İrice açılan gözlerimi bu sefer kapatıp öylece yolun ortasında hızla gelen arabayı bekliyordum.Korku ve panikten ne yapacağımı şaşırmıştım.Araba bana tam çarpacakken biri bileğimi hızla kavrayıp beni kendine doğru çekti.Kafam hızla beni çeken kişinin göğsüne çarmasıyla gözlerimin kararması bir oldu.
Kalabalığın sesi kulaklarımı doldurduğunda gözlerimi aralayarak etrafıma bakındım.İnsanlar etrafımda çember olmuşlar konuşuyorlardı.Ambulansın siren sesi kulaklarımı doldurduğunda ayağa kalkmaya çalıştım.Ama tekrar başımın dönmesiyle düştüm.
Şimdi ne yapıcaktım.Erkek kılığındaydım ne yapacağımı bilemez halde kalabalığı süzüyordum.Ve kalabalığın arasından emrenin çıkmasıyla ona seslendim.
" Emre "
Emre hızla yanıma geldiğinde sessizce
"Ambulans görevlileri gelmeden kaçmalıyım" dedim.Emre insanların konuşmalarına aldırmadan beni kucağına alıp kalabalığın içinden hızla sıyrıldı.Ve ambulanstan uzaklaşana kadar yürümeye devam etti.Sonunda parka vardığımızda beni banka indirdi.
"Teşekkür ederim"
"Seni orada görünce ödüm koptu"
Emrenin bu dediğine susmakla yetindim ve aklıma takılan soruyla emreye döndüm.
"Beni kim kurtardı?"
"Bilmiyorum" gözlerimi bir süre yere dikerek
"Neyse ben eve gidiyim" deyip Emrenin yanından uzaklaştım, ama çok geçmeden emrede peşimden geldi.
"Seni bu halde bırakacağımımı düşünüyorsun bende geleceğim"
Dudaklarımda küçük bir tebessüm oluştuğunda Emreye döndüm.
"Sen çok iyi bir arkadaşsın" dedim koluna girerken.Emreninde hafif tebessüm etmesiyle konuştum.
"iyiki o gün gelmişsinde tanışmışız"
"Yaa şımartıyorsun beni" Emrenin böyle konuşmasıyla ağzımdan istemsizce kahkaha yükselmişti.
"Bu halimde bile beni güldürmeyi başarıyorsun"
Emre otuz iki dişini çıkarıp sırıtmaya başlamıştı.
***
Eve gediğimde çantamdam anahtarımı alarak kapıyı açmıştım. Selin oturduğu koltuktan kalkarak hızlı adımlarla yanıma geldi.
"Nerdesin sen kaç saattir telefonlarınıda açmıyorsun"
Selinin anne gibi konuşmasına sadece dudaklarımda küçük bir tebessüm belirdi.Kollarını selinin boynuna sardığımda Selinde bana sarılmıştı.
"Özür dilerim"
"Asıl ben özür dilerim mutsuzken yalnız kalmak istersin ama ben çok üstüne geldim"
Selinin boynundan kollarımı çektiğimde selinde çekmişti.Selinle biraz oturup ona herşeyi anlattığımda Ateşe ağzına geleni söylemişti.Biraz daha oturduktan sonra Seline yorgun olduğumu söyleyip odama çıktığımda üstümü çıkarıttıktan sonra göğsüme sardığım bandajı çıkarıp rahat pjamalarımı giydim.Ve yatağa yatıp yorganı kafama kadar çekerek düşüncelerimle beraber uykuya daldım.
***
"Melis"
Selinin Rüyamın içinde boğuk sesini duyduğumda mırıldanarak yerimden kıpırdandım.
"Meelis"
"5 dakika daha "
"Melis saat 8:30 okula geç kaldık"
Seline arkamı dönerek yorganı kafama kadar çektim.
"Bugün gitmeyelim"
"Eğer ben gelene kadar kalkmassan kafandan aşağıya soğuk su dökeceğim"
Selini takmayarak tekrar uykuya dalmıştım ki yüzümden vücuduma giren buz gibi suyla dudaklarının arasından tiz bir çığlık yükseldi.
Sinirle ayağa kalkarken selinin kahkahaları dahada sinirimi bozuyordu.Gözlerim selinin elindeki yarısı dolu su şişesine kaydığında seline bakarak haince gülümsedim ve elindeki şişeyi hızla alarak su dolu şişeyi kafasından aşağıya döktüm.Selin şokun etkisiyle çığlık bile atamazken elimdeki büyük şişeyi kafasına fırlatarak koşarak odadan çıktım.
"Melis" selin çirkefçe bağırdığında kahkalarımı tutamıyordum.Koşar adımlarla aşağı kata inerken Selinin hızlı ayak seslerini duyduğumda mutfağa girerek buz dolabını açtım ve birkaç tane yumurta aldıktan sonra mutfağın en köşesine koştum.Selin hızla mutfağa girdiğinde sinirli suratına sadece gülmekle yetiniyordum.
"Yaklaşma yoksa bunları kafana fırlatırım"
Selin elimdeki yumurtalara baktıktan sonra yanında bulunan buz dolabını açarak elini yumurtalarla doldurmuştu.
Selinin telefonunun sesi kulaklarımı doldurduğunda elindeki yumuryaları bırakarak cebindeki telefona baktı.telefonu açarak kulağına götürdü.
"Efendim rüzgâr"
Selin karşı tarafı dinledikten sonra yüzünde kocaman bir sırıtış oluştu.
"Ne zaman çıktı?"
biraz daha karşı tarafı dinledikten sonra tekrar konuştu.
"Tamam geliyorum meliste gelebilir mi?"
.."tamam görüşürüz orada"
Kaşlarımı çatarak seline baktığımda selin tekrar gülümsedi.
"Ne sırıtıp duruyorsun?"
"Rüzgârın babası hapisten çıkmış"
"Ee?"
"E-si bugün babasıyla tanışıcam Rüzgâr kim bilir nasıl mutludur"
Seline gözlerimi kısarak ve kaşlarımı çatarak baktığımda gözlerini benden kaçırdı.
"Bana yaptıklarını ne çabuk unuttun" hiçbirşey demeden başını Ön eğip sessizce yere bakmaya başladığında yüzündeki çaresizliği gördüm.Ve elimi omzuna atarak
"Gidelim ve o amcayla tanışalım dostum"
Selinin gözleri ışıldamaya başladığında gülümsedim.
"Hadi hazırlanalım"
***
Selinle bir evin kapısının önüne geldiğimizde evin ne kadar büyük olduğunu düşündüm.
"Bu evin içinde kaybolmuyorlarmı acaba"
Selin heyecandan beni duymadığı belliydi.Kapının ziline bastıktan birkaç saniye sonra kapı açıldı ve karşımıza rüzgar çıktı.Rüzgarın yüzüne bakmamaya çalışarak içeri girmemiz için kenarı çekilmesini bekledim.
İçeriye girdiğimizde selin çekingence etrafına bakındı.Bense onu desteklermişçesine omzuna vururken Rüzgar bizi salona götürmüştü.Ben koltuğa otururken selinde yanıma geçmişti.Çok lazımmış gibi Ateşin düşmanı Rüzgarın babasıyla tanışmamız saçma gelsede seline hak veriyordum sonuçta sevgilisinin babasıydı.
Rüzgârın babası salona girdiğinde kaşlarım çatıldı.Yüzü çok tanıdık geliyordu adam Selinle el sıkıştıktan sonra yüzüne soğuk ve sahte bir gülümseme yerleştirmişti.Adam bu sefer elini bana uzattığında tam gözlerinin içine baktım.Ve ardından on sene önceki yaşadığım olay gözlerimin önüne geldi.Ve dona kaldım.Adamın uzattığı el havada kaldığında istifimi hiç bozmamış gözlerimi ifadesizce halıya dikmeye devam etmiştim.Gerçekten o muydu? Beni kaçırıp anne ve babamdan zorla para alan o adam bu adammıydı?
Selin koluyla beni dürttüğünde hızla ayağa kalkarak
"Lavoboya gitmem gerek " dedim.Ve gözlerimi Rüzgara çevirdim.
"T-tuvalet nerede?"
"Yan tarafta"
Seri adımlarla salondan çıkarken dehşet içinde bu adamın düşünüyordum.Bu adamın yaptıklarını daha yeni yeni unutmaya başlamışken tekrar karşıma çıkması beni dehşete düşürüyordu.Artık saçları beyazlamış ve göz altları çöksede yüzündeki korkutucu bakış hiçbir zaman gitmemişti.Lavoboya girdiğimde ilk işim olarak yüzüme bol bol soğuk su çarpmak olmuştu.Ardından klozetin kapağını kapatıp üstüne oturarak düşüncelerimle boğuşurken kapının çalınmasıyla irkilerek kapıya baktım.
"Melis ?"
Selinin sesi kulaklarımı doldurduğunda hızla klozetten kalkarak sifonu çekip kapının kilitini açtım.
"Ne var selin ?"
"Yaklaşık 15 dakikadır tuvalettesin "
"O kadar oldu mu ya?"
Selin gözlerini devirirken alayla konuştu.
"Dünyadan melise ordamısın?"
"Hehe çok komik "
Selini arkamda bırakıp salona girdiğimde ne rüzgara nede onun adi babasına bakmıştım.
"Melis" rüzgarın düz sesini duyduğumda boş bakışlarımı rüzgara çevirdim.
"Bir şey mi oldu?"
Yüzüme soğuk bir gülümseme yerleştirip
"Bunu soran Rüzgar beymi?"
Rüzgarın yüzü kasılsada sinirini belli etmemeye çalışarak çenesiyle babasını işaret etti.
" babam hikmet"
Gözlerimi nefretle babasına çevirdiğimde isteksiz bir şekilde konuştu.
"Memnun oldum kızım"
"Ben senin kızın falan değilim!"
Bu ani çıkışım bütün gözlerin şaşkınlıkla bana çevrilmesini sağlarken rahatsızca yerimden kıpırdanmıştım.Ardından gözlerimi seline çevirdiğimde selinde şaşkınca bana bakıyordu.
"Selin kalk gidiyoruz"
"Ulan senin yine derdin ne?" bakışlarımı rüzgara çevirdiğimde gözlerini kısmış sinirle bana bakıyordu.
"Melis yeter artık " Selinin bağırmasıyla afallayarak seline baktığımda sinirden kızarmış suratına bakmaya başladım.
"Daha kaç defa birileriyle aramı bozacaksın?
"Selin aç-"
"Sus melis sen benim annem değilsin ister git ister kal ama ben burada duruyorum"
Bakışlarımı nefretle salondaki herkesin üzerinde gezdirirken hızla odadan çıkmış kapıyı sertçe çarpmıştım.
***
Eve geldiğimde kendimi yorgun ve güçsüz hissediyordum.Bu aralar hayatımın en kötü günlerini yaşıyordum.Ve yanımda sadece emre vardı.Ama ona da artık dertlerimi anlatıp onu da sıkıntılarımla boğmak istemiyordum.Ve bunun için kendimi yapayalnız hissediyordum.
İçimdeki fırtınalar gittikçe büyürken sol gözümden bir damla yaş aktı.Ben bunları kaldıracak kadar güçlü değildim.Ve bir damla daha herşeyin üst üste gelmesi beni çok yormuştu.Yaşlar gözlerime hücum ederken göz yaşlarımı serbest bıraktım.O deli dolu kız neredeydi? Çılgınlıklarıyla başına dert açsada o derdin bilerek üstüne giden kız neredeydi? Değiştiğimi hissedebiliyordum.Ben değişiyordum.Ateşi tanıdığımdan ve bu okula başladığımdan beri herşey daha farklı olmuştu.Önceden daha güçlüydüm.Kolay kolay ağlamayan ben. Buraya geldiğimden beri birçok defa ağlamıştım ve çoğunun sorumlusu Ateşti.Ondan nefret ediyordum.Onu sevmeme rağmen acımasızca bana birçok şey açıklamıştı.Duygularımı düşünmeden peki o adamla ben nasıl aynı ortamda durabilecektim.Ben bu yaşıma kadar gözlerimin önünden gitmeyen o korkunç görüntüsüyle büyümüştüm Kabuslarımla.Bu düşüncelerden birazda olsa kurtulmak için biraz uykuya ihtiyacım vardı.Titreyen ellerimle duvara tutunarak kalkmış ve yukarı kata çıkmaya başlamıştım.Merdivenlerden son derece yavaş çıkarken düşüncelerim kafamı allak bullak etmişti.Ben düşüncelerimle boğuşurken ayağım birden burkuldu.Ne olduğunu daha anyamamışken merdivenlerden yuvarlanarak kafamı yere sertçe çarptım ve gerisi karanlık..
***
Merhaba arkadaşlar bu aralar bölümler geç geliyor yaza kadar böyle devam edecek ama yinede erken yayınlamaya çalışacağım yorum ve vote atan herkese çok teşekkür ediyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkek Lisesi
Teen FictionBu çılgın bir kızın hikayesi. hangi kız erkeklerle dolu bir okula erkek kılığında gitmek ister ki? Melis gitti. bu kitap ın kahramanı kendiniz olun ve Melisin eğlenceli hayatına sizde katılın .