köpekliydi,korkardı. Babasıyla uyumaya bayılırdı ama misafirleri hiç sevmezdi.
Kızımız büyüdü ve 5 yaşına geldi. Bir gün hastaneye gitti, kan tahlili yapıldı ve lösemi olduğu ortaya çıktı. Annesinin dediğine göre babası ilk kez o zaman ağlamıştı karısının gözleri önünde.
Sonra hastaneye yatırıldı ve kızın o zamanki lafına göre 'Beni babam bile buradan almıyor.' diyerek evine gitmekten vazgeçti.
Ama o her zaman garipti, hastanenin sonuçları yanlıştı. Oysaki özel hastaneydi.
Lösemi değildi, sadece kansız ve bağışıklık sistemi zayıftı.
O gün hastanenin o kokuşmuş yatağında babasıyla uyudu. Babasının şükür sözlerini dinleyerek.
Büyüdü.
Annesine hep 'Güzel Kadın' derdi. Öpmeyi çok severdi, annesi hiç sevmezdi ama.
O garipti.
Babası işlerine çalışırken yanında oturup yazı yazmayı çok severdi.
Bir gün babası onu ilk kez ağlattı.
Bisiklet almamıştı, küçüksün düşersin diye.
Odasına kapandı ve gün boyunca ağladı.
Ertesi gün odasında pembe kocaman bir bisiklet vardı.
İnatçılığı o gün filizlenmiş ve dört tekere binmeden, iki tekerlekli bisikleti bir günde öğrenmişti.
Bir hafta sonunda bacakları morarıklardan görünmeyecekti.
Büyüdü ve iki dedesinin isminin aynı olduğunu öğrendi. Çok güldü.
İlkokulda ilk kez toplama yapamadığı için öğretmenine sarılarak ağladı. Sonra öğretmeni onu sakinleştirdi ve yanına oturarak güzelce öğretti.Öğretmeni hala onunla bu olaydan ötürü dalga geçiyor.
Kızımız IQ sınavına girdi ve yüksek çıktı. Ardından bursluluk sınavında derece alıp lise sınavına hazırlandı.
486.
Bu puanı aldı ve istediği yerin puanıydı. İki tercih yaptı ve istediği yer gelmedi.
Annesi ve babasının istediği yer gelmişti.Bir ay hiç gülmedi.
Ta ki babası ona kızıp annesi ikna edene dek.
Sonra bir gün biri öldü ailesinden. İlk ölümdü onun için. İlk kez o gece simsiyah saçlı kızın birkaç teline beyazlar yağmıştı.
Öyle ki okula gidiyor, ağlıyor eve gelince de annesine gözlerini göstermemek için büyük çaba harcıyordu.
Üzüntüden hastalanmış ve ilaçlarla ayakta duruyordu artık. Kimseye söylememişti bunu çünkü o kimseyi üzmek istemezdi.
Annesi sürekli onu kontrol ediyordu artık, ağzı yaraydı artık ve hiç konuşmuyordu.
Her ölüm haberinde ağladı sonra. Kim olursa olsun, odasında sessizce ağlar hep.
Hayvanları çok sever ama incitmekten korktuğu için hiç dokunamazdı. Hala da dokunamıyor.
Bir anda büyüdü sanki. O ağırbaşlı kız artık bir ihtiyara dönüşmüştü. Sonra garip bir şeyler oldu.
Sanırım birine ilk şiirini yazmıştı.
Aradan yıllar geçti. Babası onu çok üzdü ama gönlünü almasını hep bildi.
Odasında 2 tane büyük kitaplığı vardı artık romanlardan oluşan. Onları çok sevdi.
Yazmaya devam etti.
Aradan yıllar geçti, kızımız çok büyüdü. İstediğini yaptı. Belki çok okudu ama yaptı.
Bu kitaptaki bütün olayları yaptı. İsim önemsizdi, bu yüzden isimleri hep değiştirdi.
Tam bir feministti. Bunun için kavga ettiği çok kişi vardı.
Sonra parkinsonu araştırdı bir gün. Bunu bu duygu dünyasındaki tek kurgu olarak kullandı. Ve şimdi o, bir çocuk esirgeme kurumunda.
Elini tutan bir Murat var yanında. Çocuklara oyun oynatıyorlar.
Murat biliyor artık krizlerini. Çaresinin olmayacak kadar ilerlediğini de.
Sonra kalp ritmi bozuluyor. Kan akışı yavaşlıyor ve beyindeki basınç artıyor.
Murat ağlıyor ve çocukları uzaklaştırıyor. Rümeysa biraz halsiz.
İstediği şey oluyor.
O, sevdiklerinden önce ölmeyi her zaman çok istiyor onların acılarını görmemek için.
İstediği yerde, istediği kişi elini tutarak ölüyor.
Kızımızda buruk bir tebessüm, eli sımsıkı tutmuş güzel yazarını. Ona yakışıklı hiç demiyor çünkü o dediğim gibi,
Hep garip.
Güzel daha güzel geliyor.
Son bir istek olarak söylediği şarkıları yayınlamasını istiyor Murat'tan.
Aradan yine yıllar geçiyor ve ilk bölümdeki kızımız devreye giriyor. Murat yaşlı ve hasta.
Senelerce sevdiği ve seveceği kadının hastalığını bedeninde taşıyor. Son günleri ve o genç kız beliriyor karşısında. Ona çok benziyor. Evine getiriyor ve Rümeysa'nın defterini ona okuyor.
Sonra mı?
Deliriyor.
Son.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veda Tahtı
Short StoryDefterlerimin katili,sen hoşgeldin. Allah'a emanetimsin. ~Tamamlandı.~ |17 Eylül 2016| |6 Mart 2017| Allah'a emanetimsin.