Sabah bağırış sesleri ile uyandım. Sesler aşağıdan geliyodu. Yatakta 2-3 dakika boyunca battaniyeyle boğuşup paspal ve uykulu bir şekilde merdivenlerden inmeye başladım. Sesler bahçeden geliyodu ve bahçeye doğru yürümeye başladım. "Kızım git çıkar şu üstündekini yoksa katil olucam. Git doğru düzgün bişey giy üstüne."diyen Arel'e baktım. "Ya çıkarmıcam hem nesi var üstümdekinin göğüs dekolteside yok bişeyi yok."diye söylendi Dolunay. "Lan göt laleleri siz bi kıyafet uğruna beni mi uyandırdınız. Olum kaçın sikecem ebenizi."diyip bizimkileri koşturmaya başladım. Son anda yerdeki hortumu gördüm ve takılıp düşmekten kurtuldum.Sonra aklıma bi fikir geldi ve gidip çeşmeyi açtım. Bizimkiler bana 'napyo bu mal yine' diye bakarken elime hortumu alıp onların üstüne doğrulttum. Hepsi sırılsıklam olurken anca anca şoku atlatıyolardı. Ben büyük bi keyifle gülerken arkadan biri elimdeki hortumu alıp beni ıslattı. Arkamı döndüğümde Şansalda bana bakarak gülüyodu. "Ya sizin benimle derdiniz ne la" diye çemkirdim Şansal'a. "Ay benim Müzüğüm kızmışmıymış."dedi hala o sinir bozucu sırıtışıyla. "Tabi amınam şu tipe bak ya sıçana benzedim." dedim sinirle. "Bişey olmaz güzelim sana"dedi gülmeye başladı. Ben sinirle kızarmaya başladım. "Hayır yani sen nasıl bi insansın yaa "dedim yalancı bi sinirle ve kollarımı birbirine kenetleyip 'küstüm' hareketi yaptım. Şansal ellerini belime koydu ve beni kendine çekip sarıldı. "Ayy tamam be yeter artık kesin cilveleşmeyi"dedi Deniz. "Of tamam be siz ne bağırışıp duruyonuz yine noldu?"dedim Arele ve Dolunay'a bakarak. "Dün dışarı çıkmak için plan yapmıştık ya"dedi. Bende kafamı sallayıp devam etmesini bekledim. "İşte sabah geldim bi baktım Dolunay böyle giyinmiş bende kızdım."dedi Dolunay'a bakıp. "Tamam len tamam. Doll (dolunayın lakabı) git üstüne güzel bişey giy kaykay kaycaz zaten. Sende boş yere şu masum bakıpta hiç masum olmayan sinsirellayı üzme."dedim Arelle Dolunay'a bakıp. "Hadi herkes gitsin giyinsin çıkalım biran önce."dedim bizimkilere işaret yaparak. Ben yukarı çıktım ve odama gittim. Dolabımı açıp mini yüksek kot şort ve üstüne bordo kalın askılı bi tişört aldım. Özel odama gidip ordan mavi kot bi cap (yani şapka) alıp bi tanede kaykay alıp çıktım. Üstümü değiştirip banyoya girdim ve saçlarımı taradım. Taradığım saçlarımın üstüne capimi taktım. Bordo rujumu sürüp makyajımı yaptım ve banyodan çıktım. O sırada Şansal dolabımı karıştırıyodu. "Yakaladım seni napıyon bakim sen burda."dedim Şansal'ın sırtına atlayıp kafasına elimi silah yapıp doğrultarak. "Ovv yakalandım yaa."dedi beni belimden çekip önüne alarak. "Söyle bakalım niye karıştırıyodun dolabımı."dedim kollarımı çiçek yaparak. "Baktım bi kıyafetlerin boyuna biçimine bi sorun mu var yani?"dedi tek kaşını kaldırarak. "Yoo canım ne sorunu olcak dedim omuz silkerek. "Hadi çıkalım bizim salaklar bekliyodur."dedim Şansal'ın koluna girerek. Birlikte merdivenlerden inip oturma odasına girdik. Herkes burdaydı. "Hadi çıkalım" dedim elime kaykayımı alarak. Kapının önüne geldim ve lacivert spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip dışarı çıktım. Arkamdan Şansal geldi. Sonrada bizim tayfa geldi ve bahçe kapısından çıkıp caddeye girdik. Ben direk kaykayı sürmeye başladım. "Nereye gidiyoruz gençler?"diye bağırdım arkada kalan bizimkilere. "Bizim Uzay'ın cafeye sür kanki."diye bağırdı Derin. Onu duyar duymaz dahada hızlandım ve kaykayı hızlıca sürüp üstüne diz çöktüm. Bi 15 dakika sonra ordaydık. Kaykaydan kalkıp ayağımla bastım ve kaldırıp elime aldım. Hemen kafeye zıplaya zıplaya girdim ve mutfak bölümüne daldım. Uzay'ı görüp sırtına atladım ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. "Oo müzik hanım siz mi geldiniz?"dedi beni sırtında içeri götürürken. "Yok ben şuan yoldayım birazdan orda olurum."dedim gülerek. "Ay sen ne komiksin yaa. Bak ben sana bişey diyim bence sen stand-up falan yap belki Cem Yılmaz'ı geçersin."dedi o da gülerek. O sırada içeri geldik ve bizimkilerin olduğu masaya geldik. Uzay beni sırtından sandalyeye oturttu. O bizimkilerle tokalaşırken bende Şansal'ı izlmeye başladım. "Siz napıyonuz burda hayırdır?"dedi Uzay iğneleyici bir tonda. "Önce burda otururuz sonrada akşam kayarız falan diye düşünmüştük?"dedim sorarcasına. "Tamam bana uyar ama o saate kadar burda bekliceniz mi ?"dedi hepimize tek tek bakarak. "Niye beklemiyelim salak sanki hiç beklemedik"dedim kızarcasına. "Tamam o zaman var mı bi isteğiniz?"dedi bize bakarak bizimkiler kahve bende bi portakal suyu istedim. Beni öldürseler ben çay veya kahve içmezdim. Hayır yani portakal suyu ve süt dururken niye kahve ve çay içeyim ki dimi yani. Ben bunu düşünürken Uzay geldi ve siparişleri önümüze koydu ve benden bi makas alıp gitti. Ben portakal suyumu yudumlarken bizimkiler muhabbet etmeye başlamıştı bile. Bende etrafı süzmeye başladım ve bir masadaki kızların hepsinin bizim masaya bakıp konuştuklarını gördüm. Önce takmamaya çalıştım ama konuşmaya devam edince kaş göz işareti yaparak'ne bakıyonuz len tren mi geçiyo' bakışı attım (evet böyle bir bakış cidden var :D). Kızlar orospu gibi iğneleyici iğneleyici gülmeye başlarken bende sinirler son seviye olmuştu bile. "Gençler baştan uyarıyorum beni tutanın ağzına sıçarım." dedim ve sandelyeyi arkaya iktirip o kızların olduğu masaya yürümeye başladım. O sırada arkadan adımı seslendiklerini duydum ama umursamadım bizimkiler kalkmıştı. Kızların masasına gidip ellerimi yumruk yapıp masya koydum. "Hayırdır kızlar bi sorun mu var bizim masaya bakıp konuşuyosunuz. Onu da geçtim gülüyosunuz?"dedim sorarcasına. Sarışın olan kızın daha da gülmeye başlamasıyla iyice bende kayışlar kopmuştu. "Ne gülüyon len orospu"dedim kıza bağırarak. Diğer masalardaki herkes bizi izlemeye başladı. Kız gülmeye devam ederken "Hayır yani senin gibi salak kızların yanında bu oğlanlaaar..? Bana garip geldi"dedi sinir edici bir ses tonu ve sırıtışla. "Ağhhh" diye böğürüp kızın saçından tuttuğum gibi masaya çarpmam bir oldu. O sırada kız ve arkadaşları çığlık atmaya başladı. Kızın kafasını kaldırdığımda kafasından kanlar akıyordu. "Sence niyeymiş anladın mı? Senin gibi orospulardansa biz daha iyiyiz canım."diyip kızın kafasını sertçe iktirip bıraktım. O sırada herkes etrafımıza toplanmıştı. "Tamam millet sakin olun sadece ufak bir tartışma buyrun oturun."dedim müşterilere. Gittim ve bizim masaya oturdum. Arkadan bizimkiler geldi ve oturdu. Arkama baktığımda kızlar arkadaşını kaldırmış götürüyorlardı. Ben büyük bir rahatlıkla gülmeye başladım. O sırada Uzay geldi. "Kızım bir kere bak sadece bir kere olay çıkarma şu mekanda."dedi hem sırıtıp hem işaret parmağının ucunu göstererek. "Ama istedi be Uzoş ya sen nasıl sigarayı bırakamıyosan bende kavgayı bırakamıyorum işte."dedim arkama yaslanarak. Bizimkiler alışık olduğu için bişey demedi ve oturup konuşmaya devam ettiler. Şansal da kolunu omzuma atıp bana gülümsedi ve önüne dönüp konuşmaya devam etti. Akşama kadar konuşup durduk. Uzay işini bitirip kaykayını da alıp geldi. Birlikte dışarı çıktık ve kaykay kaymaya başladık.
Selam arkadaşlar bu ilk bölüm olduğu için kısa yazdım. Tanım yapmaya gerek duymadım açıkcası. İnşallah beğenirsiniz yeni bölüm yakın bir zamanda gelicek. Yazım yanlışı olabilir ama olduğunca düzeltmeye çalışıyorum. Zaten bu bölüm acele oldu. İyi günler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 SONSUZ
RandomBu 4 yakın arkadaşın hikayesi. Aslına bakarsanız biz 4 yandaş, 4 dost, 4 sırdaş en önemlisi 4 kardeşiz. Hani böyle kankaların bir grubu olur ya biz onlar gibi değiliz. Aslında biraz ego yapmış gibi olucam ama biz onlar gibi değilde onlar biz gibi ol...