17

9.4K 632 244
                                    

*Merhaba!

Şimdi çoğunuz erkenden bölüm geldi diye şaşkın, farkındayım. Bende şaşkınım. 
Ama şöyle bir şey düşünerek geldim ki, kabul etmenizi umuyorum. 

Bölümler okurken kısa gibi gelse de neredeyse tüm bölümler hep sekiz, dokuz bin kelime civarı oluyor ve bu word de epey bir sayfa sayısı yapıyor. Her neyse, ben bu uzun bölümleri yazarken arada tıkandığım için ve nasıl devamını getireceğim şimdi diye panik yaptığım için bir sürü gün kaybı oluyordu. O yüzden bu bölümden sonra yazdıkça, yazdığım kadarı içime sindikçe eklemeyi düşünüyorum. Ondan dolayı bölümler biraz kısalacak olsa da en azından bölüm aralıklarını daha kısa tutacağım. Yani, öyle umuyorum. 

Tabi siz, biz beklemeye alıştık, bölümler uzun olsun derseniz, bana söylemeniz yeterli. Siz nasıl isterseniz ben öyle yapmaya çalışacağım. 

Son olarak küçücük bir şey daha; bölümlere yaptığınız şahane yorumlarınızdan öpüyorum ve hepsine döneceğimi söylemek istiyorum.

Seviliyorsunuz! :*

Bölüm Şarkısı: Kelly Clarkson-Because of you

İlker'in öfkesinin yarattığı korkuyu bastıran şaşkınlığım yüzünden sesli bir şekilde yutkundum. Furkan yanıma gelip kucağımda duran fotoğraflardan birini aldığında 'Hassiktir!' diyerek İlker'e döndü.

Başımı yavaşça kaldırıp İlker'e baktım. Burnundan soluyarak bana bakarken Furkan 'Bunları sana Gökhan mı gönderdi?' diye sorunca ona döndü.

İlker sert bir sesle 'Hayır!' dediğinde kendimi bir kez daha şaşkınlıkla dans ederken buldum.

Furkan açılan ağzına elini kapatıp 'Lan!' dediğinde tuttuğum nefesimi bıraktım. Gözlerimi İlker'e sabitleyip 'Sen biliyor muydun?' diye sordum elimdeki fotoğrafı sıkarken.

İlker yüzünü sıvazlayıp oflayarak 'Biliyordum,' dediğinde kucağımdaki fotoğrafların yere saçılmasını umursamayarak ayağa kalktım. Aldatıldığını bildiği halde Ceyda'nın elinden tutuyorsa, ona hastalıklı bir şekilde aşık olduğunu kabul etmek dışında hiçbir şansım yoktu.

İşaret parmağımı kapıya doğrultup 'Çık, git bu evden.' dedim.

İlker 'Deniz,' diye tıslayıp bana doğru bir adım attığında Furkan şaşkınlığını bir kenara bırakıp İlker'in kolundan tuttu. Diğer elindeki fotoğrafı gösterip 'Lan oğlum biliyorsan ne bok işin var senin hala onlarla?!' dediğinde İlker sert bakışlarını üzerimden çekmeden 'Asıl amaçlarını öğrenmek zorundayım!' diye tısladı.

Furkan 'Ne demek istiyorsun oğlum?' diye sorunca 'Yeter!' diye araya girdim. 'İkinizde defolup gidin evimden! Saçma ilişki anlayışlarınızı dinlemek istemiyorum!'

İlker 'Hiçbir yere gitmiyorum!' diye bağırdı. 'Sizin el ele, göz göze ne bok çevirdiğinizi öğrenmeden hiçbir yere gitmiyorum!'

Furkan'ın 'Abi bir sakin ol,' dediğini duysam da İlker'in bize ya da bana hesap sorma hakkını kendinde görmesine epey sinirlendiğim için 'Sana ne!' diye bağırdım. 'Sana ne! Sen bu hesabı gidip Ceyda'ya sorsana!'

İlker 'Ya ne Ceyda'sı?!' diye bağırdı. 'Bana ne Ceyda'dan, tuttuğu elden bana ne!'

'İlker, git!' diye bağırdım. 'Git Ceyda ile evleniyor musun ne yapıyorsan yap! Def ol git evimden!'

İlker bir anda bileklerimden tutup 'Bak, beni delirtme!' dedi. 'Sen o eli ne diye tutuyorsun bana anlatacaksın! Sizin el ele ne işiniz var?!'

'Ceyda'ya sinirini benden çıkaramazsın!' diye bağırıp bileklerimi sertçe çekerek ellerinden kurtardım. 'Ceyda ve Serdar seni aldatıyor, tamam mı, biz değil! Yeter!'

Bir Susam Deniz (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin