6

13.1K 615 105
                                    

*Merhaba!

Yaklaşık on gündür şehir dışında olduğumdan yeni bölüm biraz gecikti. Bir daha bu kadar uzun süre sizi bölümsüz bırakmamaya çalışacağım. Sabırsız bekleyişlerinizden, güzel yorumlarınız ve mesajlarınızdan öpüyorum!

Bölüm Şarkısı: Alper Fıratlı-İçimdeki Kış

"Efsaneye göre; Zeus kendisinden ateşi çalıp insanlara veren Promtheus'un kardeşi Epimetheus'a balçıktan yapılmış tanrısal bir güzellik ve zekaya sahip olan Pandora'yı eş olarak gönderir. Epimetheus kardeşinin tüm uyarılarına rağmen Pandora ile evlenir. Zeus, Pandora'ya evlilik hediyesi olarak topraktan yapılmış çömlek benzeri bir kutu gönderir ama bu kutuyu asla açmaması gerekmektedir.

Bir süre sonra merakına yenilen Pandora, kutuyu açar ve içindeki tüm kötülükler dünyaya yayılmaya başlar. Kötülükleri gören Pandora son anda kutuyu kapatır. Kapanan kutuda kalan tek şey ise umuttur. Kelebeğin sembolize ettiği umut, kimi kaynaklara göre kötülüğün daha fazla yayılmaması için insanların içinde taşıdığı umuttur. Kimi kaynaklara göre ise; Pandora ve eşi kapalı kutudan sürekli 'Lütfen, beni dışarı çıkarın. Dışarıdaki kötülüklerle ben baş edebilirim. ' diyen bir ses duyarlar. Birlikte kutuyu açtıklarında kutunun dibindeki kelebek dışarı çıkar. Ve umut, insanlığa armağan edilen en büyük kötülük olur."

Kitapları dizdiğim raftan birkaç adım uzaklaşıp son haline baktım. Yerde duran koliden son birkaç kitabı da çıkarıp boş kalan son yere koyduktan sonra memnun bir şekilde gülümsedim. Kanepenin üzerinde duran siyah poşetten ahşap kutuyu çıkardığımda antikacının anlattığı Pandora'nın Kutusu efsanesini hatırladım. Kutuyu dikkatli bir şekilde üçüncü rafa, kitapların önüne koydum.

Ayşen siyaha boyadığımız büyük duvara çizdiği renkli bisikletlerin son rötuşlarını yapıyordu. Yanına gidip mükemmel dokunuşlarına hayranlıkla bakarken tatlı bir gülümseme gönderip 'İstediğin gibi olmuş mu?' diye sordu.

Gülümseyişim memnuniyetle genişlerken 'Harika ötesi olmuş,' dedim. 'Ama şu son yaptığını böyle yarım bırak. Tamamlama.'

'Canıma minnet,' diyerek fırçayı önünde duran boyaların üzerine koydu.

Bora antikacıdan aldığım masayı düzenlerken Hamdi odanın köşesine koyduğumuz eski televizyona dvd oynatıcıyı bağlıyordu. Gül isimli karakterin geçmişine ait görüntüleri izleyeceği televizyonun üstüne vurarak 'Bu kadar eskisini almamalıydık bence,' diye mırıldandı.

Belgin salona girerken 'Deniz yatak odasına baksana.' deyip elini saçlarından geçirdi. 'Orası bitti ama bende bittim sanırım...'

Bora masanın orada ellerini beline sabitleyip kafasını sağa sola yatırırken 'Al benden de o kadar anasını satayım...' diye söylendi.

Ayşen beyaz boyanın kuruduğu diğer duvarın önünde yere çöküp 'Hepimiz bittik...' dedi. Hamdi hala sinirle televizyona söylenirken bende yorulduğumun yeni yeni farkına varıyor gibiydim.

Ağrıyan boynuma elimi atıp 'Ben şimdi sizin enerjinizi yerine getireceğim,' diyerek ağır adımlarla salondan çıktım. Yerdeki dağınıklıkların üzerinden atlayarak kendimi dış kapıdan dışarı bıraktım.

Eylül ayının sonlarına geldiğimizden kuvvetli rüzgarla saçlarım savruldu. Bordo kapüşonlumun ön cebine koyduğum lastik tokayı çıkarıp saçlarımı tepede dağınık bir şekilde topladım. Ellerimi cebim koyup hızlı adımlarla sokağın başındaki markete yürüdüm.

Dün gece yaptığım pastayı marketin dolabına koyduğumdan market sahibi içeri girdiğimde gülümseyerek 'İş bitti herhalde,' dedi.

Yorgun bir gülümsemeyle karşılık verip 'Bugünlük bitti gibi,' dedim. Arka dolaptan getirdiği paketi bana uzatırken aldığım içecekleri ve plastik bardak ve çatalları poşete koydum. Teşekkür edip ödemesini yaptıktan sonra soğuk havaya kendimi bıraktım.

Bir Susam Deniz (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin