Veda Tahtı 9. Ben Yangın

26 5 0
                                    

"Sen dilimde parçalanan seni seviyorum cümlesisin."

Sonunda ruhumdan sıyrıldım.
Ruhumun galeyanı kulaklarımı tırmalıyor, cesedini bulamıyorum. Her şekilde yok oluyorum. Askıda kalan bir bedenim var, onu da boş insanlara heba ediyorum.

İstikbalimin yegane kuvveti bir zamanlarda kendini tüketmiş bir sıfır. Alaca gömleğim, varsın yansın. Yangını ateş belirler elbet.

Çaresizliğimi... çaresizliğimi ise sevdiklerim belirler. Bir gözyaşına heba ettiğim inlemelerim belirler.

Kafamın içindeki böcekler, alnımı sarıyor. Her köşesi itinayla çevrilmiş, karamsarlık ordusu. Bağırışlar, beynimin odalarında cereyan eden ruhsuz kapılar. Yükseklik korkumu bitiren çığlıklar...

Damarıma giren iğnenin sızlayışıyla dönüyorum hayata.

Yaşıyormuşum.

Belirsizlik gözlerimde yazıyor, endişenin tohumları hızla büyüyordu.

Öyleki bir savaşta zeval bir haldeydim. Ben taraflara bakıyor, taraflar ise birbirlerine.

"Siz tanışıyorsunuz?"

"O kadar yazdığın mektupların, kardeşim içindi, ha? Geceler boyu gezmelerin!"

"İçeri girin!"

"Tamam abi."

Salona girilmiş ve gözler cilalı parkedeydi.

"Kim başlayacak?"
Bence Murat.
Elbette Murat!

"Dediğin gibi bütün kelimelerim o, senin kardeşin. Biraz ani oldu ama Rümeysa istediyse benim için hiçbir sorun olmaz. Senin için olur mu olmaz mı, bunun için geldik."

Bu kadar soğuk olmamalıydı.

"Bu kaçıncı defterin Murat? Her defter için bir kız seviyorsun sen."

Sanırım cevabımı almıştım.

...

Yaşamak isteseydim eğer, bir fırçanın ucunda yaşamak isterdim. Herbir darbesinde ruhumun kayalıklarından sarkıttığım ipleri boğazıma dolar, yeni nefeslere tıpa tıkardım.

Bir ayrılığın son öpücüklerinden doğmak isterdim. Karanfillerin solmadığı kundağımı dudaklarıyla sarmalardım.

Ben çok isterdim. Çok olmayı, ikimiz olmayı, az olmamayı çokça isterdim.

Sayfalarca susmayı istemezdim. Çünkü bilirim ben sustuğumda vazgeçtiğimi.

Ben bilirim, çektim ve  yaşadım. Öyle bir tükettim ki kurudu sularım benim, geminin dumanına ne hacet.

Bir mimiğim ben şimdi,onun ellerinde şekillenen. Bütünlüğümü kırar bir kahkahası.

Ağzında karanfiller büyüten adamın vedası, ufuktan mendil sallar tohum tohum acıyı.( Burada eski sildiği kitaba ağıt yakıyor bizimki.)

Sersefil eve girmiş, konuşmalarını dikkatlice dinlemiştim. Her kelime beni yutuyor, amansız bir elçiye çeviriyordu. Biraz sonra evden nasıl olduğunu bilemediğim bir şekilde çıkmıştık. Şimdi arabada oturuyor, söze kimin başlayacağını içimizden sayışıyorduk.

"Ben... Ne diyeceğimi bilmiyorum Rümeysa ama...-"

"Gitsem iyi olacak."

Ne diyebilirdim ki? Çantama uzandım. Yüzüne bakamadım, kapının sert kolunu tuttum ve dışarı çıktım. Öldürücü bir zehir bedenime saplanmış ve artık kapımı açıp içeriye girmiştim.

Veda TahtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin