Veda Tahtı 4. Kollarının Genişliği

83 11 8
                                    

"Bir yıldız tut gözlerinle, toprağına batır bir düş büyütme içinde. Çünkü büyümek acı çekmektir çocuk! Sen Büyüme."

İnsanların iki anı bambaşka. Biri sevdiği, biri öldüğü an. Bu iki anda tepkiler bedende. Birinde kelebekler nefessiz bırakır, birinde melek. Benim bu zamanlarım ayrılamamış. Çift dikişli anılar bir 'Seviyorum' kelimesini tamamlayamamış, birden fazla eksik insanlara dönüştürmüş...

Zihnimden gelen çatırtılar, kalbimi kesip bir konteynıra atıyor. Hükmüm tavandan asılmış ipe yardım eden tabure. Onları kavuşturmanın sakinliği her zerremi parçalamış, düşmüşüm. Gözlerime aklar düşmüş! İçim için yenilmişim. Özlem, vuslatı karanlık, bir dipsiz kuyuda zamansızca yanarak arıyor. Kesik nefeslerim kaslarıma vurmuş, zonklayışı kulaklarımı dövüyor. Gidiyor benlik, kahrediyor yağan zülüf...

Varlığını unutmak, duyguların hakkı. Gıyabi olman arının hakkı! yıkılan dağlara isim yazma sen... Anlamsız, biçare... İç çeke çeke sökülen gözler. Dayanamayıp yataklara düşen gözler. Katmer katmer o gözlere dizilen yumrular... Gözlerin hakkını aldılar! Gözlerin nefesini tuttular. Ölüşünü hissetmelerini isterdim, susmamak isterdim... Hayattayken hatırlanmak değil ölürken izlenmek isterdim. Hücrelerimin patlayışını, dudaklarımı oynatamayacağım anı. Bir zindandan seslenmek isterdim o zaman. Bir çaremin olduğunu bildiğim o zamanı. Son nefeslerimi... İşlevlerini sonlandırmak için kalbim sökülene dek ağlamak isterdim. 

Oysa ben önceden sadece tek bir şey isterdim. Seninle ölmek...

...

Herkesli 'ye,

Siz hiç yaşarken zulüm gördünüz mü? Ellerinizin yabancı mekanlarda sızladığını? Zamanınızın her nanosunu saydığınızı ya da? Bayım! Sesimin her tınısı titriyor... Bağıra bağıra ağlamak, şarkı söylemek ve kendimi yerlerde sürümek istiyorum. Bitmiyor isteklerim... Bir dokunuş istiyorum içimi ısıtan. İnsanlığın nesli tükenmesin istiyorum. Ben bir gün de "Yalnız ölmeyeceğim." demek istiyorum. Dilimin takılmamasını ne çok istiyorum. Siz de istiyor musunuz benim gibi? Acizliğimi görüyor musunuz Bayım? Çabalarımın kırıntısı bile kalmıyor artık ellerimde... Mahzun kalıyorum, hissediyorum. Bağrıma düşen ateşleri söndürmeyi umuyorum. Ben tek çaremi, ölümü görüyorum. Bir Aksu sözlerinde yatalak kalmak değil, felçli kalmış elimi hareket ettirene kadar çabalamak istiyorum. Sizinle bu kadar konuşmamak istiyorum. Sizinle konuşunca kendimi kaybediyorum. Lütfen affedin, ben sizi kullanıyorum...

Dönüm noktalarımın sayısı gün geçtikçe artıyor. Kimsesiz Leyla, yorgun... Perçemlerimin uçlarında acılarımı asıyorum. Siz nasıl yapıyorsunuz Bayım?Bu nükseden acıyı nasıl tanımlıyorsunuz? Bu kalpsize ne önerirsiniz? Umut var mı Bayım...

Leyla,

...

Alışamadığım oysa alışmış göründüğüm bu duyguyu bir kere daha yerden yere vurup,örseledim. Makul olan buydu. Bir kenara çekilip yatalak kalmak...

Ferah bir zihnimden çağıldayan seslerin haddi hesabı yoktu. Onunla kurduğum hayallerim yoktu, herhangi bir heyecana kapılmamıştım. Kanadım ama kanatmamıştım. Dönüp bakmazdı. Belki de bakılmayacak bir yüzüm vardı. Heyhat! Kazanan zulümdü...

Bulutların kendini naza çektiği maviliklerde onları seyreden bir kız vardı kaldırımda. Yosun kokusu yarasını bastırıyor buğulu gözleri, diplerden gelen bir sızlamaya gölge düşürüyordu. Bir akor geliyordu dalgalardan,sırılsıklam.

Bir daha açar mı karanfil korkusuz 
Bir daha uçar mı güvercin şehirde
Yalancı güneşli bir ocak 
Mübarek cuma gününde

Şiirlerini yakıyordu kız.

Gitti cancağızım gitti
Bitti son İstanbul
Kaldırımlar zabıt tuttu şahidiz hepimiz
Her yer tetikti.

Sırtında ve yüzünde süregelen yaralar çoğalıyordu.

Sen de çekip gitme 
Dayan be umudum
Dön gel, dön gel 
Meydan okur hayat 
Papuç bırakmaz ölüme 
Dön gel, dön gel.

Kuytu düşleri vardı kovuklarında. Kimse bilmiyordu.

Sen de çekip gitme 
Dayan be umudum
Dön gel, dön gel 
Meydan okur hayat 
Papuç bırakmaz ölüme 
Dön gel, dön gel.

Parçalamıştı şimdi defterini,bütün vefalar mühürlenmişti.

Bir daha yazar mı kalem kanaya kanaya 
Kağıdı da kan tutar, ağaç değil mi soyu
Ağla, doyasıya ağla
Aynı denizde çoğalır yüreğin özsuyu.

Gidiyordu bedeninden,tutuktu.

Gitti cancağızım gitti 
Bitti son İstanbul 
Kaldırımlar zabıt tuttu şahidiz hepimiz
Her yer tetikti.

Umuda koşuyordu. Yar'e.

Sen de çekip gitme 
Dayan be umudum
Dön gel, dön gel 
Meydan okur hayat 
Papuç bırakmaz ölüme 
Dön gel, dön gel.

Biraz ürkse de yapamayacağı şey değildi.

Sen de çekip gitme 
Dayan be umudum
Dön gel, dön gel 
Meydan okur hayat 
Papuç bırakmaz ölüme 
Dön gel, dön gel.

Saçlarındaki griler siyahları örtüyor, rüzgarla savaş açıyordu. Önce saatini koydu bir taşa. O saat hediyeydi. O saatten birine daha almıştı. Onu suya attı kız. O süslü saat su ile kucaklaşmış ölümüne süzülüşünü hep beraberce izliyordu.

Atlıyordu. Bırakmakta olabilirdi. O çok önceden bırakılmıştı...

Veda TahtıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin