19.Bölüm~Ece İle Gece

131 18 12
                                    

Arkadaşlığımızı Gece ile ilerletmiştik ilerletmesine ama, birisi Gece veya Ece dediğinde ikimiz de bakıyorduk. Mesela şöyle;

' "Gece bir bakar mısın,"dedi Buğra.

İkimiz de ona döndük. Sesi uzakta olduğu için pek anlaşılmıyordu ama bağırıyordu.

"Gece dedim,"dedi yine.

"Mal, ben Ece'yim ya işte. Gözlerin mi bozuldu,"dedim. Gözlerini devirdi ve bağırdı.

"Gece dedim lan Gece, Ge-ce!"

"Haa, öyle desene. Bir planımız yok geceye,"diyerek onu sinir ediyordum.

"Gece diyorum, Ece!"

"Yok gündüz,"dediğimde pot kırdığımı farkettim. Dudağımı ısırarak bize bakan Gece'ye döndüm.

"Şaka diye şey ettim. Özür dilerim ya. Ben de dalga geçilmesini sevmem."

"Önemli değil. Alışkınım zaten. Hem bence o kadar kötü değildi,"dediğinde rahat bir nefes aldım. Bildiğin kafa kızdı. 

Buğra için aklıma gelen sinsi planla gülümsedim. Gece'ye planımızı fısıldadım ve uzaklaştığımda göz kırptım.

Buğra tek kaşını kaldırmış bize bakıyordu.

Tekrardan "Gece, bir baksana,"diye bağırdığında planımızı devreye soktuk.

"Efendim ikiz,"dedim gülmemi bastırarak.

"Ece, Gece'ye dedim."

"Ha, sana demiş Gece."

"Efendim,"diye bağırdı Gece.

"O Ece'ye söyle, bir oraya gelirse-"

"Ece, sana demiş vallaha. Niye yalan söylüyorsun kanka?"

Evet, kanka olmuştuk.

Buğra bunu duyduğunda sabretmeye çalışarak ellerini saçlarından geçirdi ve çekiştirmeye başladı.

"Lan ikiniz de gelin şuraya."

"Yengeme bağırmak ayıp oluyor,"dediğim gibi elimle ağzımı kapattım. Pot kırmayı geçmiş, koca bir çam devirmiştim.

Buğra ise sinirle buraya doğru geliyordu.'

O anı hatırlamak bile istemiyorum. Beni havuza itmişti! Gece de onun diz kapağının arkasına tekmeyi geçirmiş, onu da düşürmüştü. En son kendisi cool bir şekilde havuza atlamıştı. Bunu gören Berke hiç durar mı? O da beline nereden bulduğunu bilmediğim şişme simiti takarak atlamıştı. Daha sonra "Yalnız simitin tadı güzelmiş,"dediğinde Buğra o sinirle onu boğmaya çalışmıştı. Evet, Berke bana göre çocuksuydu. Ben daha olgundum. Ama ben onu öyle seviyordum ve benim çocuksu yanım da ortaya çıkınca oldukça eğleniyorduk. Sonuç olarak isimlerimiz karışıyordu.

Kahvaltı hazırlarken Buğra'ya seslendim.

"Bugün araba bende, haberin olsun."

"Tamam da, hayırdır,"deyip göz kırptı.

"Boşver sen,"dedim ve elimdeki tabağı masaya bıraktım.

Kahvaltımızı yaptığımızda, masayı Beren ile topladık ve zaten giyinik olduğum için direkt ayakkabılığa yöneldim. Ayakkabılarımı da alıp giydiğimde hazırdım. Bir şey unuttuğumu farkedip geri odama döndüm. Başörtüsü de aldığıma göre hazırdım.

Mezarlığa geldiğimde, hemen buldum bu sefer mezarını. En son, yani ilk gelişimin üzerinden tam 47 gün geçmişti. Ben yine dayanamamıştım. Birkaç gün önce de, bugün için tam o gün çekildiğim fotoğrafları bastırdım. O kadar zor buldum ki onları. Ne kadar uğraştım bulmak için. Ama her birinde de muhteşem detaylar vardı. Mesela onun yüzünü unutmamak için, kadraja onu da almışım fotoğraflarda. Kiminde çıkmamış, kiminde beni sadece su kaydıraklarıyla yan yana bırakmış. Kızamam ki ona da. Haberi yoktu çekerken Egehan'ımın. Ama bir fotoğraf var ki... O da bana bakmış fotoğrafta. Ben çekilirken, bana bakmış. Hem de gülümseyerek bakmış...

Bugün ona o fotoğrafları getirdim. İkişer tane bastırmıştım her fotoğraftan zaten. Sorun olmayacaktı yani.

Başımı başörtümle kapattım ve içlerinden bana baktığı fotoğrafı seçip, yanımda getirdiğim çerçeveye koydum. Evde seçmek istememiştim. Belki burada farklı hissederim diye. Diğerkileri de o fotoğrafın arkasına koydum daha sonra.

En son çerçeveyi de mermerin üzerine bıraktım. Tam gidecektim ki, geri döndüm. İlk önce isminin yazılı olduğu mermeri öptüm. Daha sonra da çerçeveri elime alıp onu öptüm. Titreyen ellerimle geri bırakırken, gözümden yine o tanıdık sıvı akıyordu. Hafif tuzlu hani. Geceleri yastığımızı ıslatan... Gözyaşı hani. Kalbimiz acıdığında bizi yalnız bırakmayan gözyaşı...

Birkaç adım attım ve arkamı dönüp gitmeden önce son kez mezarına baktım.

Hızlı adımlarla mezarlıktan çıktım ve eve doğru sürmeye başladım. Okula gidemeyecek kadar kötü hissediyordum. Gerçi, gerçi ben hep öyleydim. Berke'nin yanında olduğum zamanlar hariç...

***

Son cümleyi okuyunca sizin de yüzünüzde koca bir gülümseme oluştu mu? Ya da ufak bir tebessüm...

Korku Oteli ~Yeni Yaşam~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin