41

7.1K 436 153
                                    

'Hayır, hayır! Ölmedin, aç gözünü!'

'Uyansana!'

'Şimdi olmaz İlker, şimdi olmaz bebeğim. Bırakma beni, n'olur bırakma!'

'Annem ölemez! Anneler ölmez!'

'Öldü. Öldü benim sevgilim, öldü!'

Omzumdaki baskı ve 'Teyze uyan!' diye bir bağırışla gözlerimi açtım. Üzerime eğilmiş bir çift ela gözün kime ait olduğunu bilmediğimden kaşlarım çatık bir şekilde baktım. Göğsüm korkudan hızla inip kalkıyor, tüm bedenim titriyordu.

'Teyze sadece bir kabustu. Geçti.' diyerek küçük elini yanağıma koyan ufaklığın kuzenim Nihal olduğunu geç de olsa anladım. Yanağımdaki elini tutup avcunu öptüğümde Nihal başını göğsüme yaslayarak 'Ben yanındayım, korkma.' dedi.

Korkunun misafir olduğu gözlerimi kapatıp açtıktan sonra nerede olduğumu anlamak için etrafıma baktım. Gri duvarlar, eskitme mobilyadan bir dolap ve aynı mobilyadan bir şifonyer, beyaz oda kapısının yanında yerde duran sırt çantam ve açık balkon kapısı... Babamın evinde olduğumu, güvende olduğumu anladığımda nefesimi üfledim. Ancak kalbim sakinleşmemeye kararlı gibi duruyordu. Terli alnıma yapışan saçlarımı geriye atıp başucumdaki telefonuma uzandım.

Aklıma üşüşen, göğsümde toplanan bütün korkuyu bastırmak için telefonu açmam gerekiyordu ama o inatla açılmıyordu. Telefona sinirlenip sertçe yerine bıraktıktan sonra Nihal'i uyandırmamaya çalışarak yataktan aceleyle kalktım.

Zangır zangır titreyen bedenim ve nefes nefese kalmış halimle şifonyerin üzerinde duran kot şort ve beyaz tişörte uzandım. Acizliğime sinirlendiğim için gözlerim dolu dolu bir şekilde üzerimdekilerden kurtulup şort ve tişörtü üstüme geçirdim.

Yerde duran sırt çantamdan cüzdanımı kaptığım gibi odadan fırladım. Çıplak ayaklarımla koşarak aşağı inerken merdivenin başında teyzemle karşılaştım. Teyzem elinde bir bardak su ve küçük bir tabakla bana şaşkınca bakarken panik dolu 'Deniz n'oldu?' diye sordu.

Teyzemin yanında bir hışımla geçip dış kapıya doğru koştum. Ona kendimi açıklamakla, korkularımdan bahsetmekle vakit kaybedemezdim.

Spor ayakkabılarımı ayağıma geçirirken teyzem 'Deniz beni korkutuyorsun. N'oldu? Birine bir şey mi oldu, n'oldu?' diye bağırdı.

Teyzemin endişesi benim korku ve paniğimi tetiklerken titrek sesimle 'İlker'e gitmem gerek,' dedim. 'Anneme gitmem gerek.'

Vestiyerden babamın arabasının anahtarını alırken teyzem 'Deniz dur!' diye bağırdı ancak ben onu duymazdan gelerek bahçeye koşarak çıktım. Demir kapıyı açıp kendimi kaldırıma attığımda arabaya bakındım ancak bulutlu gözlerim yüzünden seçemiyordum.

Gözlerimi sildikten sonra kilide bastım. Yanıp sönen ışıkları gördüğümde hemen karşıya geçip arabaya atladım. Gaza yüklenerek yola çıktığımda direksiyona iki elimle sıkıca tutunup kontrolümü bulmaya çalıştım.

Bu kabusla, bu korkuyla, bu acizlikle uyanmaktan nefret ediyordum. O kara günler geride kalmış olsa da bir sis gibi geceleri üstüme çökmeye devam ediyordu.

Parmak uçlarımla dudaklarımda biriken yaşları silip camı açtım. Sakinleşmek için ciğerlerime temiz havayı doldurdum. Direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olan ellerimin uyuştuğunu hissettiğimde biraz gevşettim. Dikiz aynasından kendi yansımamla göz göze geldim. Ben işe geri dönmüştüm ama göz altı torbaları ve morluklar da geri dönmüştü. Günde bir kaç saat uyumanın yanı sıra kötü bir şekilde uyumanın etkisiydi aslında bunlar. Bedenim Antalya İstanbul arası gidip geldiğim için, ruhum ise tek başıma yatağa girdiğim geceler bana sunulan kabuslar yüzünden bitik bir haldeydi.

Bir Susam Deniz (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin